Davacı vekilinin iştirak nafakasına ilişkin itirazları yönünden ise; Türk Medeni Kanunu'nun 182/2.maddesi ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen anne babanın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün geliri gözönünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan nafaka takdirinde velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Somut olayda, tarafların ... 4....
Ne var ki, bölge adliye mahkemesince tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği halde, reddedilen istinaf talepleri hakkında ret kararı ile yetinilecek yerde "Boşanma, velayet, kişisel ilişki, tedbir nafakası, iştirak nafakası, tazminatlar, vekalet ücreti, yargılama gideri ve harçlar" hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK madde 370/2)....
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı ve TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmelidir....
İştirak nafakası ise, velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin, velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakım ve eğitim giderleri karşılığı gücü oranında yapacağı parasal katkıdır. Somut olayda ise; tarafların ayrı yaşadığı, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermediği anlaşılmakla, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kararın kesinleşmesiyle birlikte nafakanın yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İştirak nafakası davalarında davacı, küçüğe fiilen bakan anne veya baba, çocuğun velayet hakkı kendisine verilen anne veya baba, velayet haklarının anne ve babadan alınması halinde küçüğe atanan vasi veya kayyımdır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devam eder. Çocuk ergin olunca iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona erer. Somut olayda; küçüğün velayeti kendisine verilen davacı anne, müşterek çocuğun giderlerine arttığı iddiasıyla çocuğa velayeten iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuştur. Davanın yargılaması sırasında küçük ergin olmuştur. Mahkemece; iştirak nafakasının artırılması yanında, küçüğün ergin olduğu tarihten itibaren de yardım nafakasına karar verilmiştir. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakım yükümlülüğü (TMK'nun 328/2.mad.), ergin olan çocuk tarafından açılmış bir nafaka davası varsa dikkate alınır....
Kural olarak; iştirak nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden iştirak nafakasını isteyemez. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer tarafdan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine verilen tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamalarında dikkate alınması zorunludur. Mahkemece; nafaka takdir edilirken, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumuda gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Davacı baba istinafında, kadının hemşire olup kendisinin özel sektörde işçi olarak çalıştığını, maaşının kadınınkinden daha az olduğunu, kira ödediğini, hükmedilen iştirak nafakasının az olduğunu belirterek, aylık 1.500 TL iştirak nafakasına ve her yıl ÜFE oranında arttırım uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece, 19/11/2007 doğumlu Berfin'in velayetinin babaya verildiği ve müşterek çocuk lehine dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 700 TL tedbir, karar kesinleştiğinde 700 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, iş bu karara karşı davacı baba tarafından sadece iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinde bulunulduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, müşterek çocuğun yaşı, eğitimi, ihtiyaçları göz önüne alındığında hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu değerlendirilmekle, velayet kararının istinaf edilmeyerek kesinleştiği tarih olan 07/02/2022 tarihinden itibaren aylık 1.200 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 550 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir....
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacı dava dilekçesinde özet ile; davalı ile 2016 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşmaya göre müşterek çocuklardan Dila ve Ece'nin velayetinin kendisine, Feyza'nın velayetinin davalıya verildiği, anlaşma gereği müşterek çocuklar için iştirak nafakası hükmedilmediği, anlaşmaya rağmen davalının velayeti kendisine verilen müşterek çocuk Feyza için Yayladağ Asliye Hukuk Mahkemesine iştirak nafakası dava açtığı ve müşterek çocuk için aylık 400,00.TL iştirak nafakasına hükmedildiği, anlaşmalı boşanma sonucu davalıya 1.500,00.TL yoksulluk nafakası bağlandığını, her ay 1.500,00.TL'nin icra yoluyla kendisinden kesildiği, davalının halen Yayladağı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde aylık 1.609,00.TL maaş ile çalıştığı, bu şekilde davalının 1.609,00.TL maaş, 1.568,00.TL nafaka ve 400,00.TL iştirak nafakası olmak üzere toplam 3.577,00.TL aylık gelire sahip olduğu, bu şekilde davalının kişi başına aylık gelirinin 1.788,00.TL olduğunu, kendisinin ise...
Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir. Dosya içeriğinden; tarafların 19.09.2011 tarihli ilam ile anlaşmalı olarak boşandıkları, tarafların müşterek 2 çocuğunun velayetinin davacı anneye verilerek; talep olmadığı için iştirak nafakası takdirine yer olmadığına karar verildiği; eldeki davanın 04.07.2012 günü açıldığı, davacı annenin memur olduğu, aylık 2.148,00 TL maaş aldığı, 100,00 TL kira ödediği, davalı babanın;.......