Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen “... ... Vakfı”nın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesince ise galleye müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti ve vakıf gelirinden alacak tahsili isteklerinde kesin yetki kuralının mevcut olmadığı ve yetki itirazında da bulunulmadığı gözetilerek mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur.Dosya kapsamında T7'nden gelen 19.08.2016 tarihli yazısında dava konusu vakıfın “mazbut vakıf” olduğu belirtilmiştir. 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince T7nce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun'un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların T7 tarafından yönetilip temsil edileceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda T7'nün yerleşim yeri de Ankara da bulunduğundan Ankara Mahkemelerinin yetkili olması sebebi ile uyuşmazlığın Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir." şeklinde karar verilmiştir....
Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 1027. maddesi gereğince tapu kaydı üzerinde yapılacak değişiklikler ancak mahkeme kararı ile gerçekleştirilebilir, bu nedenle tapuya idari merciilerce düşürülen vakıf şerhinin yasaya aykırı olduğu nedeni ile davanın kabulüne, 137 ada 6 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı üzerine davalı kurum tarafından 03.02.2006 tarih ve 606 yevmiye nolu işlem ile konulmuş bulunan "Sultan ... Vakfı" şerhinin terkinine 11.03.2008 tarihinde karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve özellikle dava konusu 137 ada 6 parsel sayılı taşınmazın dosyada bulunan kadastro beyannamesinde tutanağına vakıf şerhinin işlenmediği, bu şerhin 137 ada 6 sayılı parsel kaydına 03.02.2006 tarihinde işlendiği ve işlemin mahkeme hükmüne değil, idarenin tek taraflı istemesi, bu isteğin yetkili Tapu Sicil Müdürlüğünce kabul edilmemesi üzerine idari işlemin İdare Mahkemesi Kararı ile iptali üzerine işlendiği görülmektedir....
Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür. Limited şirket, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 365-367 maddelerine (mülga 6772 TTK 319. maddesine) göre anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Tüzel kişi şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler, doğrudan somut işveren olduğundan işçi sayılmazlar. Yönetim Kurulu üyesi ile ortaklık arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu ayrıca Yönetim Kurulu üyesinin sorumluluğunun TTK.'...
…ın ise vakıf yükseköğretim kurumu yöneticilerinden biri olmadığı dolayısıyla yapılan yetki devrinin hukuken geçerli kabul edilemeyeceği, bir an için yapılan yetki devrinin hukuken geçerli olduğu kabul edilse dahi işlemi tesis edenin Av. … olmadığı onun iş ortağı Av. … olduğu, Av. … tarafından da bu konuya ilişkin Av....
…ın ise vakıf yükseköğretim kurumu yöneticilerinden biri olmadığı dolayısıyla yapılan yetki devrinin hukuken geçerli kabul edilemeyeceği, bir an için yapılan yetki devrinin hukuken geçerli olduğu kabul edilse dahi işlemi tesis edenin Av. … olmadığı onun iş ortağı Av. … olduğu, Av. … tarafından da bu konuya ilişkin Av....
Yasanın geçici 5.maddesi hükmüne göre vakıf şerhleri ile ilgili devam etmekte olan davalarda diğer kanunlarda yer alan zaman aşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin bu kanun açısından uygulanmayacağı kuralı getirildiğinden burada 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin dolayısı ile 02.04.2004 tarih ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının uygulanma olanağı yoktur. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, çekişme konusu taşınmazların tapulama tespiti sırasında tutanağına vakıf şerhinin işlenmediği, bu şerhin kayıtlara 03.02.2006 tarihinde işlendiği ve işlemin mahkeme hükmüne değil idarenin tek taraflı istemesi, bu isteğin yetkili tapu sicil müdürlüğünce kabul edilmemesi üzerine idari işlemin İdare Mahkemesi kararıyla iptali üzerine işlendiği görülmektedir. Kısaca söylemek gerekirse, çekişmeli parsel kayıtlarındaki düzeltme, ilgililerin rızaları dışında Mahkeme hükmü olmaksızın yapılmıştır....
Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir....
Vakıflarla ilgili açılan davalarda yetkili mahkeme belirlenirken 6100 sayılı HMK’da iki ayrı düzenlemenin dikkate alınması gerekir. Kesin yetki kuralının öngörüldüğü 14/2. madde de, özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, mevcut bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu bu özel ve sınırlı hal dışında kesin yetki kuralının mevcut olmadığı, maddede düzenlenen yetkinin, kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında re'sen dikkate alınması gerekir. Kesin yetki kuralı dışındaki genel yetkili mahkeme ise, 1086 sayılı HUMK’nın 9. maddesini karşılayan 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesinde düzenlenmiş, buna göre; yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir....
Ayrıca aynı Kanunun 19/4. maddesine göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. Hakim doğrudan (re'sen) yetkisizlik kararı veremez. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 51. maddesinde; tüzel kişinin yerleşim yerinin, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yer olduğu hükme bağlanmıştır. İntifa haklarının (tevliyet, sükna ve galle) tespit ve tahsili için; ... ... aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, vakfın yerleşim yeri (kurulduğu yer); mahkemeleri kesin yetkilidir. Dava konusu vakıf, mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve yönetimi vakfedenin soyundan gelenlere şart edilmiş vakıf yani “... vakıf"tır. Dosyada bulunan ve ... Genel Müdürlüğü'nden gelen belgelerde dava konusu ... vakfın İstanbul'da (İstanbul Adliyesi yargı çevresinde) kurulu olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır....