Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. arasında düzenlenen bila tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve bunun finansmanı için diğer davalı Halk Bankası A.Ş ile imzalanan 22/11/2016 tarihli Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi Sözleşmesin tüm hüküm ve sonuçları ile iptaline, 157.769,20 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 22/11/2016 tarihli Ön Ödemeli Konut Finansmanı Sistemi Kredi Sözleşmesindeki kredi sebebi ile davacının davalı Halk Bankası A. Ş.’ne borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin kararı süresi içinde davalı ... Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, temyiz eden davalı ......
Davalıların Cevaplarının Özeti: Davalılar vekili, davacının davalı şirket işçisi olarak çalıştığını ve iş sözleşmesin haklı neden olmaksızın feshettiğini, davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ...nin tüm diğer davalı ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Taraf sıfatı (husumet, sıfat), davacının davaya konu yaptığı sübjektif hak ile taraflar arasındaki bağ, ilişkidir. Dava dilekçesinde davacının, "davacı ve davalı" olarak gösterdiği kişiler, şeklen o davanın tarafıdır....
Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında sözleşmesin feshi ve buna bağlı olan ihbar tazminatı konusunda uyuşmazlık mevcuttur. İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın ve usulüne uygun ihbar süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24 ve 25. maddelerinde yazılı olan sebeplere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih sebebi bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar....
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının, çalıştığı gemilerin yabancı bayraklı olması nedeniyle İş Kanunu ile Deniz İş Kanunu'nun uygulama alanı olmayıp, Borçlar Kanunu'na tabi olduğu, davalı nezdinde 10 yıl 5 ay 3 gün süren hizmeti bulunduğu, iş sözleşmesin davalı tarafça haklı neden olmadan fesh edildiği buna göre ve işverence yapılan ödemenin düşümü ile bakiye kıdem tazminatına hak kazandığı, yine yapılan ödeme nedeniyle ihbar tazminatı karşılandığından bu kalemde alacağı olmadığı, fazla çalışma, yıllık izin ve genel tatil ücreti alacakları da olduğu, diğer taleplerin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davalı taraf temyiz etmiştir....
den mal kaçırma amacıyla hareket ettiği, muvazaa iddiasını sözleşmesin tarafları ve bu kişilerin külli haleflernini sadece yazılı delille ispatlayabilecekleri, mirasbırakanın külli halefi olan davacıların da iddialarını ispat edecek yazılı delil sunmadıkları, davacıların iddiası muris muvazaası olarak kabul edilse veya yazılı delil şartı aranmasa dahi ispat yükü kendilerinde olan davacıların iddialarını ispatlayamadıkları, gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacıların taraf muvazaasına dayandıkları ve herhangi bir yazılı delil yada yazılı delil başlangıcı sunmadıkları, iddialarını ispatlayamadıklarını gerekçesiyle oyçokluğuyla 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir....
ile müvekkili arasında yapılan kira sözleşmesinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğunu, kira sözleşmesin in hükümleri gereğince aylık kira sözleşmesinin zamanında ödenmemesi halinde kira dönemi sonuna kadar işleyecek olan tüm kiraların muaccel hale geleceğinin ve her kira parası için aylık %12 oranında gecikme faizi ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 20.02.2010 tarihinden itibaren hiç ödeme yapılmaması nedeniyle kiracı ve kefil aleyhine yapılan icra takibine davalı borçlu kefilin itirazının iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, Şubat ve Mart ayı kira bedellerinin ödendiğini, kendisinin adi kefil olduğunu, faizin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kira sözleşmesi hükümleri gereğince kefilin kefaletinin müteselsil olduğu, kira sözleşmesinde muacceliyet şartının bulunduğu, kefil tarafından bir kısım ayların kira bedellerinin ödendiği savunulsa da bu hususun ispatlanamadığı...
Bu yön gözetilmeden hüküm kurulması hatalı olmuştur. 4.Kıdem tazminatına sözleşmesin feshedildiği tarihten itibaren faiz yürütülmelidir. Davacının işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, kıdem tazminatına bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken infazda tereddüte yol açılacak şekilde faiz tarihinin açık olarak yazılmaması da hatalıdır. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.10. 2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tacir, düzenlenen kredi sözleşmesin de ticari nitelikte bulunduğu, davacının serbest iradesiyle imzaladığı kredi sözleşmesi ve eki niteliğindeki geri ödeme planınında belirtilen masrafları ödemeyi kabul ettiği, bankaca alınan masraf ve komisyonun sektördeki belli başlı kamu ve özel bankaların aldığı komisyon oranları ortalaması olan % 2’nin altında olduğu, davalı bankanın ödeme planında yer alan % 2 komisyon tutarını bankacılık mevzuatı, yasal mevzuat, yerleşik emsal Yargıtay kararları nazarı dikkate alındığında talepte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, kredi kullanımı nedeniyle proje operasyon masrafı ve kurumsal ekspertiz ücreti adı altında tahsil edilen miktarın iadesi istemine ilişkindir. Davalı tarafça, kredi kullanımı nedeniyle masraf alma hakkının bulunduğunu ve sunulan hizmetler nedeniyle ücret alabileceği savunulmuştur....
Gereği görüşüldü: 1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2.Davacı vekili, davacının 10.11.2014-2006 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesin haksız feshedildiğini iddia ederek ücret alacağına ilişkin yapılan takibe itirazın iptalini, %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı daha önce açtığı Antalya 1. İş Mahkemesinin 2007/392 E.sayılı dosyasında Antalya 7....
Dava, kasko sigorta sözleşmesin kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davalı ..., sigortalısının poliçe teminatı kapsamında olan ... zararından sorumludur. Davacıya ait araç yabancı plakalı olup, aracın olay tarihinden önceki haliyle yabancı ülkedeki değeri ile Türkiye’de onarılması halinde yapılacak onarım giderinden hangisi az ise davacının ... zararı odur. Davacıya ait aracın, 17.09.2007 tarihinde makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda piyasa değeri 53.000 YTL ile 55.000 YTL olarak belirtilmiş; ancak, 46.000 YTL sigorta bedeli üzerinden hesaplama yapılmış, hükme esas alınan 17.09.2007 tarihli sigortacı ve hukukçu bilirkişiden alınan raporda ise araçta meydana gelen hasar bedeli değerlendirilmeden 26.115,00 YTL piyasa değeri, 8.500 YTL sovtaj bedeli tespit edilmiştir. Bu hali ile rapor hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir....