Dosyada bulunan vakıf senedinin vakfın kurucusu başlıklı 3. ve vakfın yönetimi başlıklı 10. maddesinin (B) fıkrasına göre, vakıf kurucusu ... 'ın sağlığında vakıf başkanı olarak vakfı yöneteceği, 2. maddesinde ise vakıf merkezinin ... Köyü olduğu hükme bağlandığına ve ...'ın sağ olduğu görüldüğü halde açılan davanın kendisine yöneltilmeden dava dilekçesinin vakıf yönetim kurulu üyesi olan ...'nın şahsi adresine çıkarılıp davaya devam edildiği, böylece vakıf kurucusu ve başkanının savunma hakkı elinden alındığı ve davada taraf teşkili yapılmadığı anlaşıldığından, yazılı olduğu şekilde davanın kabulü doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş; vakıf kurucusu ve başkanı ... 'a usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilip, göstereceği deliller toplandıktan sonra, oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır....
Kanununun 18.maddesi hükmü gereğince; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Eldeki dava sebebiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 21.05.2009 günlü raporda taşınmazın miri araziden tahsis edildiği ve gayri sahih vakıf olduğu saptanmıştır. Şu haliyle davacı kurumun çekişme konusu yaptığı 1761 parseldeki “......
ın ölümünden itibaren davalı ...., Binti ...., Vakfının vakıf evladı ve tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilmiş, hükme karşı davalı ...., Vakıf vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacının sadece vakıf evladı olduğunun tespitine, tevliyete ehil vakıf evladı isteminin reddine şeklinde hüküm kurulmuş, bu kez davacı ile davalı ... vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. Dava, mülhak vakfın tevliyetine ehil vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir....
Ancak; Dava konusu edilen mazbut vakfa ait vakfiyede (vakıf senedinde) vakıf evladının vakfın gelir fazlasına (galleye) hak kazanması için batın koşulu öngörülmüş, başka bir anlatımla galle fazlasının ön batında vakıf evladı varken sonraki batında olan evladın galle alamaması koşulu ile evlada bırakılmış bulunmaktadır. Dosyaya getirtilen nüfus kayıtlarına göre davacıların halası ...'nın sağ olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece davacıların galleye ilişkin istemlerinin reddi ile salt vakıf evladı olduklarının tespitine hükmedilmesi gerekirken, galleye müstehak vakıf evladı olduklarının da tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TMK 102. madde hükmü “...vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır”, 104. madde hükmü “Tesciline karar verilen vakıf, vakfın yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil edilir...” şeklindedir. 21/08/1970 tarihli ve 13586 sayılı ... Gazetede yayımlanan Türk Medenî Kanununa göre Kurulan ... Hakkındaki Tüzüğün 5. maddesinde ise “Vakfın tescili hususundaki başvurma vakfedenin ikametgahı asliye hukuk mahkemesine yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, adı geçen tüzüğün 7, 17, 21, 23, 25, 26, 27 ve 31. maddelerinde ...la ilgili işlemlerde asliye hukuk mahkemesinin görevlendirildiği açıkça anlaşılmaktadır. Vakıf hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların niteliği ve mevzuat gereği, ... Genel Müdürlüğü'nün her zaman ilgili sıfatına sahip olarak uyuşmazlık çıkartabileceği de gözetildiğinde, yine vakıf davalarının çekişmesiz yargı işlerinden olduğundan söz edilemeyecektir....
Ancak; 1-4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 101. maddesinde, vakıf gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu olduğu; 102. maddesi ve Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıfların Tescil ve İlanı Hakkında Tüzüğün 3. maddelerinde ise, bir vakfın ancak resmi bir senetle kurulacağı; Noterlik Kanunu'nun 89. ve Vakıflar Yönetmeliğinin 5. maddelerinde de, resmi vakıf senedinin noterde re'sen düzenleme şeklinde hazırlanması gerektiği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, vakıf adına temsilcisi tarafından tescili talep edilen dava konusu ... Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na ait senedin noterde onaylama şeklinde hazırlandığı gözetilmeden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi, 2-Vakıf senedinde yapılan değişikliğin vakfın yerleşim yeri vakıf siciline tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....
Vakfı"na ilişkin Vakfiyede (vakıf senedinde) vakıf evladının vakfın gelir fazlasına (galleye) hak kazanması için batın koşulu öngörülmüş, başka bir anlatımla galle fazlasının ön batında vakıf evladı varken sonraki batında olan evladın galle alamaması koşulu ile erkek evlada bırakılmış bulunmaktadır. Dosyaya getirtilen nüfus kayıtlarına göre davacıların amcası ...'in sağ olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece davacıların galleye ilişkin istemlerinin reddi ile salt vakıf evladı olduklarının tespitine hükmedilmesi gerekirken, galleye müstehak vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1247 Esas ve 2017/187 Karar sayılı dosyası ile davalı vakıf arasında ilamlı vakıf evlat bağı ilişkisinin kurulduğu, davacı ile halaları arasında nüfus kayıtları ile kan bağı kurulduğundan da davacının davalı vakfın evladı olduğuna dair bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile "davacı ...'in 942 Hicri tarihli Örfi Oğlu Şeyh Saadettin Cübbavi Vakfının (Mülhak Şeyh Sadettin Cübbavi Örfizade Eş Şeyh Eş Şeyh Es Seyid El ... El Amidi Şeyh Abdurrahman Bin Seyyid Şeyh Numan Vakfı) vakıf evladı olduğunun tespitine" karar verilmiştir. Davalı ... vekili ile davalı Mülhak Vakıf vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacının babasının dedesi olan ... ... oğlu ...'...
Burada öncelikle belirtilmelidir ki, kayıt malikleri bir süreyle sınırlı olmaksızın kayıtlardaki vakıf şerhinin terkinini ya ... İdaresinden veya dava yoluyla mahkemeden isteyebilir. Şayet terkini istenen vakıf gayrisahih vakıf ise kayıtlardaki vakıf şerhi vakıfta ... İdaresinin ivaz hakkı bulunmadığından kaldırılacak, şerh sahih bir vakfa ait ise, terkin işlemi ivaz karşılığı yapılacaktır. Zira sahih vakıflardaki ... İdaresinin hakkı taviz bedeliyle sınırlıdır. O nedenle mahkemenin vakfın niteliği konusunda gerekli ve yeterli araştırma yapması zorunlu bulunmaktadır. Eski hukukumuzda kaynağını Arazi Kanununun 4. maddesinden ... ve vakıfları mülkiyet hakkının devredilip edilmemesine göre vakfın nitelik bakımdan ayıran iki türünden bahsetmek yerinde olacaktır. Bunlardan ilki, sahih vakıflardır. Sahih ... aynı anda akara tahsisli gelirlerinden yararlanılan vakıf türüdür....
Yasanın 3. maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın çözümü için, kayda işlenen vakfın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir. Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi, vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi gerekir....