Vasiyetname tanıklarının dava konusu vasiyetnamede yazılı beyanlarının doğru olmadığı iddiasının yine aynı kuvvette başka bir delil ile ispatlanması gerekir. HMK'nın 204/1.(HUMK.'nun 295.) maddesi gereğince "İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılır." Noterlerin usulüne uygun olarak düzenledikleri ve onayladıkları belge (vasiyetnamenin) aksi ispat oluncaya kadar kesin delil teşkil eder. Vasiyetname tanıklarının vasiyetname içeriğine uygun olmayan beyanları hükme esas alınmamalıdır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/18862 Esas 2018/5673 Karar) Somut olayda, ilk derece mahkemesi tarafından; "Davaya konu vasiyetnamede sayfa numaraları yer almakta olup murisin 1.sayfanın sonuna doğru ve 2.sayfa sonunda imzaları bulunmaktadır....
Noterliği'nde düzenlediği ikinci vasiyetname ile yurtdışında düzenlediği ilk vasiyetnamesinden döndüğü kabul edilerek asıl ve birleştirilen davanın ayrı ayrı kabulü ile 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosya davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 01.07.2019 tarih ve 2018/7547 Esas, 2019/6014 Karar ... ilamında; “Mahkeme gerekçesi bir bütün olarak incelendiğinde, gerekçede murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği'nde düzenlediği vasiyetname ile tüm malvarlığını eşi olan ... ...'a vasiyet ettiği belirtilmiş ise de, 30.10.1987 tarihli Almanya Donauwörth'de düzenlenen vasiyetname incelendiğinde muris ve eşi ...'...
Tarafımızca sunulmuş olan doktor raporunda görüleceği üzere murisin akli melekelerinde herhangi bir eksiklik bulunmamakta olup iddia edilen hastalığa ilişkin herhangi bir tedavi kaydı yahut reçeteli ilaç da bulunmadığını, vasiyetname tanıkları da murisin vasiyetname yapmaya ehil olduğunu gözlemleyerek beyan ettiğini, resmi vasiyetname düzenleyen memur da tanık sıfatını haiz olduğunu, ilk derece mahkeme kararında gerekçe gösterilen bir diğer şekil şartı eksiliği vasiyetname tanığının yapılan işlemin içeriğini bilmemesi gösterildiğini, TMK madde 534/3’ te açıkça belirtildiği üzere vasiyetname tanıklarına vasiyetname içeriğinin bildirilmesi zorunlu olmayıp hükümde belirtilen bu sebep tarafımızca kabul edilmediğini, bu nedenle kararın kaldırılması için istinaf talebinde bulunmuştur....
İlk derece mahkemesince, davacıların vasiyetnamenin hükümsüzlüğünün tespitini ve zaten hükümsüz olan bir hukuki işlemin bu nedenle iptalini istemekte hukuki yararının olmadığı, vasiyetname kendiliğinden ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın 6100 sayılı HMK md. 114/1- h, 115/2 uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacılar vekili istinaf talebinde bulunmuştur. 4721 sayılı TMK'nun 542.maddesinde; mirasbırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle, yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir. 543.maddesinde ise, mirasbırakan yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacının sunulan ses kaydının vasiyetname olduğunu savunduğu, davanın hukuki vasıflandırılması görevinin mahkemeye ait olması karşısında ibraz edilen ses kaydının esasen murisin malvarlığının devri irade beyanı şeklinde olup vasiyetname olarak nitelendirilmesi gerektiği ve eldeki davanın dayanak vasiyetname niteliğindeki belge kapsamında vasiyetnamenin tenfizi olarak vasıflandırılabileceği, bu halde vasiyetnamenin tenfizi şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiği, bu kapsamda açılmasına ve okunmuş kabul edilmesine karar verilmiş bir vasiyetname bulunmadığı, bu halde davacının öncelikle bu ses kaydının vasiyetname olduğu iddiasında olması nedeniyle vasiyetnamenin açılması ve okunması talebinde bulunması, mahkemenin ses kaydını vasiyetname kabul etmesi halinde vasiyetname açılıp okunduktan sonra vasiyetnamenin tenfizi talebinde bulunabileceği, bu haliyle vasiyetnamenin tenfizi davasını açma şartları oluşmadığı bildirilerek davanın reddine...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı T6 vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının hem esas hem de usul yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin MK'nın 535/2. maddesindeki hususların vasiyetnamede yer almadığı gibi asılsız sebeple verdiği ve somut delillerle gerekçelendiremediği hükmün vasiyetname içeriğine aykırı ve hatalı olduğunu, mahkeme kararının, davaya konu edilen vasiyetname ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, vasiyetnamenin 2. sayfasında TMK'nın 535/2. maddesindeki hususların eksiksiz ve açıkça yazıldığını ve imza altına alındığını, Medeni Kanunumuza göre davaya konu vasiyetnamenin tüm şekil şartlarına haiz, usul ve yasaya uygun geçerli bir vasiyetname olduğunu, davacıların saklı paylarının korunduğunu, miras bırakanın miras bıraktığı esnada fiil ehliyetinin olduğunu ve buna ilişkin raporunun alındığını, miras bırakana hiçbir baskı ve yönlendirme yapılmadığını, vasiyetname tanıklarının Medeni Kanun uyarınca geçerli...
a ait olup, vasiyetname ile kendisine bırakıldığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişme konusu 145 ada 6 sayılı parselin davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, vasiyetnameye dayanılarak açılmış ise de, dosya içerisinde bulunan 08.03.1994 tarihli "vasiyetname" başlıklı senedin hukuken geçerli bir vasiyetname olmayıp, bağışlamaya ilişkin olduğu; taşınmazın, tarafların ortak miras bırakanı ... tarafından gelini davacı ...'a bağışlanarak, zilyetliğinin devredildiği, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir....
Noterliğinde düzenlenen 25/02/2000 tarih ve 1367 yevmiye nolu vasiyetname ile 16/10/2000 tarihli sözlü vasiyetname gereğince halen .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/67 Tereke sayılı dosyasına alınan paranın 1/5'inin (%20'sinin) müvekkili vakfa bağışlandığını, .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/57 E.-2007/2563 K. sayılı kararıyla da murisin tek mirasçısının davalı hazine olduğunu ileri sürerek, .... Noterliğinin 25/02/2000 tarih ve 1367 yevmiye nolu vasiyetname ile 16/10/2000 tarihli sözlü vasiyetnamenin tenfizine ve murisin tereke dosyasına alınan ana para ve nemalarının 1/5'inin müvekkili vakfa teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada, davacı ... Eğitim Vakıf vekili; muris ... tarafından ... Noterliğinde düzenlenen 25/02/2000 tarih ve 1367 yevmiye nolu vasiyetname ile 16/10/2000 tarihli sözlü vasiyetname gereğince .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/5 Tereke sayılı dosyadaki paranın % 20'sinin müvekkili vakfa bağışlandığını ileri sürerek, .......
Bozma sonrası birleştirilen davada; davacılar; muris el yazılı vasiyetnamede murisin imzasının bulunmadığını, kimin tarafından yazıldığının belli olmadığını, yazı ve işaretlerin murise ait olmadığını, ayrıca düzenleme tarihinde murisin fiil ehliyetinin olmadığını, manevi baskı ile hazırlandığını, birden fazla vasiyetname olduğu belirtilen belge olduğunu, şekle uygun olmadığını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde saklı pay oranında tenkise karar verilmesini talep etmişlerdir....
Somut olayda, bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 23/05/2017 tarihli ve 05/12/2017 tarihli ek raporlarda 258 , 3592 , 2206 , 1512 , 2048 , 56 , 93 , 100 , 289 , 236 parsel sayılı taşınmazların davaya konu vasiyetname kapsamında bulunduğu belirtilmiştir . Bu konuda taraflar da rapora itirazda bulunmamıştır . Mahkemece anılan bilirkişi raporları incelendiği halde oluşturulan hükmün 2. maddesinde anılan bu taşınmazların vasiyetname kapsamının dışında kaldığı belirtilmiş, raporlardaki bilgilerin tam aksine bir tespit yapılmıştır . Diğer anlatımla vasiyetname kapsamında olan taşınmazların tespitine ilişkin olarak davacılar yararına kazanılmış hak oluştuğu halde mahkeme bu konuyu görmezden gelmiştir....