Davacının kooperatif üyeliğinden ayrılmasına ilişkin dilekçe aslı ile davacının imza incelemesine esas belge asıllarının dosyaya getirilmesinden sonra düzenlenen bilirkişi raporuna göre, kooperatif üyeliğinden ayrılma talebine yönelik dilekçede yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 19.03.2015 gün ve 2014/7091 Esas, 2015/1718 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR - Davacı vekili, müvekkilinin 2007 yılı içerisinde davalı kooperatif üyeliğinden ayrıldığının mahkeme kararı ile belirlenmiş olduğunu, doğrudan kooperatife yapılan aidat ödemesi dışında kooperatifin borcu nedeniyle çeşitli ödemeler yaptığını ileri sürerek, şimdilik 17.000,00 TL ayrılma bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile olmadığı taktirde alacağın 11.09.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla dava değerini arttırmıştır....
Maddesine göre alacak için 5 yıllık zaman aşımın ön görüldüğü, dava tarihi itibariyle zaman aşımı dolmuş ise de, davalı tarafından zaman aşımı def'i ileri sürülmemiş olduğundan bu hususun mahkememizce değerlendirilmesinin söz konusu olmadığı tespit edilen davacı alacağının muacceliyet tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiğinden; Davanın kısmen kabulü ile, 236.065,44-TL'nin 25.07.2014 temerrüt tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalı ... Kooperatifinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ait istemin reddine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre; 1-Davanın kısmen kabulü ile, 236.065,44-TL'nin 25.07.2014 temerrüt tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalı ......
Noterliği'nce tanzim edilen istifanamede, “kooperatifinizin üyesi bulunmaktayım, gördüğüm lüzum üzerine bu tarihten itibaren kooperatifinizin üyeliğinden ileride doğacak tüm mali haklarımın saklı kalması kaydıyla istifa ediyorum.İstifa ettiğimi bildirir gereğinin yapılmasını dilerim” ibarelerini taşıyan istifa dilekçesini kooperatife bildirdiği ve kooperatif yönetim kurulunun ........2011 tarih, 292 sayılı kararı ile “hiç bir şart ileri sürmeden istifa dilekçesi gönderilmesi halinde kooperatif ortaklığından ayrılma talebinin kabul edileceğine” dair karar alındığı, Kooperatifler Kanunu'nun .... maddesindeki “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır” hükmü ve Kooperatif anasözleşmesinin .... maddesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının istifa dilekçesinde ileri sürdüğü gerçek iradenin kooperatif ortaklığından ayrılma iradesini taşıdığı, ileride doğacak hakları beklentiye dayalı haklar bulunması ve sabit olan bir hak niteliğini taşımaması nedeniyle kooperatifin kendisine...
Bankası A.Ş’nin her çalışanının vakfın doğal üyesi olduğunundan, vakıf üyeliğinden çıkarılması ve daha sonra üyeliğe kabul edilmemesinin vakıf senedine ve vakfın kuruluş amacına aykırı olduğunu, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinde davacının daimi personel gibi sosyal yardımlardan yararlanacağı kararlaştırıldığı halde munzam vakıf yardımlarından yararlandırılmadığından davacının davalı vakfa üyeliği ile ödemesi gereken üyelik primleri ve iş veren prim paylarının ve bu paylardan davalı bankanın da sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş; mahkemece; davalı vakfa ödenecek prim aidat ve katılma paylarının tabi oldukları zamanaşımı süresi konusunda kanunda herhangi bir hüküm bulunmadığından ve davalı vakfın 5510 sayılı Kanun kapsamında sosyal güvenlik kurumu niteliğinde olmadığından zamanaşımının Borçlar Kanununun genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımına tabi olup, davacının 2002 yılında emekli olarak ve davalı vakıf ile ilişiğinin kesildiği, davanın ise 10 yıllık...
Ancak, 1-5072 sayılı Yasanın “Temel ilkeler” başlığını taşıyan 2.maddesinin “vakıflar, kamu kurum ve kuruluşlarının ismini alamaz” kuralına yer veren (a) bendi ve “kamu görevlileri görev unvanlarını kullanarak vakıf organlarında görev alamaz” hükmünü içeren (d) bendi uyarınca vakfın kuruluş senedinin 2. maddesinde adı “İller Bankası Mensupları Sosyal Yardımlaşma ve Emeklilik Vakfı” iken, “İller Sosyal Yardımlaşma ve Emeklilik Vakfı” olarak değiştirilmiş; ayrıca senedin 10. maddesinde vakıf üyesi olmak koşulu ile İller Bankası Genel Müdürü, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdür Yardımcısının Genel Kurulun üyesi oldukları hükme bağlandığı halde yapılan yeni düzenleme ile belirtilen kamu görevlileri Genel Kurul üyeliğinden çıkartılmak suretiyle senedin değiştirilmesi istenilmiştir....
Dava; Vakıf üyeliğinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Vakıf Senedinin 3. maddesinde "Çalışan Üye" deyiminin, Banka, Vakıf, Sandık ve İştiraklerinde ana sözleşme, Yönetmelik ve Hizmet Akdi ile çalışanları ifade ettiği, 5/a maddesinde banka, Vakıf ve Sandığa sürekli hizmet akti ile alınan tüm personelin işe başlarken vakfa üye oldukları, bunların vakfın "Çalışan Üyeleri" olduğu, Vakıf senedinin 41/2.maddesi gereğince Vakıf üye veya yararlananı sıfatını kaybedenler ile vakıf senedindeki sosyal yardımlara hak kazanmadan ölenlerin yasal mirasçılarına o tarihe kadar kendilerinden veya murislerinden alınan aidat ve prim tutarı TTK.nin 468. maddesi gereğince geri verileceği şeklinde düzenlenmiştir. Vakıf senedinin tescili tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır....
Somut olayda yönetim kurulunun vakıf üyeliğinden çıkarma kararına karşı vakıf genel kuruluna başvurmadan (vakıflarda da kıyasen uygulanan 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 83. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) yani iç denetim yolları tüketilmeden mahkemeden kararın iptalinin istenmesi yerinde değildir. Bu nedenle mahkemece, iç denetim yollarını tüketmeyen davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma nedeni ile vakıf yönetim kurulu üyelerinin soruşturma ve denetim çalışmaları tamamlanana kadar geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları ile yerlerine kayyım atanması istemine ilişkindir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun "Vakıf yöneticilerinin sorumlulukları ve görevden alınması" başlıklı 10.maddesi aynen; Vakıf yöneticileri; vakfın amacına ve yürürlükteki mevzuata uymak zorundadır....
Anılan dava dosyası üzerinden yapılan incelemede; davalının kooperatif bünyesinde olup; kendi üyeliğine isabet eden B Blok 1 Nolu Bağımsız Bölüm Niteliğindeki taşınmazı 26/08/2013 tarih 26703 yevmiye numaralı tapu devri ile Sedat Yaldır'a devretmiş ise de; kooperatif üyeliğinin devrine dair dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, anılan nedenle kooperatif üyeliğinden ayrıldığını kanıtlaması gerektiği gerekçe gösterilmiş olup; bu hususu mahkememizin de kabulünde ise de; anılan dava dosyası ile yapılan yargılama sonrasında, davalının kooperatif üyeliğinden ayrılma isteğine yeniden davacı kooperatife çekmiş olduğu ihtarname ile bildirdiği gibi, 31/10/2013 tarihli yönetim kurulu kararı öncesinde dahi kooperatife bildiriminin bulunduğu 31/10/2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalının kooperatiften ayrılma isteğinin kabul edildiği, bu tarih itibari ile en geç davalının kooperatiften ayrılma bildirimini yapmış olmasına rağmen davacı kooperatifçe istemin reddedildiğine dair alınmış bir karar...