İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır....
İİK'nun 156/3. fıkrasında "Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.", İİK'nun 156/4.fıkrasında ise "İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer." düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafından iflasın, ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlu şirket vekiline 15/08/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise hak düşürücü süre içerisinde 20/07/2017 tarihinde açılmıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 158. maddesinde düzenlenen depo emri, ödenmesi halinde borçluyu dosya borcundan kurtaracak, alacaklıya da alacağına kavuşma imkânı sunacak tutarın belirlenmesi amacına yöneliktir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların, her ne kadar ihtiyati hacizlerin kaldırılması talebinde bulunmuşlarsa da şartları bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, İİK. 264/2. maddesi hükmüne göre, borçluların ödeme emrine itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük dava açma süresinin işlemeye başlayacağını, dava konusu olayda, icra dosyasında borçluların ödeme emrine itiraz dilekçelerinin müvekkili bankaya tebliğ edilmediğini, bu sebeple müvekkil banka lehine tesis edilen ihtiyati hacizlerin kaldırılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, İcra ve İflas Kanunu'nun “İhtiyati haczi tamamlayan merasim” başlıklı 264/2. maddesinde; “İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur....
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; danışmanlık hizmet sözleşme ilişkisinden kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekilinin kanuni süresi içerisinde ibraz ettiği saptanan cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunması üzerine işbu itiraz HMK'nın 117. maddesi uyarınca dava şartlarından sonra inceleme konusu yapılmıştır. Bu doğrultuda yapılan değerlendirme sonucunda; huzurdaki davada ticari hizmet ilişkisinden kaynaklı alacak istemi yönünden takibe vaki itirazın iptali isteminde bulunulduğu, tacir olan taraflar arasında yetki şartını haiz yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davalı tarafça yetki ilk itirazında HMK'nın 6 ve 19. maddeleri uyarınca yetkili mahkemenin ... Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak belirtildiği görülmüştür....
Davacı tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış, daha sonra İİK'nın 43/2 maddesi uyarınca takip yolu kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip olarak değiştirilmiştir.Dava, İİK'nın 167 vd maddelerinde düzenlenmiş olan kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip sonucu, borçlunun 5 günlük süre içerisinde borcu ödememesi, icra takibine itiraz veya şikayette bulunmaması nedeniyle İİK 173.maddesi uyarınca açılan iflas davasıdır.2004 sayılı İİK'nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK'nun 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır....
Mahkemece, toplanan deliller sonucu yetkili mahkemenin davalının ikametgahı yeri olan Kazan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı tarafından başlatılan ilamsız icra takibine borçlunun yetkiye ve borca itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde mahkemece İ.İ.K.nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yetkili mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Esas sayılı dosyası üzerinden işleme konulmuşsa da yine davalıların işbu icra takibine haksız olarak itirazları neticesinde takibin durdurulduğunu, davalıların, başlatılan icra takibine itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, yapılan itiraz haksız ve hukuki mesnetten yoksun olup sadece müvekkili şirketin alacağına kavuşmasını geciktirmek amacını taşıdığından kötü niyetli olduğunu, alacağın aynı zamanda likit nitelikte olup, bu itibarla davalılar aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle davalıların ... 6.İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazlarının iptaline takibin devamına, kötüniyetli davalılar aleyhine % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ödeme emrine itirazın geçerlilik koşullarından biri de itiraz edenin itiraz ehliyetinin ve sıfatının bulunmasıdır. Kendisine ödeme emri gönderilmeyen, takipte borçlu olarak gösterilmeyen kişi takip konusu borcun tarafı olsa bile ödeme emrine itiraz edemez. Ödeme emrine itiraz ehliyetine sahip olan kimse, takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçlu olabilir. Bunun yanında ödeme emrine itirazın bazı mali sorumlulukları kendiliğinden doğurduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Somut olayda takip davalı şirket aleyhine yapılmış, takip ve ödeme emrinde borçlu olarak davalı şirket gösterilmiş , ancak takibe itirazı davalı şirketin temsilcisi olmayan ... kendi adına yapmıştır. Ortada usulüne uygun yapılmış bir itiraz olmadığından geçersiz itiraz ve takibin durduğu söylenemeyeceğinden itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....
Esas sayılı dosyasında, kooperatif genel kurulunun aidat kararı gereğince 183.408,73 TL asıl alacak ve 14.225,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 197.634,61 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalının ödeme emrine karşı itirazı üzerine yasal süresinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 22/11/2022 tarihli celsede, davacının kooperatif olması sebebiyle kooperatiften kaynaklı alacağa ilişkin açılan davada kooperatif merkezinin yetkili olduğu, icra takibine ilişkin davalı tarafça yetkiye itiraz edilmediği, icra dairesinin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olmadığı gerekçesiyle davalı tarafın yetki itirazı ara kararla reddedilerek yargılamaya devam olunmuş ise de 23/02/2023 tarihli celsede davalı tarafın yetki itirazına ilişkin verilen ara karardan rücu edilmesine ve sonuç olarak açılan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2022/7734 Esas sayılı dosyasında, kooperatif genel kurulunun aidat kararı gereğince 183.408,73 TL asıl alacak ve 14.225,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 197.634,61 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalının ödeme emrine karşı itirazı üzerine yasal süresinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 22/11/2022 tarihli celsede, davacının kooperatif olması sebebiyle kooperatiften kaynaklı alacağa ilişkin açılan davada kooperatif merkezinin yetkili olduğu, icra takibine ilişkin davalı tarafça yetkiye itiraz edilmediği, icra dairesinin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olmadığı gerekçesiyle davalı tarafın yetki itirazı ara kararla reddedilerek yargılamaya devam olunmuş ise de 23/02/2023 tarihli celsede davalı tarafın yetki itirazına ilişkin verilen ara karardan rücu edilmesine ve sonuç olarak açılan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir....