DAVA TÜRÜ : Babalık-Velayet-Yoksulluk Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından, velayet, kişisel ilişki, iştirak nafakası ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 09.02.2016 günü temyiz eden davalı-davacı ... geldi. Vekili gelmedi. Karşı taraf davacı-davalı ... ve vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Velayete ilişkin uyuşmazlıklar kamu düzenine ilişkin olup her yönün hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir.Taraflar 10.09.2014 tarihinde kesinleşen ilamla boşanmışlar, müşterek çocuk 25.03.2015 tarihinde doğmuştur....
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olayda; velayet hakkı annede olan müşterek çocuk ...'un 2008 doğumlu olup, ilköğretim 1.sınıf öğrencisi olduğu, davacının aşçı olup, aylık 900 TL geliri olduğu; davalının ise, özel güvenlik görevlisi olup aylık 1.400 TL maaşı olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, çocuğun ihtiyaçlarına ve günün ekonomik koşullarına göre, mahkemece takdir edilen 325 TL iştirak nafakası yüksektir....
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir. Somut olayda; mahkemece yaptırılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre,velayet hakkı annede olan müşterek çocuk .... 2008 doğumlu olduğu, davacının ... temsilciğinde işçi olarak çalıştığı, asgari ücret aldığı, aylık 350 TL kira ödediği; davalının ise.... işçi olup, aylık 2.873.25 TL geliri olduğu, aylık 350 TL kira ödediği anlaşılmaktadır. ./.. -2- Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, çocuğun ihtiyaçlarına ve günün ekonomik koşullarına göre, mahkemece takdir edilen 600 TL iştirak nafakası yüksektir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk için aylık 300.00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 500 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir....
Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabiidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. Zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe, çocuğun bakım ve eğitimine harcaması için verilmekte olup, ancak onun tarafından takip konusu yapılabilir. Somut olayda, icraya konu edilen ... 2. Aile Mahkemesi 2013/23 E. - 2014/277 K. sayılı ilamında, alacaklı velayet hakkı sahibi anne olup, borçlu ise babadır. Bu nedenle, çocuğun ergin olduğu tarihten önce tahakkuk etmiş nafaka alacakları için anne takip yapabilir....
(TMK. md. 182) Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. TMK'nun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisinden yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Somut olayda takibe konu .......
Dava, velayeti davacı annede bulunan müşterek çocuk için iştirak nafakası davasıdır. TMK'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkânları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ancak, TMK. 330/1.md. göre; nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı-karşı davacının davasının reddine, dava tarihinden "itibaren geçerli olmak üzere" aylık 750 TL'nin kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Boşanma davalarında, ergin olmayan ortak çocuklar için kararlaştırılan nafakalar boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar tedbir, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra ise iştirak nafakası niteliğindedir. Oysa, mahkemece ilk hükümle ortak çocuk ... lehine hükmedilen 1.500,00 TL tedbir nafakası temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup, bozma sonrası verilecek hükümle, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra başlamak üzere iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, tedbir nafakasını da kapsayacak şekilde "Dava tarihinden itibaren iştirak nafakasına” hükmedilmesi doğru değildir....
Bölge adliye mahkemesince; davalı erkeğin istinaf sebepleri ''kusur belirlemesi, velayet ve Ramazan için hükmedilen iştirak nafakası yönünden” şeklinde sınırlandırılarak yapılan inceleme sonucunda “kadının tüm istinaf talepleri reddedilmiş, erkeğin istinaf talepleri ise velayet ve nafaka yönünden kabul edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince; davalı erkek tarafından hükmün tamamına yönelik istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetilmeksizin, hükmü sadece kusur belirlemesi,velayet ve Ramazan için hükmedilen iştirak nafakası yönünden inceleyerek karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde; bölge adliye mahkemesince yapılacak olan iş; tüm istinaf istemleri yönünden inceleme yaparak bir karar vermekten ibarettir. Bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir....