Dosya kapsamına göre velayetin kaldırıldığına dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı, TMK'nun 404. maddesine göre çocuk velayet altında bulundukça vasi atanamayacağı, velayetin kaldırılmasına ilişkin hüküm kesinleştikten sonra tekrar vasi atanması talebinde bulunulabileceği gibi kamu düzenine ilişkin olan bu hususun vesayet makamına bildirilmesinde de yasal zorunluluk bulunduğu anlaşılmış, bu nedenle yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf talebi hususunda aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin Denizli 4....
kendisini ilgilendiren konularda velayet davasına bakan hâkim tarafından görüşünün alınmasını ve alınan bu görüşe gerekli önemin verilmesini öngördüğü, ne var ki bahse konu bu yasal düzenlemenin çocuğun velayetinin değiştirilmesi konusunda yanında kalmak istediği anne veya baba açısından önemli ve geçerli olmadığı, yani çocuğun velayet hakkına sahip olmayan anneannesinin ve dedesinin yanında kalacağı yönündeki beyanının velayetin değiştirilmesi davasında dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, çocuğun görüşünün olası bir velayetin kaldırılması davasında söz konusu olabileceği ve vasi atanması hâlinde dikkate alınmasının gerektiği, velayet düzenlemesinde asıl olanın çocuğun yararı olduğu, anne ve babanın yararı ile çocuğun yararının çakıştığı durumda çocuğun yararına üstünlük tanınmasının doğru olacağı, Özel Dairenin velayet ve vesayet davası arasında üçüncü bir hukuki ilişkiyi tesis ettiği, sosyal inceleme raporunun velayet davasında önemli bir delil olduğu, ancak bu durumun raporun...
Sulh Hukuk Mahkemesince de çocuk ile görülen velayet davasının ... ... 3. Aile Mahkemesinde görülmesi ve atanacak olan kayyım adayının çocuğun hak ve menfaatini gözetmesi bakımından duruşmalara katılması gerektiği, ayrıca çocuğun menfaati açısından atanacak olan kayyım tayininin yetkili ... ... Nöb. Sulh Hukuk Mahkemesince yapılmasının çocuğun üstün menfaatine olacağı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 426. maddesinde "Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen temsil kayyımı atar. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa" hükmü; 431. maddesinde ise "Vasinin atanması usûlüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanır." hükmü getirilmiştir. Diğer yandan, aynı Kanunun 411. maddesine göre de, "Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir."...
Davacı dava dilekçesi ile küçük Atalay'ın mallarının korunması için gerekli önlemlerin alınması küçük Atalay'ın mallarının yönetimi için reşit oluncaya kadar kayyım atanmasına karar verilmesi, davalının kısıtlanması ile kendisine vasi atanması, küçük Atalay üzerindeki velayet hakkının kaldırılarak kendisine vasi atanmasına, davaları açmıştır. Mahkemece davacının 3 ayrı davası yönünden Harçlar Kanunu'nun 30- 32. maddeleri gereğince işlem yapılmadan bir başka deyişle davacının davaları yönünden harcın ikmal edilmemesinin sonuçları ihtar edilmeksizin, harç tamamlattırılmadan nihai kararda davanın niteliği gereği harç alınmasına yer olmadığına dair karar verilmesi usule ve kanuna aykırı olmuştur....
ın annesiyle babasının 05.05.2011 tarihinde kesinleşen Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/57 Esas 2010/146 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, mahkemece çocuğun velayetinin babaya bırakıldığı, baba İsmail'in ise 12.09.2011 tarihinde öldüğü, anne tarafından velayetin kendisine verilmesi hususunda bir davanın açılmış bulunmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 336. maddesi uyarınca boşanma halinde hakim, ortak çocuğun velayetini eşlerden birine tevdi eder. Somut olayda boşanma sonucu velayet kendisine verilmiş olan babanın ölümü nedeniyle velayet kendiliğinden anneye geçmez. Bu konuda hakim tarafından bir karar verilinceye kadar küçük ... velayet altında değildir. Türk Medeni Kanununun 404/1. maddesi uyarınca da velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Bu sebeple ...'a bir vasi atanması gerekirken yukarıda belirtilen ilkeler gözetilmeden çocuğun, annesinin velayeti altında bulunduğu gerekçesiyle isteğin reddi doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kayyım Atanması Hasımsız görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün kayyım adayı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Asliye hukuk mahkemesine açılan dava ile; ... İlçesi Sahraicedit Mahallesi 440 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki ipoteğin fekki ile adres ve kimlik bilgileri tespit edilemeyen ipotek alacaklısı Mehmet'e kayyım atanmasını istemiş, Asliye Hukuk Mahkemesince kayyım atanması talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi sonrası Sulh Hukuk Mahkemesince atanması talebi değerlendirilmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava kayyım atanması istemine ilişkindir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince kayyım atanması talep edilen kişinin nüfus kayıtlarına göre adresinin "...." olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. .... Sulh Hukuk Mahkemesince ise kayyım atanması talep edilen kişinin MERNİS adresinin "...." olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 426. maddesinde "Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen temsil kayyımı atar... Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa..." hükmü; 431. maddesinde ise "Vasinin atanması usûlüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanır." hükmü getirilmiştir....
"Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine" göre, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışması söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön sorun görmektedir (Söz m.4). Çocuklar ile velayet sorumluluğuna sahip olan anne arasında çıkar çatışmasının bulunduğu nazara alınarak çocukları davada temsil etmek üzere kayyım atanması için (TMK m. 426/2) yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması, atanacak kayyımın duruşmaya çağrılması, göstermeleri halinde tarafların ve kayyımın delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik hasım ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davacı yan kayyım atanması talepli işbu davayı hasımsız olarak açmıştır. Kayyım atanması talep edilen şirket ise ticaret sicil kaydından anlaşılacağı üzere faaldir. Bu durumda mahkemenin davanın çekişmesiz yargı işi olmadığına ilişkin karar gerekçesi isabetsiz ise de, mahkemece kayyım atanması talep edilen şirketin usulen davada taraf gösterilip şeklen bu eksikliğin tamamlanarak davanın açılmış olması gerektiği gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacı yan kayyım atanması talepli işbu davayı hasımsız olarak açmıştır. Kayyım atanması talep edilen şirket ise ticaret sicil kaydından anlaşılacağı üzere faaldir. Bu durumda mahkemenin davanın çekişmesiz yargı işi olmadığına ilişkin karar gerekçesi isabetsiz ise de, mahkemece kayyım atanması talep edilen şirketin usulen davada taraf gösterilip şeklen bu eksikliğin tamamlanarak davanın açılmış olması gerektiği gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....