olarak aksi halde, makul bir teminat bedeli üzerinden, tedbir kararı verilerek Davalı şirketlerden ------- tensip zaptı ile yönetim kayyımı atanmasını, ---- adına kayıtlı gayrimenkul malların kaydına şirketlerin günlük işleyişini de etkilemeyeceğinden ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini, Müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketlerden haklı neden ile çıkmasına karar verilmesine, ---- olduğunu kabul etmiş ve toplam hisse oranı---- konusunda mutabık kaldıklarını, ayrılma payı ve kar payı hesaplaması yapılırken protokolün ve şirketin ticaret sicil kayıtlarının birlikte değerlendirilmesini ve davacının --- esas alınmasını, davacıya, ayrılma akçesi ve kar payı bedelleri olarak şimdilik ---- dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, davacıya, ayrılma akçesi ve kar payı bedelleri olarak şimdilik-------dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
aktarılması neticesinde sistemden ayrılma tarihi olan 25/01/2016 tarihinde davacıya getiri olarak net 4.946,67....
en az 6 aylık sürenin kapalı ceza infaz kurumunda geçirilmesi koşulunun aynı Kanun'un geçici 4. maddesi uyarınca 31/12/2015 tarihine kadar uygulanmayacağı, görüldüğü üzere denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezanın infaz edilebilmesi için hükümlünün ya açık ceza infaz kurumunda bulunması veya kapalı ceza infaz kurumunda bulunulmasına rağmen açığa ayrılma şartlarını taşıması gerektiği, somut olayda hükümlünün çağrıya uymaması nedeni ile Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 9/4. maddesi uyarınca cezasının infazına kapalı cezaevinde başlandığı, hükümlünün 5275 sayılı yasanın 105/A maddesi uyarınca cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak sureti ile infaz edilebilmesi için öncelikle açık ceza infaz kurumunda bulunması ya da açık ceza evine ayrılma şartlarını taşımasının gerektiği, bu şartların ise Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 6. maddesinde düzenlendiği, açık ceza infaz kurumuna ayrılma koşulunu taşımayan ve kapalı ceza infaz kurumunda...
olarak aksi halde, makul bir teminat bedeli üzerinden, tedbir kararı verilerek Davalı şirketlerden ----- tensip zaptı ile yönetim kayyımı atanmasını, Şirketlerin adına kayıtlı gayrimenkul malların kaydına şirketlerin günlük işleyişini de etkilemeyeceğinden ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini, Müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketlerden haklı neden ile çıkmasına karar verilmesine, -----hiçbir bedel talep etmeden ve usulsüz bir şekilde şirketin kaynaklarını kullanarak diğer ortakları şirketten çıkararak onların payının karşılığı hisseyi doğrudan üzerine yaptığından---- eksik olduğunu kabul etmiş ve toplam hisse oranı ---- olması gerektiği konusunda mutabık kaldıklarını, ayrılma payı ve kar payı hesaplaması yapılırken protokolün ve şirketin--- birlikte değerlendirilmesini ve davacının---- nezdindeki toplam hissesinin --- alınmasını, davacıya, ayrılma akçesi ve kar payı bedelleri olarak şimdilik ------ dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, davacıya, ayrılma akçesi ve kar...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacı tarafça tahsili talep edilen tutarın devlete stopaj olarak ödenen bir para olduğunu, davacının vergi ödemesi nedeni ile zararının oluştuğunu iddia etmekte ise de vergiyi doğuran geçmiş dönem faaliyetindeki gelirleri nedeni ile varlıklarında artış meydana gelen davacının gelir elde ettikleri bu faaliyetin vergisine de katlanmak zorunda olduğunu, vergi idaresi ile uzlaşılarak sadece vergi aslının ödendiğini, davacının 2009 yılında elde edilen gelirin mal varlığına artı olarak yansımasını kabul edip bu gelirin 2014 yılında ödenen vergisinden sorumlu olmayacağını iddia etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıya yargı kararı ile iptal edilen genel kurulu kararı nedeni ile herhangi bir blokaj da uygulanmadığını, dolayısıyla hükümsüz kabul edilen genel kurul kararına dayalı ya da başkaca bir sebeple yapılmış bir kesintinin söz konusu olmadığını, vergi idaresi ile uzlaşmanın 17/10/2014'de sağlanan vakıf tarafından 2014...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacı tarafça tahsili talep edilen tutarın devlete stopaj olarak ödenen bir para olduğunu, davacının vergi ödemesi nedeni ile zararının oluştuğunu iddia etmekte ise de vergiyi doğuran geçmiş dönem faaliyetindeki gelirleri nedeni ile varlıklarında artış meydana gelen davacının gelir elde ettikleri bu faaliyetin vergisine de katlanmak zorunda olduğunu, vergi idaresi ile uzlaşılarak sadece vergi aslının ödendiğini, davacının 2009 yılında elde edilen gelirin mal varlığına artı olarak yansımasını kabul edip bu gelirin 2014 yılında ödenen vergisinden sorumlu olmayacağını iddia etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıya yargı kararı ile iptal edilen genel kurulu kararı nedeni ile herhangi bir blokaj da uygulanmadığını, dolayısıyla hükümsüz kabul edilen genel kurul kararına dayalı ya da başkaca bir sebeple yapılmış bir kesintinin söz konusu olmadığını, vergi idaresi ile uzlaşmanın 17/10/2014'de sağlanan vakıf tarafından 2014...
Dava, davacının üye olduğu kooperatif üyeliğinden çıkıp çıkmadığının ve kooperatif üyeliğinden doğan alacak istemine ilişkindir....
Olduğu, Davacının davalı kooperatiften ayrılma kararından sonraki bilançonun görüşüldüğü ilk genel kurul toplantısı olan 28.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında, kooperatif üyeliğinden ihraç edilen üyelerin çıkma paylarının ödenmesi veya ödenmemesi ile ilgili herhangi bir genel kurul kararının alınmadığı Kanaat ve sonucuna varmıştır....
düzenleme kapsamında yer alan sandıklardan olduğu belirtilerek vakıf üyesi olan davacı ile davalı vakıf arasındaki uyuşmazlığın giderilmesinde iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 506 Sayılı Yasanın Geçici 20. maddesindeki düzenleme kapsamında bulunan vakıflarda üyeler ile vakıf tüzel kişiliği arasındaki alacak davalarına bakma görevi iş mahkemelerine aittir....
Her ne kadar iş sözleşmesi imzalansa da Doktor, Doçent ve Profesör kadrolarına 2547 sayılı Kanun'un 24 ve 26. maddeleri uyarınca atama tasarrufu ile getirilmektedirler. Özellikle 22.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7100 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nda değişiklikler yapılmış, yardımcı doçentlik, okutmanlarla ilgili 32. madde kaldırılmıştır. 31. madde de kadrosu bulunan ancak öğretim üyesi (profesör, doçent) atanamayan öğretim elemanları yerine öğretim görevlisi atanabilecekleri ve bu öğretim görevlileri ile süreli sözleşme yapılacağı belirtilmiştir. Atama tasarrufu olması nedeni ile sözleşme kurulması veya sözleşmenin feshinin akademik yön kabul edilmesi daha isabetli olacaktır. Keza Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23/2 maddesi uyarınca; Vakıf Yükseköğretim Kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir....