"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-İştirak Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm iştirak nafakası miktarı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.02.06.2011 (Prş.)...
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk ...için aylık 130 TL iştirak nafakasına, müşterek çocuk ...için ise 130 TL iştirak nafakasının 20 TL artırılarak 150 TL olarak belirlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. .../... -2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın temyiz itirazları yerinde değildir. Uyuşmazlık, tarafların müşterek çocukları ...için daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının artırılması, ...için ise ilk defa iştirak nafakası hükmedilmesi istemine ilişkindir. TMK.'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. (TMK. nun 330/1. maddesi)....
Açıklanan sebeplerle kadının düzenli bir işte çalışıp çalışmadığı hususunda dosya kapsamına göre çelişki mevcut olduğundan, mahkemece kadının düzenli bir işi ve gelirinin olup olmadığı, var ise gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususlarında araştırma yapılması (TMK m. 175) gerekirken, eksik inceleme ile yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; tarafların sosyal ekonomik durumları ile müşterek çocuğun ihtiyaçları ve son nafaka artırım tarihinden itibaren geçen süre göz önüne alınarak davanın kısmen kabulüne ve iştirak nafakasının aylık 550 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Kumluca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2008/256 Esas ve 2008/624 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuklar B.Ç. için aylık 100,00 TL, Kayra için aylık 100,00 TL ve Hüseyin Kenan için aylık 75,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Somut olayda; velayet hakkı annede olan müşterek çocuklar B.Ç.in 1999 doğumlu, Kayra'nın 2005 doğumlu, H. K.'ın 2007 doğumlu olduğu, davacının esnaf olduğu, aylık 1.000,00 TL geliri olduğu, 500,00 TL ev kirası verdiği, adına kayıtlı tarım arazisi ve aracı olduğu, davalının ise ekonomik ve sosyal durumunun tespit edilemediği anlaşılmıştır. İştirak nafakası artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir....
Velayeti anneye verilen ortak çocuklar Mehmet ve Ayşe Mina'nın ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, çocukların yaşlarına ve ihtiyaçlarına nazaran 1.000,00'er TL iştirak nafakasının makul olduğu anlaşıldığından kadının iştirak nafakasına yönelen istinafı kabul edilerek anılan miktarlar iştirak nafakası olarak belirlenmiştir. Tam kusurlu olan kadın açısından yoksulluk nafakası koşullarının kusur unsuru itibariyle oluşmadığı, kadına yoksulluk nafakası takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelen istinafı reddedilmiştir....
Mahkemece; "Davanın kısmen kabulü ile, tarafların müşterek çocukları 29/01/2011 doğumlu ...ve 01/05/2012 doğumlu ... için ayrı ayrı aylık 5.000,00 TL olmak üzere toplam aylık 10.000,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak çocuklarına velayeten davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine...", karar verilmiş; sözkonusu karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı 20/02/2020 havale tarihli istinaf dilekçesi ile özetle, tarafların anlaşmalı boşandığını, davacının anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakası talep etmediğini ancak boşanmadan sonra çalışmadığı ve herhangi bir geliri olmadığından, üç çocuğa bakmakta zorlandığını iştirak nafakasının kamu düzenine ilişkin olduğunu, bu sebeple hakimin, velayet hakkı sahibi talepte bulunmamış olsa dahi iştirak nafakasına hükmedebileceğini, boşanma davalarından sonra da bağımsız bir dava ile iştirak nafakası talebinde bulunmanın mümkün olduğunu, iştirak nafakasının boşanma davasında talep edilmemesinin o hakkı ortadan kaldırmayacağını, açıklanan sebeplerle; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HUKUKİ SEBEP, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava; anlaşmalı boşanma sonrasında açılan iştirak nafakası istemine ilişkindir....
Bilindiği üzere, iştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılan eş tarafından çocuk adına ve yararına istenilmektedir. İştirak nafakasında asıl hak sahibi reşid olmayan çocuklardır, dava tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olan müşterek çocuklar adına velayeten dava açan davacının iştirak nafakasını talep ve tahsil etme hak ve sıfatına haiz olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece; velayeti kendisinde bulunan müşterek çocuklar adına iştirak nafakası talebinde bulunan davacının, davada davacı olma sıfatının eş deyişle aktif husumet ehliyetinin var olduğuna ilişkin tespitinde uslusüzlük görülmemiştir. O halde davalının, dava dilekçesinde ve vekaletnamede çocukların isimlerinin bulunmadığına ilişkin itirazının reddedilmesi gerekmiştir. Kaldı ki bunun zorunlu olduğuna ilişkin bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır (Yargıtay 3....