Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve davalının yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, davalının halen uzman doktor olarak özel bir klinikte çalıştığını, ekonomik durumunun ve yaşam koşullarının çok iyi olduğunu, kendisinin ise emekli maaşından başka bir gelirinin bulunmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının zaman içerisinde sağlık durumunun bozulması sebebiyle çalışamadığı, her iki tarafın da emekli maaşlarından başka gelirleri olmadığı, bunun yanında davacının kirada, davalının ise kendi evinde oturduğu, böylece yoksulluk nafakasının ödenmesini gerektiren şartların ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın kabulüne, aylık 750 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
evlilik yapmadığını, müvekkilinin ise sadece bir emekli maaşı bulunduğunu ve annesinin de bakımına katkıda bulunduğunu belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ya da indirim yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ...’in yayınladığı ... oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asıl davada; davacı (baba), davalıya (kadın) ödenmekte olan 75 TL yoksulluk nafakası ile diğer davalılara (müşterek çocuklar ..., ... ve ...) ödenen 50 TL iştirak nafakalarının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada, davacı (müşterek çocuklar ..., ..., ... ve ...) davalı (baba)'dan 150'şer TL yardım nafakası talep ve dava etmişlerdir. Mahkemece; esas dava yönünden, davalıya (kadın) ödenmekte olan 75 TL yoksulluk nafakasının ve diğer davalılar ..., ... ve ...'a ödenmekte olan 50'şer TL iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir. Birleşen davada ise; davacılar ... ve ... yönünden yardım nafakası taleplerinin reddi, diğer davacılar ... ve ... yönünden yardım nafakaları taleplerinin kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Ayrıca yoksulluk nafakasının amacı evlilik sürecindeki ekonomik ve sosyal durumu korumak değil, yeme-barınma-giyinme gibi zorunlu ihtiyaçların giderilmesidir.Dosya kapsamından; tarafların 2007 yılında davalının açtığı boşanma davası sonucunda, anlaşmalı olarak boşanmalarına, müşterek çocuğun davacı babaya verilmesine, davalıya aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası verilmesine karar verildiği, davalı kadının o tarihte ev kadını olduğu, tarafların müşterek bir konutlarının bulunduğu, pilot olan davacının kazancının 10.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece; küçüğün reşit olduğu tarihten itibaren yardım nafakasına karar verilmiştir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; ergin olan çocuk iştirak nafakası isteyemez. Koşulları varsa TMK'nun 328/2 ve 364.maddeleri gereğince yardım nafakası davası açabilir. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakım yükümlülüğü (TMK'nun 328/2.mad.), ergin olan çocuk tarafından açılmış bir nafaka davası varsa dikkate alınır. Ergin olan çocuk tarafından harcı yatırılarak açılmış bir nafaka davası bulunmamaktadır. Bu nedenle, müşterek çocuk için yardım nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
olarak ileri sürülen mal rejimi ile ilgili davanın henüz devam etmesi karşısında sonucu ne olacağı bilinmeyen bir davanın salt görülüyor olmasının yoksulluk nafakasının kaldırılmasını yada indirilmesini gerektirmeyeceği, Diğer reşit çocuk için yardım nafakası olarak hükmedildiği belirlenen miktarın davalının yoksulluk nafakasının esasını ve miktarı etkileyecek nitelikte olmadığı, Böylece gerçekleşen durum, mevcut malvarlığı, Takbis raporu, ihtiyaç ve gelirler, TMK.4 ncü maddesi birlikte değerlendirildiğinde mahkemece yeterli-denetime açık-hükme elverişli-dosya kapsamına uygun şekilde davanın reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılıktan bahsedilemeyeceği, davacı başvurusunun yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2014/744 Esas sayılı dosyasında davacı kadına 400,00TL yoksulluk nafakası bağlandığını, ilk derece mahkemesi kararı bir takım usulü eksiklikler olduğu gerekçesiyle bozulmuşsa da ortadan kaldırma ilamında yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin bir hüküm olmadığından bu hususun kesinleştiğini, nafaka tedbir nafakası olarak kabul edilse dahi aradan 6 yıl gibi uzun bir süre geçtiğini, resen artırılması gerektiğini, davacı kadına talebini ıslah etmesi için süre verilmediğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava; yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir....