"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet Hakkına Sahip Annenin Ortak Çocuğun Soyadının Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.01.2016 tarihli iade kararı üzerine, davalının tebligata yarar açık adresi araştırılmış, tespit edilememesi üzerine davalı ...’e mahkemenin gerekçeli kararı ve Nufüs Müdürlüğünü’nün temyiz dilekçesi,mernis adresine, mernis adresi olduğu tebliğ zarfı üzerinde belirtilmek suretiyle, doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır ( Teb. K, m. 10/1)....
O halde velayete sahip anne bu hakka dayanarak, kişiye sıkı sıkıya bağlı kişilik haklarıyla ilgili çocuğun soyadının değiştirilmesi davasını açamaz. Bu sebeple; mahkemece, annenin velayeti altındaki çocuğunun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasanın emredici kurallarına aykırı olarak ve yerinde bulunmayan gerekçelerle davanın kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır....
Maddesinden anlaşılacağı üzere anne baba evli iken doğan çocukların babasının soyadını taşıyacağını, çocuğun soyadı bu şekilde belirlendikten sonra velayet hakkına ve sair nedenlere dayanarak çocuğun soyadının bu şekilde belirlendikten sonra velayet hakkına ve sair nedenlerle dayanarak çocuğun soyadını değiştirmenin mümkün olmadığını, velayetin anneye verilmesinin çocuğun soyadını değiştirmek için haklı bir neden sayılamayacağını, velayet hakkının geçici bir hak olduğunu, tüm bu nedenlerde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı erkek vekili süresi geçtikten sonra vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin Suudi Arabistan'da yaşadığını ve Türkiye'ye sık gidip gelmediğini, davacı kadının davalı erkeğe çocuğu göstermediğini, Konya 2. İcra Müdürlüğünün 2015/4699 esas sayılı dosya ile kişisel ilişki tesisi konusunda icra takibi başlatıldığını, tebligata rağmen davacı kadının çocuğu göstermediğini, bu nedenlerden dolayı Konya 3....
ile çocuğun soyadının farklı olmasını diğer çocukların sorulduğunda çocuğun olumsuz etkilendiğini, ve üzüldüğünü, çocuğun ad ve soyadının değiştirilmesinde çocuğun menfaatine olacağı, tüm bu nedenlerle çocuğun Keziban Erva olan isminin Erva olarak Cerit olan soyadının annesinin soy adı olan Kula olarak değiştirilmesini talep etmiştir....
Somut olayda; küçüğün davacıların çocuğu olduğu, davacı annenin ikinci evlilik yaptığı, ikinci evliliğin de bir çocuğunun daha olduğu, küçüğün anne ile birlikte yaşadığı, velayetinin anneye verildiği, küçüğün soyadının düzeltilmesinin gerçek anne ve baba tarafından talep edildiği anlaşılmaktadır. Boşanma kararına göre velayet davacı anneye verilmiştir. TMK'nun 321 maddesine göre çocuk, anne ve baba evli ise ailenin soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olmaz. TMK’nın 27 maddesine göre, haklı nedenin varlığı halinde, soyadının değiştirilmesi mümkündür....
Ergin olmayan çocuğun, doğumla veya kan bağına dayanan soybağının yahut da yapay soybağının (evlat edinme) kurulmasıyla kazandığı soyadının; velayet hakkına sahip olan ebeveyn ya da çocuk vesayet altında ise vasisinin talebiyle değiştirilip değiştirilemeyeceği sorunu, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 321. maddesi hükmü ve soybağının hükümleri esas alınarak çözülecektir....
Boşanma sonrası velâyet hakkına sahip davacı anne çocuğun üstün yararı varsa çocuğa kendi bekarlık soyadının verilmesini isteyebilir. Sadece velâyet hakkına sahip olmak velâyet hakkına sahip davacı anneye bekarlık soyadını çocuğuna kendiliğinden verme hakkını kazandırmaz. Burada çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir....
Dosyanın incelenmesinden; küçüğün Siirt ili, Eruğ ilçesi, Üzümlü köyü, cilt no: 84, nane no: 9 da bsn: 47 TC Kimlik numaralı Musa ve Meryem'den olma 25/12/2004 d.lu Agit Çekin olarak kayıtlı olduğu, nüfus kaydına göre baba ve annenin hayatta olduğu, küçüğün henüz 18 yaşını doldurmadığı, annenin tek başına dava açtığı, yasa gereği velayet hakkının birlikte kullanılması gerektiği, bu nedenle annenin açtığı davaya babanın rızasının olup olmadığının sorulup beyanının alınması gerektiği, ancak ismi düzeltilmek istenen küçük sınırlı ehliyetsiz olup, kişiye sıkı sıkı bağlı haklardan olan ismi üzerinde tek başına tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğu, yapılan yargılamada bu yönde beyanda bulunduğu, böylece mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır....
Ancak çocuk adına yasal temsilcisi tarafından açılan davalar ile ergin kişiler tarafından açılan haklı nedene dayalı adın değiştirilmeleri davalarında adı değiştirilecek olanın yaşı itibari ile iradesini belirtme durumunun söz konusu olmaması ve velayet hakkının değişmesi halinde bu defa çocuğun velayet hakkına sahip veli tarafından yeniden adın değiştirilmesinin istenebileceği, bu durumda çocuğun sosyal statüsü, zihinsel gelişiminin de olumsuz etkileneceği gibi kendine özgü durumlar sebebi ile haklı neden kavramı ergin kişilerin açtıkları adın değiştirilmesi davalarına göre daha dar yorumlanmalı ve çok istisnai durumlarda çocuğun adının değiştirilmesine karar verilmelidir. İdm tarafından yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır....