DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yönetim kurulunun aldığı karar ile özürsüz üst üste 3 kez toplantıya katılmadığı gerekçe gösterilerek müvekkilin yönetim kurulu üyeliğinin düşürülmesine karar verildiğini, yönetim kurulu toplantı davetinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, müvekkilinin kronik sağlık sorunları mevcut olduğunu, ilgili sağlık kurumunun verdiği raporla riskli hasta grubunda olduğu için karantinada olduğunu, bu durumun kooperatif yönetimince bilindiğini, kurumsal mail adresinden bir e-posta gönderilerek yönetim kurulu üyeliğinin sonlandırıldığının bildirildiğini, e-posta adresinden bildirilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, kooperatiflerde azil yetkisinin genel kurula ait olduğunu, bu nedenle yönetim kurulu kararının da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin devamına ve kooperatif kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. III....
edildiğini, yine ihyası istenen --------- şirketinin TTK'nun 338. maddesine göre tek pay sahipli olup 26.07.2021 tarihli, -------- sayılı ortaklar kurulu kararı ile tek pay sahibi -------- olduğunu, 26.07.2021 tarihli ve -------- sayılı ortaklar kurulu kararı --------- Noterliği tarafından 17.08.2021 tarihli -------- yevmiye numarasıyla tasdik edildiğini, müvekkilinin, ihyası istenen şirketten 27.06.2021 tarihinde ayrılmasına rağmen, Ticaret Sicili kontrol ettiğinde 27.06.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurulu kararının Ticaret Siciline tasdik edilmediğini görmesi üzerine 24.09.2021 tarihin bahse konu şirketin yönetim kuruluna yazı yazdığını ve işbu yazıyı şirketin yönetim kurulu başkanı elden teslim ettiğini, bahse konu şirketin 2021 yılında bu talepleri almasına rağmen herhangi bir işlem yapmadığını, müvekkilinin ihyası istenen şirketten ayrılığının tespiti için --------- Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, Mahkemenin, şirketin tasfiyesi gerçekleştiğinden ihya davası açılmasına...
ın bir takım evrakları imzalatmak için yanına geldiğini, kendisinin de evrakların üyeliğinin sonlandırılması için olduğunu düşünerek imzaladığını, daha sonra ise imza attığı evrakların görev dağılımı ile kendisinin kooperatif başkan yardımcılığına seçildiği evraklar olduğunu anladığını, bu durumun kendi istem dışında olduğunu, iş bu hatalı işlemin düzeltilmesi için kooperatif başkanına sözlü olarak uyarılarda bulunduğunu ancak hatalı işlemin düzeltilmediğini daha sonra noterlik aracılığıyla kooperatifi istifa dilekçesi gönderildiğini ileri sürerek; 2010 yılı kooperatif genel kurul gündemi, kooperatif yönetim kurulu seçimindeki genel kurul tutanağındaki şahsını ilgilendiren kısmın ve şahsını ilgilendiren kararların iptaline, yönetim kurulu üyeliğinin iptali ile ticaret siciline işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir....
Bankası'na ait dekontlarda davacı tarafından davalı kooperatif hesabına 31.08.2005 tarihinde 550,00 TL, 25.01.2007 tarihinde 5.000,00 TL (1.000,00 TL + 4.000,00 TL) yatırıldığının yazılı olduğu anlaşılmış olup, davacıya yönetim kurulu başkanı olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmayan ....... tarafından imzalanmış ve içeriğinde yönetim kurulu kararından söz edilen ortaklık senedi verilmiş olması karşısında davacının davalı kooperatife 19.05.2003 tarihinde ortak olduğunun kabulü isabetli olmuştur. Ancak, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi, üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına gelir. Böyle bir ortağın açtığı davanın TMK'nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda , iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafça davalının yönetim kurulu üyesi görevinin sona erdiği tarihte şirket hesaplarından çektiği harcanmayan kasada olması gereken 32.717,34 TL yi şirkete devretmediği ileri sürülmüşse de davalının yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde şirketin para işleri ile ilgili tek görevli olduğu hususu ile 2006 yılından beri devam eden kasa bakiyesinin fiilen mevcut olduğu davacının uhdesinde olduğu, davalının yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihte bu parayı şirkete veya yeni yönetime teslim etmediği hususları subuta ermediğinden DAVANIN REDDİNE karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....
MAHKEME KARARI : Mahkemece yapılan yarılama neticesinde ; " ...Tüm dosya kapsamı itibariyle, Erzurum Maarif Derneğinin yazılı olarak bildiriminden itibaren 6 ay içinde ilk genel kurul toplantısını yapmadığı ve oluşturulması zorunlu oganları oluşturmadığı anlaşılmakla davalı derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: 1- Davanın KABULÜNE, 2- Erzurum Maarif Derneği'nin TMK 87/1- b.5 maddesi uyarınca KENDİLİĞİNDEN SONA ERDİĞİNİN TESPİTİNE, 3- Talebin mahiyeti gereği harç ve masraf alınmasının yer olmadığına, ..." şeklinde karar verilmiştir. İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: vekalet ücreti yönünden mahkeme kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE: Dava, derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir....
de feshedildiğini, bunun üzerine müvekkilinin ---- tarihinde yönetim kurulu üyelerine ihtarname keşide ederek ------ keyfi olarak sona erdirilemeyeceğini, bunun için geçerli bir yönetim kurulu kararı olması gerektiğini, --- tarihli --- olduğunu” bildirdiğini, davalı şirketin ----- edilen ana sözleşmesine göre------atama ve görevden alınmalarının geçerli bir yönetim kurulu kararı ile yapılmasının gerektiğini, TTK 375/1 maddesinde de bu şekilde öngörüldüğünü, ana sözleşmenin 23 üncü maddesinde yönetim kurulu toplantılarının ------ bildirilme zorunluluğunun bulunduğunu, çağrı yapılmadan--- tarihli ---- alındığını, böyle bir halde kararın geçersiz olacağını, karardaki imzaların elden dolaştırma suretiyle alındığını, oysa TTK 390/4 maddesine göre elden dolaştırma suretiyle alınan kararların tüm üyelere ibraz edilmesinin geçerlik şartı olduğunu, ----- tarihli kararında da bu şekilde dendiğini, karar müvekkiline ibraz edilmeden alındığından batıl olduğunu, öte yandan karar yeter sayısının bulunup...
A.Ş.’nde yönetim kurulu üyesi olduğu dönem ve özellikle yönetim kurulu üyeliğinin ne zaman sona erdiği veya devam edip etmediği ilgili Ticaret sicil müdürlüğünden sorularak, ilgili belgeler celpedilip eklendikten sonra dosyanın incelenmek üzere gönderilmesi için mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Cumhuriyet Savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir." hükmü; aynı Kanunun 87. maddesinde ise "Dernekler, aşağıdaki hâllerde kendiliğinden sona erer: 1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi veya sürenin sona ermesi, 2. İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması, 3. Borç ödemede acze düşmüş olması, 4. Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hâle gelmesi, 5. Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması, hallerinde her ilgili, sulh hâkiminden, derneğin kendiliğinden sonra erdiğinin tespitini isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; ... tarafından Hint Asil Hayvanları Koruma ve Geliştirme Derneğinin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti ile tasfiyesine karar verilmesi talep edilmektedir. Bu halde uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Derneğin Kendiliğinden Sona Erdiğinin Tespiti İstemli Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....