Sonuç olarak yukarıya aynen aktarılan yasal düzenlemeler, ---- taraflar arasındaki tahkim şartını içeren sözleşme, tenfizi talep edilen hakem kararlarının tercümeleri ile onanmış örnekleri, dosya kapsamına uygun olup Mahkememizce de isabetli görülen rapor ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ----- Maddede sayılan tenfiz talebinin reddine ilişkin hallerden hiç birinin söz konusu olmadığı ve yasada öngörülen tenfiz şartlarının yerine gelmiş olduğu kanaatine varıldığından sübut bulan davanın kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Son olarak belirtmek gerekir ki Harçlar Kanununa göre yabancı mahkeme kararları nisbi harca tabi kılındığı halde yabancı hakem kararlarının tenfizi yönünden bu şekilde emredici bir yasal düzenleme olmadığından ve yerleşen uygulamaya da bağlı olarak yabancı hakem kararlarının tenfizi maktu harca tabi olduğundan maktu harca göre işlem yapılmıştır....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf sebeplerinde özetle; Tanıma ve tenfizi istenen kararın takip hukuku ilgili olup, hukuki ihtilafı karara bağlayan yabancı mahkeme tarafından verilmiş bir ilam niteliğinde olmadığını, ayrıca, kararda müvekkkilinin savunmasının alındığı yönünden bir açıklamanın yer almadığını, usulüne uygun kesinleşmediğini, savunma hakkının ihlal edildiğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda müvekkili lehine tespit edilen hususların aksine karar verildiği halde bunun gerekçelerinin kararda gösterilmediğini, mahkemenin görevli ve yetkili olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının tenfiz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Dava, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir....
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. Yabancı bir mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak kesinleşmiş olması gerekmektedir. 1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi'nde sözleşmeye taraf olan ülkeler arasında yapılacak tebligatların hangi makam tarafından ve hangi usul çerçevesinde yerine getirileceği belirlenmiş olup, hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Almanya anılan sözleşmeye taraftır. 1965 tarihli Lahey Sözleşmesi ile kabul edilen istisnai tebligat yöntemlerinden biri de doğrudan posta yolu ile tebligattır. Bu yönteme, sadece sözleşmenin 10. maddesine çekince koymayan ülkeler açısından başvurmak mümkündür. Türkiye, 10. maddedeki tebligat yöntemini kabul etmeyeceğini bu maddeye koyduğu çekince ile belirtmiştir....
Genel olarak yabancı mahkeme----- hüküm doğurması, ------ kararının niteliğine göre ya tanınması ya da tenfizi ile mümkündür. ------ kararının yerel mahkeme kararı gibi hukuki sonuç doğurabilmesi için, mahalli mahkemelerce tanıma veya tenfiz prosedürüne tabi tutulup bu yönde bir karar verilmiş olması gerekir. Tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı gibi kuvvet ve nitelik kazanır. Bir hukuki ilişkinin varlığı yada yokluğu hakkında verilen tespit kararları inşai nitelikli kararlar olduğundan bu kararların tanınması yeterli iken, özel hukuka ait bir taleple ilgili verilecek edimin ifasına ilişkin eda hükmü içeren bir yabancı mahkeme kararının ülkemizde hüküm ifade edebilmesi ancak tenfizi ile mümkündür....
Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi talebine ilişkindir. 1- MÖHUK 53. maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararının tenfizi için dava tarihinde kesinleşmiş olması şarttır. Sunulan yabancı mahkeme kararında yürürlüğe girdiğine dair şerh mevcuttur....
Somut olayda, mahkemece, davacı vekiline, kesinleşme şerhi bulunan yabancı mahkeme kararının tercümesi ile kararın ve dava dilekçesinin tebliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için 30 günlük kesin süre verilmişse de, davacı vekilinden talep edilen belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen 30 günlük kesin süre makul değildir....
Kararı, davacı vekili ile davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece tenfizi istenilen kararın ve bu karara ilişkin dava dilekçesinin davalılara Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edildiği, ancak duruşma çağrısının posta yoluyla tebliğ olunduğu, davalıların yabancı mehkemedeki duruşmaya çağrılmamaları ve alınan gıyabi kararın tenfizine de itiraz edilmesi karşısında tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının Alman mahkemelerinde alacak davası açarak talebini hüküm altına aldırdığı, ancak Türkiye’de açılan aynı nitelikteki davaların 6762 sayılı TTK’nin 405/2 maddesinde "Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler, tasfiye payına mütaallik hakları mahfuzdur" şeklinde yasal düzenleme karşısında reddedildiği ve bu nitelikte kararların Yargıtay'ca onandığı, bu yasal düzenleme karşısında yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesi halinde açıkça Türk Yasaları’na aykırı bir durum oluşacağı, ticari hayatın işleyişine ve kamu düzenine de aykırı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece 5718 sayılı MÖHUK.’nun 54. maddesinin (c) bendi uyarınca, yabancı mahkeme hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının Alman mahkemelerinde alacak davası açarak talebini hüküm altına aldırdığı, ancak Türkiye’de açılan aynı nitelikteki davaların 6762 sayılı TTK’nın 405/2 maddesinde "Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler, tasfiye payına mütaallik hakları mahfuzdur" şeklinde yasal düzenleme karşısında reddedildiği ve bu nitelikte kararların Yargıtay'ca onandığı, bu yasal düzenleme karşısında yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesi halinde açıkça Türk Yasaları’na aykırı bir durum oluşacağı, ticari hayatın işleyişine ve kamu düzenine de aykırı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece 5718 sayılı MÖHUK'nun 54. maddesinin (c) bendi uyarınca, yabancı mahkeme hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir....
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, davalı tarafça, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının kendilerine Lahey Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebliğinden sonra hükmü veren yabancı mahkemeye yaptıkları itirazın, anılan mahkeme tarafından kararın kendilerine posta yoluyla daha önceden tebliğ edildiği ve bu tebliğden sonra davacının talebi üzerine diplomatik yoldan yapılan tebliğin davalıya yeni bir hak bahşetmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği savunulmuş ve buna ilişkin yabancı mahkeme karar fotokopileri dosyaya ibraz edilmiştir. Yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir....