Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: velayetin değiştirilmesine konu davada müşterek çocukların dinlenilmesinin ve tercihlerinin sorulmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce, yerel mahkemece direnmeye konu 24.05.2016 tarihli kısa kararda “…2-Davanın REDDİNE, 3-Davalı vekilinin kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi konusunda usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından Sude ile baba arasında kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde hüküm kurulduğu hâlde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “…2-Davanın REDDİNE,” karar verildikten sonra kısa kararda yazılan (3) numaralı bendin yazılmamasının kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturup oluşturmayacağı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesinde belirtilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 17/11/2015 tarihinde kesinleşen ilamıyla boşandıkları, 2015 doğumlu Ahmet Hakan'ın velayetinin anneye verildiği, eldeki davanın 03/03/2020 tarihinde açıldığı, toplanan delillerden annenin velayet görevini kötüye kullandığı veya ihmal ettiği kanıtlanamadığı gibi, davalı annenin ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişkiye engel olduğu iddiasının da ispatlanamadığı, bu sebeple velayetin değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan, tarafların boşanmalarına ilişkin kararda tesis edilen kişisel ilişkinin infazı kabil olmadığı da dikkate alındığında çocuğun baba yanında yatılı kalmasına olanak sağlayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava velayetin değiştirilmesi olmadığı takdirde şahsi ilişkinin yeniden belirlenmesi isteminden ibarettir. İlk derece mahkemesince velayet değişikliği talebinin reddine, terditli olarak talep edilen şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin ise kabulüne karar verilmiş, velayet değişikliği talebinin reddi bakımından davacı vekili, şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi bakımından ise davalı kadın vekili kararı istinaf etmişlerdir. Tüm dosya kapsamından tarafların Konya 3. Aile Mahkemesinin 2011/709 esas 2012/279 karar sayılı kararı ile boşandıkları, kararın 17.04.2012 tarihinde kesinleştiği, ortak çocuğun velayetinin davalı anneye verildiği, davacı baba ile çocuk arasında '' her yıl davalının Türkiye'ye izne geldiği dönemde izne gelişinin ilk haftası sonu pazar günün saat 12 :00 den üçüncü hafta sonu pazar saat 12.00 ye kadar davalı anneye haber vermek kaydıyla şahsi münasebet'' kurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
Ancak unutulmaması gereken husus ortak velayetin karşılıklı rızaya dayanmasıdır. Başka bir deyişle eşler ortak velayet değil, velayetin taraflardan birine verilmesini isterler ise düzenleme de buna uygun yapılacaktır. Küçüğün üstün yararı da taraflar arasında ki uzlaşma kültürüne bağlıdır. Bu sebepler ile somut olayda tarafların ortak velayete ilişkin bir uzlaşı içerisinde bulunmadıkları da sabit olup, dosya kapsamı ve küçüğün yaşı ve sosyal inceleme raporları dikkate alınarak velayetin anneye verilmesinde yanlışlık bulunmamıştır. Tarafların kişisel ilişkiye yönelik istinaf istemlerinin incelenmesinde ; Mahkeme kararı ve istinaf tarihi dikkate alındığında, o tarihler için kurulan kişisel ilişkinin küçüğün yaş dönemine uygun olarak kurulduğu anlaşılmaktadır Müşterek çocuk istinaf incelemesi tarihi itibari ile 6 yaş içerisindedir....
Bu durumda, eşler halen evli olsalar bile gerekmesi halinde hakim velayetin birlikte kullanılmasına (TMK.md.336/1) müdahale ile geçici velayet düzenlemesi yapılarak velayeti ana veya babadan birinin üstlenmesine karar verilebilir. Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayet düzenlemesinde aslolan çocuğun sağlık, eğitim ve ahlaki bakımdan yararıdır. Bu bakımdan geçici velayet düzenlenmesi için ayrı yaşamakta haklılık aranmaz. O halde delillerin bu çerçevede değerlendirilerek, küçüğün üstün menfaati dikkate alınarak geçici velayet düzenlemesi yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı yargılama sonuçlanıncaya kadar davalı baba yanında bulunan müşterek çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını talep ettiği halde, mahkemece bu hususta bir karar verilmemesi de doğru olmamıştır....
Tarafların boşanma davasına ilişkin dosya incelendiğinde kurulan müşterek çocuk ile davacı-davalı baba arasında sömestr tatilinde kurulan kişisel ilişki süresi uzundur. Bu sebeple davalı-davacı annenin sömestr tatili yönünden açılan karşı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamış ve mahkemece yeniden düzenlenmesine karar verilen kişisel ilişki, çocuğun yaşı dikkate alınarak haftanın belirli günlerinde kurulan kişisel ilişkinin artırılarak yatılı şekilde düzenlenmesi doğru ise de yarıyıl tatili, yaz tatili ve dini bayramlar yönünden yeniden düzenlenen kişisel ilişki süresi uzun olmuştur. Ayrıca yine resmi bayramlarda kurulan kişisel ilişkinin azaltılması yönünden bir talep olmamasına rağmen Dairemizin düzeltilerek onama kararında resmi bayramlarda kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması da doğru bulunmamıştır....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba tarafından açılan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine yönelik davada;çocuğun yaşının büyüdüğünü, annenin ...'ye taşındığını, kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu belirterek, daha uzun süreli ve yatılı oacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talep edilmiş, mahkemece; yeniden düzenlenmesini gerektiren sebep ve olgu ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesince çocuk ile baba arasında henüz güvenli bağlanmanın gerçekleşmediği gerekçesi ile davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, gerekçeli kararda "Karar kesinleştikten sonra Türk Medeni Kanununun 323. maddesi uyarınca; Velayeti davacı annede olan ortak çocuklar ile davalı baba arasında iki haftada bir pazar günleri saat: 10:00 ile 17:00 arasında, dini bayramların ilk günü saat 10:00'dan saat 17:00'ye kadar ortak çocuklar yatılı alınmadan davalı babanın ortak çocukları yanına alıp görüşmesine, kişisel ilişkinin bu şekilde tesis ve devamına" şeklinde hüküm kurulmuş ancak kısa kararda bu hususta hiç hüküm kurulmayarak kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma...
Yukarıda belirtildiği üzere dava ortak çocukların yurt dışına çıkmaları konusunda izin verilmesi ile yurt dışına çıkmalarına izin verildiği takdirde davalı baba ile ortak çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin buna uygun düzenlenmesi isteğine ilişkindir. Davacının asıl talebi ortak çocukların yurt dışına çıkmaları konusunda izin verilmesine ilişkindir. Kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi isteği ise asıl talebe bağlı fer'i niteliktedir. Somut olayda tek bir dava bulunmakta olup dava tek maktu harçla görülmüştür. Davacının asıl talebi reddedildiğine göre eldeki davada davacının haklılığından söz edilemez. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı lehine vekalet ücretine hükmolunması doğru olmayıp, davacının istinaf taleplerinin tümüyle esastan reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velâyeti anneye verilen ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı anne istinaf kanun yoluna başvurmuş ve bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yapılan incelemede; tarafların boşanmalarına ilişkin Çerkezköy 1....