Ancak eş için TMK 197.md.uyarınca hükmedilen tedbir nafakasının gelecek yıllarda artış oranının belirleneceğine dair yasal düzenlemenin mevcut olmadığı(Yargıtay 3.HD.nin 2012/20477 E-2012/25149 K.sayılı 06.12.2012 tarihli kararı,Yargıtay 2.HD.nin 2007/12439 E-2008/12179 K.sayılı 18.09.2008 tarihli kararları gibi),talep halinde gelecek yıllarda artış miktarı belirlenecek olan nafakaların, iştirak (TMK m.182/3), yoksulluk (TMK m. 176/4) ve yardım nafakası (TMK.m. 365/son) olduğu, ilk derece mahkemesinin gelecek yıllardaki artış ile ilgili hüküm kısmının da çıkartılmak suretiyle kararın düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiş, bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilmiş, sair istinaf sebeplerin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
(TMK md. 197) Davalı erkeğin davacı kadın lehine hümedilen nafakaya yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Somut olayda; tarafların 15/11/2013 tarihinde evlendikleri, evliliklerinden müşterek çocuklarının bulunmadığı, tarafların bir süredir fiilen ayrı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede; davacı kadının davalıdan şiddet gördüğü, sosyal ve ekonomik durum araştırması neticesinde düzenlenen tutanakta da çocukları ile birlikte baba evinde yaşadığının tespit edildiği, davalı erkeğin davacı kadının ve müşterek çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, bu suretle birlik görevlerini yerine getirmediği ve TMK'nın 197. maddesi gereğince tedbir nafakası koşullarının oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın için aylık 700,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle dava 17.07.2009 tarihinde açıldığı halde karar başlığına 03.01.2012 yazılmasının maddi hataya dayalı olup yerinde düzeltilmesinin mümkün bulunmasına ve davacı kadın lehine hükmolunan 300 TL. nafakanın dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakası (TMK. md. 169), boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren ise yoksulluk nafakası (TMK. md. 175) olarak geçerli olduğunun anlaşılmasına göre yersiz görülen temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı...
İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1) nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve toptan olmak üzere 10.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata, kadının katılma alacağı davasının tefrikine hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarına, toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı erkek vekili; kadının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemine ilişkindir....
Somut olayda, taraflar arasında önceden görülen davada hüküm altına alınan nafakanın artırılması talep edilmiş ise de; o davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasına göre, davadaki istem; (yoksulluk nafakasının) artırım davası olmayıp, yardım nafakası istemi niteliğindedir(TMK md 364). Bundan ayrı, davacı yargılama devam ederken 24.02.2013 tarihinde evlenmiş olup, bu husus mahkemece de 10.05.2013 tarihli celsede tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tarafın evlendiği tarihe kadar geçerli olmak üzere, davacı tarafın geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun yardım nafakası takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının bağımsız tedbir nafakası davasında (TMK m. 197) verilen karara yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece tefhim edilen kısa karar ve gerekçeli kararda tazminatlar ve yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulmadığı halde, hükmün gerekçesinde "davalı ...'...
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169) TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, hükme bağlanmıştır. Müşterek çocuk Kadriye'nin yaşı ve ihtiyaçları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu görüldüğünden, davalının tedbir ve iştirak nafakası miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Diğer bir deyişle; birlikte yaşamaya ortak olmayan kararla ara verilmesi hâlinde, gerçekleşecek istem üzerine, hâkim tarafından yapılacak olan özel müdahalenin bir şekli de TMK.m.197 hükmüyle düzenleme konusu yapılmıştır. 15. Öte yandan, eşin ayrı yaşamı için bağımsız tedbir nafakası ayrı yaşamada haklılık varsa verilebilir. Bağımsız tedbir nafakası davasında kural olarak tarafların kusur durumu ölçü olarak alınamaz. Tedbir nafakası istenen kusursuz olsa bile, diğer koşullar gerçekleşmişse tedbir nafakası verilebilir. Başka bir anlatımla bağımsız tedbir nafakası davasında dikkate alınacak ölçü; tarafların kusur durumları değil, nafakayı talep eden eşin ayrı yaşamada haklı olup olmadığıdır. 16....
Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan)daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4). Ayrıca, TMK'nun 327/1 maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından sağlanır. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK.md.328/1). Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.md.329/1)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tedbir nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan , özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.169). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın * yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....