Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi gereğince de bir işte yasal temsilcinin menfaati ile kısıtlının menfaati çatışıyorsa kayyım atanmalıdır. O halde, yapılacak hukuki işlem sebebiyle kısıtlı ile yasal temsilcisinin menfaati çatıştığına göre, bu işlemle ilgili olarak kısıtlıya kayyım atanması için yetkili vesayet makamından talepte bulunulmalı, kayyım atanması sağlanmalı ve hukuki işleme kısıtlı adına, kayyımın iştirak etmesi sağlanmalı, bundan sonra yapılan işlemin onayının gerekip gerekmediği yönünde karar verilmelidir. Bu yönde işlem yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.05.2015 (Çrş.)...
Dava dilekçesinde kayyım tayin edilmesi talep edilmiş olup, ilk derece mahkemesince tensiben ve verilen ara karar ile davanın esasını çözecek nitelikte kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, diğer yönlerden ise usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin istinaf talebinin, ara karardaki " kayyım atanmasının reddine " yönelik olarak kabulüne, ilk derece mahkemesi kararındaki " kayyım atanmasının reddine" kısmının kaldırılmasına, diğer yönlerden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/08/2022 NUMARASI : 2021/451 ESAS 2022/574 KARAR DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Kaldırılması) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, kayyım tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi, gereği düşünüldü....
Soybağı kurulmayan babaya velayetin verilmesi söz konusu olamayacağına göre, küçüğe vasi atanması hususunundaki uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Dava, babasının velayeti altında bulunan küçüğe menfaatlerinin korunması amacıyla kayyım atanması istemine ilişkindir. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın velayet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklanan dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... 6. Aile Mahkemesi tarafından ise davanın TMK'nın 426/2 maddesi uyarınca velayeti altında bulunan küçükle baba arasında menfaat çatışması bulunduğundan bahisle açılan kayyım atanma talebi olduğundan ve bu davaya sulh hukuk mahkemesince bakılacağı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda, davacı ..., kızı ...'ın 14/04/2014 tarihinde vefat ettiğini, kızının üzerine kayıtlı ......
Ana veya babası sağ olan çocuğun velayet altında tutulması, velayetin bunlardan birine verilmesi asıldır. Ancak, ana veya babanın velayet görevini yapamayacak olması veya çocuğun velayet altında bulunmasının, çocuğun fikri, bedeni sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin anlaşılması halinde, çocuk velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi de atanması mümkündür (TMK md.335). Dosyada annenin velayet görevine engel bir durum bulunmadığı gibi çocuğun velayet altında bulunmasının onun üstün menfaatine aykırı olacağına ilişkin bir olgu ve delil bulunmamaktadır. O halde ... velayetinin davalı-davacı anneye verilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından hükmün onanmasına karar verilmiştir....
Davacının talebi velayetin kaldırılmasına ilişkindir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. "Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine" göre, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön sorun görmektedir (Söz m.4). Her ne kadar mahkemece 21.12.2018 tarihinde, Uşak Sulh Hukuk Mahkemeleri Tevzii Bürosuna hitaben bir yazı yazılarak, TMK 426. maddesi gereğince küçük Ecrin'e kayyım atanması için ihbarda bulunulmuş ise de, bu ihbarın akıbeti hakkında dosyada bilgi bulunmadığı gibi, şayet kayyım atanmış ise, davanın kayyıma ihbarına ilişkin bir bilgiye de rastlanılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 28.10.2004 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile 2.8.1999 doğumlu küçük ...’nin velayeti anneye verilmiş, küçük üzerinde velayet hakkına sahip olan anne 26.2.2013 tarihinde ölmüştür. Bu halde çocuğun velayeti kendiliğinden babaya geçmez. Velayete sahip olan annenin ölümüyle küçük üzerindeki velayet son bulmuş, küçük, velisiz kalmıştır. Bu husus, velayet bakımından "durum değişikliği” olup, bu hal, hakimin re'sen harekete geçmesi ve gerekli önlemleri alması için yasal sebep oluşturur (TMK.md.183). Böyle bir durumda mahkeme, çocuğun menfaatine göre velayeti babaya verebileceği gibi, vasi atanması yoluna da gidilebilir....
Hayrabolu Sulh Hukuk Mahkemesince, nüfus kayıtlarına göre, küçüğün, annesinin velayeti altında bulunduğu, velayetin kaldırılması davası açıldıktan sonra davacının veli olarak atanması gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Hayrabolu Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince ise vesayet davasına bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait oduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Türk Medenî Kanununun 337. maddesinin birinci fıkrası, “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.” Aynı maddenin 2. fıkrası “Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamından, davacının, evlilik dışı birlikteliğinden doğan kızı küçük İdilnur Yıldırım'ın özrü nedeni ile kendisinin vasi tayin edilmesi istemiyle dava açtığı, küçüğün annesinin hayatta olduğu ve velayet hakkının da annede bulunduğu anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesince, küçüğün evlilik dışı dünyaya geldiği ve velayet hakkı sahibi olan annenin vefat ettiği, küçüğe vasi atanması gerektiğinden bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesince, nüfus kayıtlarına göre, küçüğün, babasının sağ olduğu ve babaya velayetin verilip verilmeyeceğinin tartışılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesince ise daha önce iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı çıktığı gerekçesiyle dosyanın Yargıtaya gönderilmesine karar verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 337. maddesinin birinci fıkrası, “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.” Aynı maddenin ikinci fıkrası “Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamından, küçüğün evlilik dışı dünyaya geldiği, babası tarafından tanındığı ve annesinin 23.01.2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır....