Aile Mahkemesinin 2019/829 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği, halen asıl ve birleşen boşanma davalarının derdest olduğu; davacı babanın eldeki istinafa konu velayetin değiştirilmesi davasını ise 21/10/2019 tarihinde açtığı, dilekçesinde anlaşmalı boşanma davasında verilen velayetin değiştirilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Buna göre, davacı babanın talebi TMK'nın 349.maddesine dayalı velayetin değiştirilmesi talebi olup, bu davanın görülmesi için öncelikle velayetin daha önceden düzenlenmiş ve kesinleşmiş olması gerekir. Eldeki davanın, boşanma davası öncesinde açılan ya da derdest bir boşanma davası bulunmaksızın açılmış olan TMK'nın 336/2.maddesine dayalı bir velayet düzenlemesi talebine ilişkin olmadığı dikkate alındığında, boşanma dava dosyasının neticesinin beklenmesinde ya da o dava dosyası ile bu davanın birleştirilmesinde de hukuki yarar bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesi'nin 23/11/2016 tarih 2015/21543 esas 2016/15155 karar sayılı kararı) Türk Medeni Kanununun 183. maddesinde "Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır." hükmü, 349. maddesinde ise "Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir." hükmü düzenlenmiştir. Boşanma hükmüyle düzenlenen velayetin değiştirilebilmesi için ya velayet kendisine verilen tarafın ya da velayete konu çocuğun durumunda, boşanma hükmünden sonra esaslı değişikliklerin olması şarttır. Esaslı değişiklik önemli ve sürekli olmalıdır....
Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Asıl dava, velayetin tespiti, birleşen dava ise, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Tarafların gayriresmi birlikteliklerinden 2021 doğumlu müşterek çocuk Feride Uyar'ın dünyaya geldiği, velayetin TMK 337.maddesi gereği davacı annede olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan sosyal inceleme raporuna göre, müşterek çocuğun anne ile birlikte yaşadığı, annenin çocuğun bakımını üstlendiğinin rapor edildiği, davacı annenin velayet görevini fiilen yerine getirdiği, davacı annenin velayet görevini kötüye kullandığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, birleşen davanın reddi yerinde görüldüğünden davalı-davacının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı anne boşanma kararı ile birlikte velayeti babaya bırakılan ortak çocukların velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı anne tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Davada davacının, torunu küçük Nefes' in anne babasının boşandığını, babasının vefat ettiği, velayetin babaya verildiğini ileri sürülerek davacı babaanne tarafından küçüğün haklarının korunması için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesi uyarınca vesayet altına alınması istenmiştir. 4721 Sayılı TMK'nun 404.maddesi gereği velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Aynı kanunun 348.maddesi gereği ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması hallerinde velayetin kaldırılmasına karar verilir ve velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılsa çocuğa bir vasi atanır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 226'ncı maddesinde; "Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Tedbiren Düzenlenmesi-Kişisel İlişki Kurulması-Boşanma Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 21.06.2016 gün ve 12470-12020 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 1-Temyiz ilamında yapılan açıklamalara göre davacı-davalının tüm, davalı-davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme isteği yersizdir. 2-Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı annenin velayet davasının kabulü ile velayetin anneye verilmesine, davalı-davacı babanın karşı velayet davasının reddine, davalı-davacının birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı-davalı lehine tazminat ve nafakaya hükmedilmesine karar verilmiş, bu karara karşı tarafların temyizi üzerine Dairemizin 21.06.2016 tarih 2016/12470 esas 2016...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacının velayetin tevdiine ilişkin temyizinin incelenmesinde; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle velayet düzenlemesinde çocuğun üstün yararının öncelik taşıdığı, annenin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışının tek başına velayetin verilmeme nedeni olmayacağı ortak çocuğun yaşı gözetildiğinde, anne sevgi, şefkat ve ilgisine muhtaç olduğu bu nedenle çocuklardan küçük olan 2006 doğumlu Elifnaz'ın velayetinin anneye verilmiş olduğunun anlaşılmasına göre, davacının velayetin tevdiine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının velayete yönelik temyizi kapsamında olan kişisel ilişkiye yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; Tarafların...
GEREKÇE : Asıl dava, velayetin kaldırılması, birleşen dava ise, velayetin değiştirilmesi davasıdır. Davalı-b.davacı erkek istinafında, asıl olanın çocuğun velayetinin anne yada babaya verilmesi olduğunu, dedenin bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti olmadığını, davasının reddi gerektiğini, kendi davasının kabulünü talep etmiştir. Velayet kamu düzeninden olup her ilgili kişi velayet görevini gereği gibi yerine getirmeyen ebeveynden velayetin kaldırılmasını isteyebilir ,bu nedenle davalı babanın , dedenin bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti olmadığı yönündeki itirazı dinlenemez....
Öte yandan, anne ve babanın deneyimsizliği , hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır bir biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK m. 348) Somut dosyada, tarafların boşanmaları sonucunda müşterek çocuk 2011 doğumlu Sümeyye'nin velayetinin babasına verildiği, bu kararın 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı anne tarafından açılan eldeki velayet değişikliği davasında, baba yanında yaşayan müşterek çocuğa kuzeni olan amcasının oğlu Ahmet Demir tarafından cinsel istismarda bulunulduğu, babanın çocuğa karşı velayet görevini gerektiği gibi yerine getiremediğini gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır....