DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının vakıf üyeliğinden çıkartılmasına dair 28.02.2017 tarihli vakıf genel kurulun ve 01.03.2017 tarihli ve 4 sayılı vakıf yönetim kurulunun kararının iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminata, 1.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesi ile ekli (1) sayılı listenin 2 nci sırasında davacının adının bulunması hakkında itiraz yoluyla Anayasaya aykırılık başvurusunda bulunulmasını istemiştir. II....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vakıf Üyeliğinden Kaynaklanan Alacak Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın davalı Vakıf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 01.10.2018 tarihli ve 2017/8715 Esas, 2018/16572 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde vakıf üyeliğinden ihraç kararının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Davacının vakıf üyeliğinden ihracına ilişkin vakıf yönetim kurulunun 19.09.2005 tarih ve 1016 sayılı kararının, 2-Davacının vakıf yönetim kurulunun üyelikten ihraç kararına karşı vakfın genel kuruluna itiraz edip etmediği etmiş ise bu hususta yapılan işlemlere ait belgelerinin, Onaylı örneklerinin getirtilip dosyasına konulduktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 16.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Vakfının senedinin, ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.10.1992 gün ve 1992/601-484 sayılı kararı ile tescil edildiği, daha sonra yine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.1999 gün ve 1999/935-740 sayılı kararı ile vakıf senedinin bazı maddelerinin değişikliğe uğradığı, davacılardan ...,... ve ...'ın vakfın kurucu üyeleri; diğer dokuz davacının ise vakıf üyesi oldukları ve tümünün, vakıf mütevelli heyetinin 16.3.2004 gün ve (3) sayılı onama kararı ile vakıf üyeliğinden ihraç edildikleri, vakıf senedinin 29. maddesinin vakfın kurucu üyelerinin üyelikten çıkarılmalarını öngörmediği anlaşılmaktadır. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 1-Dava, vakıf üyeliğinden çıkarma kararının iptali istemine ilişkin olduğuna göre davalı vakfın vakıf senedinde yer alan hükümlere uygun karar alıp almadığına bakmak gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı dava dilekçesinde, davalı vakfın, kendisi ile ilgili olarak aldığı vakıf üyeliğinden ihraç kararının iptalini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, davalı vakfın, kendisi ile ilgili olarak aldığı vakıf üyeliğinden ihraç kararının iptalini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı ...'ın, davalı ......
ın vakıf mütevelli heyet üyeliğinden, ... ise hem mütevelli heyet üyeliğinden hem de vakıf meclisi üyeliğinden çıkartılmalarına dair vakıf meclisi kararının iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, Vakıf senedinde, genel kurula üyeliğe kabul ve üyelikten düşürme yetkilerinin tanındığı, üyelikten düşürme noktasında salt rakamsal ve oransal tanımlamalar yapıldığı ancak üyeliğin hangi nedenlerle sona erdirileceği konusunda belirli ve öngörülebilir kıstaslar bulunmadığı, davacıların üyeliklerinin de herhangi bir gerekçe veya kıstasa dayanmadan sadece oransal çoğunluk doğrultusunda sona erdirildiği, bu durumun zikredilen ilkelere açıkça aykırı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile davacıların mütevelli heyet üyeliğinden çıkartılma kararlarının iptaline, ek karar ile "... ...'...
Dava, davalı vakıf senedinde 2005 yılında yapılan değişiklik sonucu davacının vakıf üyesi olduğu ile davalı vakfa ödemesi gereken prim miktarının tespiti istemine ilişkindir. Vakıf hukukunda aslolan yürürlükte bulunan vakıf senedi ile buna göre yapılan düzenlemelerin tüm üyelerine doğru ve eşit biçimde uygulanmasıdır. Yürürlükte bulunan, değiştirilmedikçe vakfı ve vakıf üyelerini bağlayan mevcut vakıf senedi ile vakıf senedine istinaden düzenlenen Yönetmelik hükümlerine göre somut uyuşmazlık çözümlenmelidir. Kanun koyucu, hukuki durumu daha hızlı bir şekilde çözüme kavuşturmak istediği haller için hak düşürücü süreleri öngörmüştür. Hak düşürücü süre, dava şartlarından olması nedeniyle taraflar ileri sürmeseler dahi hakim tarafından re’sen gözönünde bulundurması gerekmektedir. Kamu düzeninden olan hak düşürücü sürelerin taraflarca değiştirilmesi mümkün değildir. Dolayısı ile bir hakkı sona erdiren ve dava şartı olarak kabul edilen hak düşürücü süre ancak kanunla düzenlebilir....
Somut olayda, yönetim kurulunun vakıf üyeliğinden çıkarma kararına karşı vakıf genel kuruluna başvurmadan (vakıflarda da kıyasen uygulanan 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 83. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) yani iç denetim yolları tüketilmeden mahkemeden yönetim kurulunun aldığı kararın iptalinin istenmesi yerinde değildir. Bu nedenle mahkemece, iç denetim yollarını tüketmeyen davacının davasının reddi sonucu itibariyle ve bu gerekçe ile doğru olduğundan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 30.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/02/2015 NUMARASI : 2014/379-2015/52 Taraflar arasındaki dava, munzam vakıf üyeliğinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın işbölümü yönünden bir karar verilmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 15.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, davalı vakıf senedinde 2005 yılında yapılan değişiklik sonucu davacının vakıf üyesi olduğu ile davalı vakfa ödemesi gereken prim miktarının tespiti; davalı işverenin ödemesi gereken prim miktarının tespiti istemlerine ilişkindir. Vakıf hukukunda aslolan yürürlükte bulunan vakıf senedi ile buna göre yapılan düzenlemelerin tüm üyelerine doğru ve eşit biçimde uygulanmasıdır. Yürürlükte bulunan, değiştirilmedikçe vakfı ve vakıf üyelerini bağlayan mevcut vakıf senedi ile vakıf senedine istinaden düzenlenen Yönetmelik hükümlerine göre somut uyuşmazlık çözümlenmelidir. Kanun koyucu, hukuki durumu daha hızlı bir şekilde çözüme kavuşturmak istediği haller için hak düşürücü süreleri öngörmüştür. Hak düşürücü sürenin, dava şartlarından olması nedeniyle taraflar ileri sürmeseler dahi hakim tarafından re’sen gözönünde bulundurması gerekmektedir. Kamu düzeninden olan hak düşürücü sürelerin taraflarca değiştirilmesi mümkün değildir....