Davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; sürekli ve düzenli çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise elde ettiği gelirin miktarı itibarıyla bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 3-Mahkemece; ortak çocukların velayeti davacı anneye bırakılmıştır.Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
(TMK'nun 169.maddesi) Velayeti anneye verilen müşterek çocuk Elif Kiraz lehine tedbir nafakası verilmesi ve miktarında yanlışlık bulunmamıştır. Müşterek çocuklardan Burak'ın velayetinin babaya verilmesine karar verildiğinden anne yanında bulunduğu süreç için Burak lehine verilen tedbir nafakası miktarında yanlışlık bulunmamış ve verilen tedbir nafakasının müşterek çocuk Burak'ın babaya teslim tarihine kadar devam etmesine karar vermek gerekmiştir. TMK 169 gereğince tedbir nafakası dava süresi boyunca her zaman talep edilebileceğinden davalı kadın lehine tedbir nafakası verilmesinde ve miktarında isabetsizlik bulunmamıştır. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf ,kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK 175) Davalı taraf dilekçeler aşamasında yoksulluk nafakası talebinde bulunmamış ve ön inceleme duruşmasında tedbir ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; gerekçe kısmında yabancı mahkeme ilamının tenfiz ve tanınmasına karar verildiği, kararın 19/11/2020 tarihinde kesinleştiği, boşanma istemine yönelik uyuşmazlığın konusuz kaldığı anlaşılmakla boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yabancı mahkeme ilamında velayetin her iki eşe bırakılması sebebi ile konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına, müşterek çocuğun baba ile Belçika'ya dönmüş olması sebebi ile iştirak nafakasına karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine, kadının dava açmakta haklı olması sebebi ile yargılama giderlerinin erkeğe yüklenmesine, hüküm kısmında ise açılan davanın reddine, tedbiren velayet ve tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesi ile birlikte kaldırılmasına karar verilmiştir....
tarafına verilerek kendisi için aylık 500,00 TL tedbir devamında yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddi 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini, müşterek çocuk için de aylık 500,00 TL tedbir devamında katılım nafakası talep ettiklerini beyan etmiştir....
Dava; iştirak ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. 1-Davacıya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; TMK'nın 175.maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan, mali gücü oranında, süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez. Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir....
Davalı- davacı erkek vekili tedbiren velayet ve tedbir nafakası davasına cevap sunmamıştır. 2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının 2011 yılında çocuklarıyla birlikte ziyaret amacıyla ...’a geldiklerini, kadının ailesinin erkekten ...’a yerleşmesini istediğini, erkeğin bunu kabul etmediğini, tarafların 2011 yılıdan bu yana biraraya gelmediklerini, kadının ortak konuta dönmediğini, çocukları baba ile görüştürmediğini, kadının ve ailesinin kocanın ailesine hakaret ettiklerini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmasına, velayetin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....
Mahkemece davacının boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat ve nafaka talepleri kısmen kabul edilmiş ve kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Davacı kadının dava dilekçesindeki beyanı tazminatlardan ve kendisi için nafaka taleplerinden feragat açıklaması niteliğindedir. Bu taleplerin, sonradan ıslah dilekçesi ile tekrar istenmiş olması, feragat beyanı karşısında sonuç doğurmaz. Feragatle ilgili taraf işleminin ıslahla geri alınması, yasal olarak mümkün değildir. Bu husus gözetilerek, davacının maddi tazminat (TMK m.174/1) ile manevi tazminat (TMK m.174/2) taleplerinin ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 3-Ancak tedbir nafakası her an doğup, işleyen alacak niteliğindedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı müvekkiline karşı açmış olduğu usul ve esas yönünden yasal dayanağının bulunmadığını, mesnetsiz ve soyut iddiaların olduğunu, ortak çocukların velayetlerinin davalıya verilmesini, aksi kanaat olacak olursa da ortak velayet olmasını, cevap dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, velayet ve nafaka ara kararından dönülmesi ile ortak çocukların velayetinin davalı tarafa verilmesini, aksi kanaat olursa ortak velayetin verilmesini, Söke 2.Asliye Hukuk Mahkemesine 2016/159 esas sayılı dosya ile açtıkları boşanma, nafaka, maddi, manevi tazminat ve velayet davasının tüm talepler yönünden reddine, davacının ağır kusuru ile sebebiyet verdiği iş bu boşanma 300.000,00 TL maddi ve 300.000,00- TL manevi tazminat taleplerinin, yoksulluk için 1.000,00 TL ve iştirak nafakası için ayrı ayrı 1.000,00 TL ve ortak iki çocuk için velayet taleplerinin tüm reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında ilk derece mahkemesince; tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayeti anneye, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Karara ilişkin davacı erkek tarafından velayet, davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi ve nafakaların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; iştirak ve yoksulluk nafakalarının dava tarihinden itibaren aylık 470.00'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. TMK'nun 175.maddesi; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir." hükmünü içermektedir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....