Fazla çalışma alacağında taktiri indirime isabet eden red miktarından dolayı davalı yararına masraf ve vekalet ücreti verilmemiş, davanın kısmen kabulüne" karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; - Tanık beyanları ile müvekkilinin daha fazla fazla çalışma yaptığının kanıtlandığını, mahkemenin sübjektif davalı tanığı beyanına itibar ederek karar verdiğini, fazla mesai ücretinin eksik hesaplandığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur....
Davalı Tekden Eğitim...A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili şirket çalışanı olmadığını, temizlik işinin diğer davalıya verildiğini, husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davacının çalıştığını iddia ettiği Beker firması ile müvekkili şirketin bir bağı bulunmadığını, davacının fazla çalışma yapmadığını, dava dilekçesinde iş sözleşmesin belirli süreli olarak belirtilmesi sebebiyle ihbar tazminatına hak kazanılamadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir....
Bu bağlamda rekabet yasağı sözleşmesin tüm Türkiye’yi kapsaması doğru değil ise de, sırf sözleşmede çok geniş bir coğrafi bölge alınmış olmasını gerekçe göstererek, sözleşmenin aynı il, hatta aynı muhit yönünden dahi geçersiz olduğunu ileri sürmek sözleşme ekonomisi ve sözleşmeyi ayakta tutma ilkesine ve taraf iradelerine açık aykırılık teşkil edecektir (Akın Ünal, Kelepçeleme Sözleşmeleri, Adalet Yayınevi, 2013, s.212). 5- Öte yandan, rekabet yasağına aykırı davranan tarafın, bu şartın aynı muhit yönünden dahi geçersizliğinin ileri sürmesi MK 2.maddesindeki hakkın açıkça kötüye kullanılması yasağının ihlali anlamına gelecektir. Anılan nedenlerle, yerel mahkemenin rekabet yasağı sözleşmesini büsbütün geçersiz sayarak davanın bu gerekçeyle reddini doğru bulmadığımdan, yerel mahkeme kararını onayan Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyorum....
Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2001 tarihli, 2001/232 Esas ve 2001/272 sayılı kararı ile sonrasında Dairemizin istikrar kazanmış uygulamalarında belirtildiği üzere, borçlanılan sürenin ilişkin olduğu çalışmaları Almanya’da geçen davacı hakkında, Anayasanın 90/son maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesin “bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği” yönündeki uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölüme 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmünün, bir atıfet yasası olan 3201 sayılı Kanunun 5/son maddesi karşısında uygulamada önceliği bulunmaktadır....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2022 NUMARASI : 2022/107 ESAS - 2022/108 KARAR DAVA KONUSU : Devre Tatil Sözleşmesin KARAR : Mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı, süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanmış olan 14/11/2021 tarihli 800060 numaralı Devre Mülk Sözleşmesinin feshedilmesine ve sözleşme nedeniyle borçsuzluğun tespitine, müvekkili tarafından davalıya ödemesi yapılmış olan (fazlaya ilişkin haklarının ve ıslah haklarının saklı kalması kaydı ile) 21.500,00- TL sözleşme bedeli ile 4.250,00- TL avukatlı ücretinin (menfi zarar) ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya dava dilekçesi ekli tebligat çıkartılmamıştır....
Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2001 tarihli, 2001/232 Esas ve 2001/272 sayılı kararı ile sonrasında Dairemizin istikrar kazanmış uygulamalarında belirtildiği üzere, borçlanılan sürenin ilişkin olduğu çalışmaları Almanya’da geçen davacı hakkında, Anayasanın 90/son maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesin “bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği” yönündeki uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölüme 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmünün, bir atıfet yasası olan 3201 sayılı Kanunun 5/son maddesi karşısında uygulamada önceliği bulunmaktadır....
Somut olayda, sigorta sözleşmesinin tarafı olan ve ticari amacı olmayan sigorta ettiren .... tüketici konumunda olup, davalıda bu sigorta sözleşmesin de lehtar olarak yer aldığına ve poliçe kapsamında tazminat isteminde bulunduğuna göre, uyuşmazlık tüketici işleminden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlık, tüketici işleminden kaynaklandığına göre, görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 06/07/2022 NUMARASI : 2021/625 ESAS - 2022/334 KARAR DAVA KONUSU : Devre Mülk Sözleşmesin KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının hediye tatil kazanıldığına dair pazarlaması ve ısrarlı tanıtımın psikolojik baskısı sonucu davalı ile devremülk sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme uyarınca sözleşme bedeli 18.500,00- TL ödeme yapıldığını ancak devre mülk tesisinin bitirilemediğini, sözleşmenin kanun ve yönetmeliğe uygun olmadığından geçerli olmadığını, cayma hakkı için yapılan başvuruya davacının olumlu yanıt alamadığını beyanla devre mülk satış sözleşmenin ve sözleşme ile birlikte imzalatılan her türlü belgenin iptalini, sözleşme uyarınca davacının borçlu olmadığının tespitini, yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle, imalât bedeli ve mahrum kalınan kârın tahsili istemlerine ilişkin, karşı dava ise gecikme tazminatı ve inşaatın sürüncemede kalması nedeniyle maliyetin artması sonucu oluşan zararın tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karşı davanın reddine ilişkin hüküm bölümünün temyiz isteği, Yargıtay Yüksek 23. Hukuk Dairesi Başkanlığının 12.12.2014 tarih 2014/7120 Esas, 2014/8095 Karar sayılı ilamı ile red edilerek kesinleştiği için bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde karar verilmiştir....
Ancak, Kanun işverene derhal fesih hakkı tanıdığından, işverenin bildirim sürelerine uyma ve ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.Somut olayda, davacının iş sözleşmesin derli toplu yaşantısı olmaması ve ateşli silahla vurularak yaralandığı, buna bağlı olarak sağlık sebebiyle tedavi altına alınarak habersiz üç gün işe gelmemesi nedeniyle 4857 sayılı Yasa'nın 25/1-a maddesi uyarınca feshedilmiştir....