Somut olayda öncelikle tartışılıp değerlendirilecek konu velayetin anneye verilip verilemeyeceği hususuna yönelik olacaktır. Velayet hususunun değerlendirilmesi Aile Mahkemesinin görevinde olduğundan, Aile Mahkemesi velayetin anneye verilmesi hususunu değerlendirecek ve sonucuna göre karar verecektir. Velayetin anneye verilmesinde sakınca bulunan hallerin saptanması halinde ise Aile Mahkemesi çocuğun vesayet altına alınması konusunda Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunacaktır. Bu durumda uyuşmazlığın, ... 3. Aile Mahkemelerince görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 3. Aile Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Aynı maddenin ikinci fıkrası “Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmünü içermektedir. Somut uyuşmazlıkta çocuk, evlilik birliği içerisinde dünyaya gelmediği gibi baba tarafından tanınmadığı için de babası ile soybağı kurulamamıştır. Soybağı kurulmayan babaya velayetin verilmesi söz konusu olamayacağına göre, küçüğe vasi atanması hususunundaki uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 12/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; Tarafların gayri resmi beraberliğinden 12.05.2019 doğumlu Mehmet Yağız dünyaya gelmiş ve çocuk davacı baba tarafından 16.05.2019 tarihli Nüfus Müdürlüğü onaylı 15 no.lu tanıma senedi ile tanıdığı buna göre TMK.m.337 gereğince anne baba evli olmadığı için çocuğun velayetinin davalı annede olduğu mevcut davanın 13.02.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Velayetin değiştirilmesi davası, velayet kendisinde bulunan veya velayet kendisine verilen verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayet sahibi anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır....
Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebeplere, her ne kadar babanın velayet görevini yerine getirmesine engel teşkil eder bir olumsuzluk tespit edilmemiş ise de; çocuğun tercihine, çocuğun mahkeme kararı ile velayeti babasına verilmiş olmasına rağmen fiili olarak annenin yanında yaşamasına, babanın bu süreçte kişisel ilişki dışında velayeti fiilen kullanmamış olmasına, alınan sosyal inceleme raporuna, velayete ilişkin kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip koşulların değişmesi halinde her zaman yeni bir davanın konusu edilebileceğine, davacı annenin ortak velayete ilişkin davalı ile uzlaşı içerisinde olmamasına göre mahkemece velayetin değiştirilmesine ve ortak velayete hükmedilmemesine ilişkin verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalının yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının esastan reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : Bodrum Aile Mahkemesi'nin 2019/409 Esas 2020/488 K. sayılı 01/07/2020 tarihli kararı ile; davanın reddine karar verilmiştir....
olarak belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin, şimdilik esasa dair diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, velayet değiştirilmesi kararı ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne boşanma kararı ile birlikte velayeti babaya bırakılan ortak çocuklar 20/10/2006 doğumlu Emirhan ile 20/10/2010 doğumlu Esila'nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece; "Çocukları halen baba yanında oldukları, baba işteyken babanın halası tarafından bakıldıkları, çocukların babalarıyla sağlıklı sıcak ilişkileri olduğu, maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılandığı, çocukların kurulu düzeni olup, velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı" gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı anne tarafından temyiz edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir....
Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, idrak çağındaki çocukların dinlenmesi sonucu oluşturulan SİR raporunda velayetin anneden alınarak davacı babaya verilmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin velayetin değişimi ile ilgili olarak verdiği kararında, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, müşterek çocuğun yaşı itibari ile idrak çağında olup, anne yanında kalmak istediğini beyan ettiği, bilirkişi raporunda velayetin anne yanında kalmasının uygun olduğunun değerlendirildiği, raporun usul ve yasaya uygun olduğu, yeniden rapor alınmasını yahut rapora itibar edilmemesini gerektiren bir husus bulunmadığı, velayet düzenlemesinde aslolan çocukların üstün yararı olup, buna göre kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın velayetin değişimine ilişkin olarak yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan...
Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar degerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay 2....
Türk Medenî Kanununun 337. maddesinin birinci fıkrası, “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.” Aynı maddenin ikinci fıkrası “Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, öncelikle tartışılarak değerlendirilecek konu velayetin küçüğü tanıyan babaya tevdi edilip edilmeyeceğine yönelik olacaktır. Velayetin tevdii hususu aile mahkemesinin görev alanı içerisinde bulunduğundan öncelikle bu husus aile mahkemesince değerlendirilecek, küçüğün babasının velayeti altına konulması mahkemece uygun görülürse aile mahkemesince bu konuda karar verilecek, aksi halde TMK'nın 404. maddesi gereğince küçüğe vasi tayin edilmek üzere sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulması gerekecektir. Bu durumda uyuşmazlığın aile mahkemesince görülüp çözümlenmesi gerekmektedir....