MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Mahkemece Verilen Karar Mahkemece 03.06.2010 tarih, 2010/118 E. ve 2010/311 K. sayılı karar ile yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. B. Bozma Kararı Dairemizin 12.11.2012 tarih, ... sayılı kararıyla dava konusu itibarıyla yabancı mahkeme kararının tanınmasının ve tenfizine karar verilmesinin tek başına Türk kamu düzenine aykırı olmadığına işaret edilerek mahkeme kararı bozulmuştur. C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B....
İş bölümüne ilişkin Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararında düzenlenen ortak hükümlerin 9. maddesine göre, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi istemli davalar sonucu verilen kararlar ile hakemlerce ve hakemlere ilişkin her türlü işlerle ilgili hüküm ve kararların incelenmesi, esas davaya ait hükmü incelemekle görevli daire tarafından yapılır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, iş mahkemesi hakimi tarafından hakem sıfatı ile bakılan somut dava bakımından, 3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu ile Halli Hakkında Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıklar nedeniyle verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görev alanı içerisine girmektedir....
"Tanıma" başlıklı 58.maddesinde: "(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır." "Kesin Hüküm ve Kesin Delil Etkisi" başlıklı 59.maddesinde: "Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder." Hükümleri yer almaktadır. Hemen belirtmelidir ki, her mahkeme kararının kesin hüküm ve icra kabiliyeti olmak üzere iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Kesin hüküm teşkil eden mahkeme kararları-istisnalar dışında- icra kabiliyeti de taşırlar. Ne var ki, hem kesin hüküm, hem de icra kabiliyetini birlikte taşımayan mahkeme kararları da bulunmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58 inci maddesinde yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşımadığının mahkemece tespitine bağlı olduğunun, tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmayacağının, ihtilafsız kaza kararlarının tanınmasının da aynı hükme tabi olduğunun, yabancı mahkeme ilamına dayanarak Türkiye'de idari bir işlemin yapılmasında da aynı hükmün uygulanacağının düzenlendiği, yabancı mahkeme ilamının tenfizinde Türk mahkemelerinin münasır yetkisine girmeyen konularda verilmesine bağlı olduğu, ayrıca karşılıklık esasının da gerekli olduğu, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dışişleri Genel Müdürlüğüne kararı veren Fransız Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhriyeti arasında...
İlke olarak, her mahkeme kendi usul hükümlerini uygular (lex fori ilkesi). Bu sebeple yabancı mahkemenin uyguladığı usulün, Türk usul hukukundan farklı olması Türk kamu düzeninin müdahalesi için bir gerekçe değildir. Yabancı mahkemenin davada kullandığı “dava usulü” de Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektiren bir usul değildir. Türk tenfiz hukuku yabancı mahkeme kararlarının taşıdığı “hükümlerin” açıkça Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceği konusu ile ilgilenir. Bu kapsamda yabancı mahkeme kararlarının alınış sürecindeki usul tenfiz hâkimi tarafından incelenip nazara alınamaz. Yabancı mahkeme kararı, verildiği ülkenin usul hukuku kuralı “ lex fori” kuralına tabidir. Tenfiz şartları bu kuralların nasıl ve hangi ölçüde tenfizi engelleyeceğini ayrı ayrı göstermiştir. 21....
Bu düzenleme, Türk tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilimin bulunduğunu göstermektedir. Doktrinde de bu konuda hakime yardımcı olması bakımından bazı kriterler verilmiştir. Buna göre örneğin Türk tenfiz hakimi “kural olarak” yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez (revision au fond yasağı). Zira aksinin kabulü, aynı davanın Türk mahkemesinde tekrar görülmesi ve yeni bir Türk mahkemesi kararının ortaya çıkması sonucunu doğurur. Ancak örneğin Türk hukukunun vazgeçilmez kabul ettiği temel prensiplerini ihlal eden veya milletlerarası alanda geçerli olan ortak ilkelere aykırı bulunan yabancı mahkeme kararları tenfiz edilemez. Tenfiz hakimi takdir hakkını kullanırken, her somut olayın kendine mahsus özelliklerini de dikkate almalıdır. O halde dava konusu uyuşmazlık yönünden de somut olayın özelliklerine göre bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır....
Zira “kural olarak” her mahkeme kendi usul hükümlerini uygular ve yabancı mahkemenin uyguladığı usulün Türk usul hukukundan farklı olması, Türk kamu düzeninin müdahalesi için tek başına yeterli sebep oluşturmaz. Aynı ilkeler yabancı mahkemece uygulanan ispat hukuku açısından da geçerlidir. Somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken diğer bir konu da, benzer olaylarda Türkiye’de açılan davaların, TTK.’nun 329/1. ve 405/2. maddelerinde düzenlenen, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyecekleri ve pay sahiplerinin sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyecekleri ilkeleri gereği reddedilmesine rağmen, aynı şartlardaki ortaklarca yabancı mahkemelerde açılan davaların kabul edilmesinin ve alınan farklı yöndeki bu yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de tenfizinin, Türk kamu düzenine aykırılık oluşturup oluşturmayacağıdır. Nitekim mahkemece bu durum, T.C. Anayasası’nın kanun önünde eşitlik ilkesine ve kamu düzenine aykırı kabul edilmiştir....
tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilimin bulunduğunu göstermektedir. Doktrinde de bu konuda hakime yardımcı olması bakımından bazı kriterler verilmiştir. Buna göre örneğin Türk tenfiz hakimi “kural olarak” yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez (revision au fond yasağı). Zira aksinin kabulü, aynı davanın ... mahkemesinde tekrar görülmesi ve yeni bir Türk mahkemesi kararının ortaya çıkması sonucunu doğurur. Ancak örneğin ... hukukunun vazgeçilmez kabul ettiği temel prensiplerini ihlal eden veya milletler arası alanda geçerli olan ortak ilkelere aykırı bulunan yabancı mahkeme kararları tenfiz edilemez. Tenfiz hakimi takdir hakkını kullanırken, her somut olayın kendine mahsus özelliklerini de dikkate almalıdır. O halde dava konusu uyuşmazlık yönünden de somut olayın özelliklerine göre bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2017/8099 esas 2018/405 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 5718 sayılı MÖHUK'nın yabancı mahkemece verilen ilamların tanınmasına ilişkin 58.maddesi, ''Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.'' hükmünü içermekte olup, 54/b maddesi ise, yabancı mahkeme ilamının tenfizinde Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmesi koşulunu getirmiştir....
Mahkemece, aynı yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin 2009/137 Esas-2011/388 Karar sayılı kesinleşmemiş dava ile eldeki davanın aynı olduğu gerekçesiyle derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 2009/137 Esas sayılı dosyadaki dava dilekçesinde sadece yabancı mahkeme ilamının tenfizi istenmiş, oysaki eldeki davanın dava dilekçesinde hem asıl karar hem de 2 adet masraf tespit kararının tenfizi istendiğine göre masraf tespit kararlarının tenfizi yönünden derdestlik sözkonusu olmadığından masraf tespit kararlarının tenfizi talebinin de derdestlik nedeniyle reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....