Akabinde yapılan ön inceleme duruşması ile taraflar arasındaki çekişmeli hususun velayetin değiştirilmesi olarak sınırlandırılmış olduğu buna karşın mahkemece verilen nihai kararda iştirak nafakasına da hükmedildiği anlaşılmakla, Mahkemece verilen tefrik kararından sonra iştirak nafakasının ayrı bir esasa kaydedilip kaydedilmediği araştırılarak şayet bu konuda ayrı bir dava varsa buna ilişkin dosyanın incelenmesi için gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 28.04.2015 (Salı)...
dava etmiş, mahkemece davalı-karşı davacının velayetin değiştirilmesi davasının reddi ile davacı-karşı davalının iştirak nafakasının artırılması davasının kısmen kabulü ve tarafların kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi taleplerinin de kabulüne karar verilmiştir....
Davanın konusuz kalması nedeniyle "esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmak üzere, "velayetin değiştirilmesine" ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple velayetin değiştirilmesi davası yönünden BOZULMASINA, yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple yoksulluk nafakasına yönelik bölümünün ONANMASINA, ikinci bentte açıklanan bozma nedenine göre iştirak nafakası yönünden temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.02.2016 (Pzt.)...
Her ne kadar yargılama sırasında yoksulluk nafakası kararı kesinleşmiş ise de, her dava davanın açıldığı tarihteki koşullara bağlı olup, yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının açıldığı tarihte ortada kesin hükme bağlanmış yoksulluk nafakası kararı bulunmadığına göre, davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, Yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması, kaldırılması mümkün olmadığı takdirde indirilmesi talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/3. maddesi gereğince; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılabilir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir....
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasının azaltılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, iştirak nafakasının azaltılması talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, iştirak nafakasının azaltılması talebinin ise reddine karar verilmiştir....
Somut olayda; ilk derece mahkemesince davacı/davalı kadın tarafından açılan yoksulluk nafakasının arttırılması davasının kısmen kabulüne, davalı/davacı erkeğin yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının ise reddine karar verilmiştir. Davacı/davalı kadının asıl ve birleşen davada vekil ile temsil edildiğinin anlaşılmasına göre; kadının kabul edilen yoksulluk nafakasının arttırılması davasında yıllık artış miktarı (3.000x12=36.000 TL) üzerinden, davalı/davacı erkeğin reddedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında ise; kaldırılması istenen yoksulluk nafakasının reddedilen yıllık miktarı (6.000x12=72.000 TL) üzerinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. Maddesine göre belirlenecek nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, davacı/davalı kadın yararına her iki dava yönünden de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur....
ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 09/06/2021 NUMARASI : 2020/208 ESAS - 2021/191 KARAR DAVA KONUSU : Velayetin Değiştirilmesi KARAR : Taraflar arasındaki Velayetin Değiştirilmesi, İştirak Nafakasına Hükmedilmesi ve İştirak Nafakasının Kaldırılması ile istirdat davalarının, yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, davacı ve davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla; dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü; İDDİA : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı eski eşi ile Marmaris 3....
kısım var ise kendilerine iadesine, f)Kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda velayetin değiştirilmesi bakımından 6100 sayılı HMK'nun 382/2- b-13 ve 362/1- ç maddesi gereğince, iştirak nafakasının kaldırılması bakımından HMK'nun 353/1- b-2 ve 362/(1)-a maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİYLE karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. Tarafların Çay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/196 Esas 2018/205 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları, müşterek çocukların velayetlerinin anneye verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan sosyal inceleme raporuna göre, müşterek çocukların anne ile birlikte yaşadıkları, babanın çocuğun bakımını üstlenebileceğinin rapor edildiği, idrak çağında olan müşterek çocuklar Ayşe Hanım ve Burak Samet'in beyanında babasıyla yaşamak istediklerini beyan ettikleri, velayetin babaya verilmesinin yerinde olduğu, anlaşılmakla davalının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....