"İstanbul dışında olmak" mazereti İİK 65 maddesinde belirtilen gecikmiş itiraz kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceği gibi davacının usulsüz tebligat şikayeti de bulunmadığı anlaşılmakla tebligatın usule aykırı tebliğ edilse bile davacının tebligattan haberdar olduğu halde ilamsız takip olması hasebiyle icra müdürlüğüne 7 günlük itiraz süresi içinde itirazda bulunmayarak takibin kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından takibin iptali yönündeki davanın reddine karar ermek gerekmiş; ayrıca Davalı vekilinin % 20 icra inkar tazminatı talep ettiği görülmekle görülmekte olan iş bu dava için icra inkar tazminatı talep edilme koşullarının oluşmamış olduğu anlaşılmakla bu yöndeki talebinde reddine" dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğü 2020/3605 E....
kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi: Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması İİK. nun 16.maddesine dayalı "şikayet" olup, aynı maddenin 1.fıkrası gereğince şikayetin, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılması gerekir....
Dairemizin 23.05.2019 tarihli, 2018/1035 E. 2019/9010 K. sayılı kararıyla; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, imzaya itirazın yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olduğu, borçluya ödeme emrinin 29.07.2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından tebliğ işleminin usulsüzlüğü ileri sürülerek 11.08.2016 tarihinde imzaya ve borca itirazda bulunulduğundan borçlunun öncelikle usulsüz tebliğ şikayeti değerlendirilerek oluşacak sonuca göre itirazlarının incelenmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. B....
Borçlunun usulsüz tebligat şikayeti dışında ileri sürdüğü hususlar, borca itiraz niteliğinde olup; İİK'nun 150/a-1. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 62/1. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılması zorunludur. Bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmiş olması fuzuli bir işlem olup, yanlış merciye yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmaz. O halde mahkemece, takibin türü bakımından icra mahkemesine yapılan itirazın geçersiz olduğu göz önünde bulundurularak, borçlunun itiraza yönelik isteminin reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette ve gecikmiş itirazda bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin elekronik tebligat adresine ödeme emri tebliğe çıkarılmasının zorunluluğu nedeni ile elektronik tebligat adresine yapılan tebligat usulüne uygundur. Davacı vekili itirazın son günü müvekkili şirket yetkilisinin yurt dışına çıktığını ileri sürerek gecikmiş itiraz da bulunmuş ise de usulüne uygun tebligat yapılan borçlunun itirazın son günü yurt dışına çıkması İİK 65. Maddesinde yer alan itiraz etmesine engel mazeret niteliğinde değildir....
İcra Müdürlüğünün 2021/466E sayılı takip dosyasındaki tebliğ mazbatasında ödeme emrinin tebliğ gününün davacı borçlu yanın işe gitmiş olması hasebiyle Tebligat Kanunu madde 20 kapsamında tebligatın yapıldığının kesin olduğunu, davacı borçlu yanın tebligatın yapıldığı gün kendisine ait olan bir yazlıkta bulunmadığını, bu durumun doğal bir sonucu olarak da gecikmiş itiraz talebinde bulunabilecek haklı ve muteber bir sebebin var olmadığının da ortaya çıktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; İtirazın kabulü ile, İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2021/466 esas sayılı dosyasında şikayetçi borçlu adına gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin ve ödeme emrinin öğrenme tarihinin 16/03/2021 olduğunun tespitine, takip dosyasında konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir....
Tüm dosya kapsamına göre; borçlu vekili tarafından takipten haricen haberdar olunması üzerine ödeme emri tebliğ edilmeden 04/03/2020 tarihinde borca itiraz edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar İİK’nun 62. maddesi gereğince borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmaz ise de bu durum borçluya hiç tebligat çıkartılmaması ya da tebliğ edilememesi hali için geçerlidir. Somut olayda alacaklı vekilinin talebi üzerine, borçluya ödeme emri tebliğ edilmiş olup alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut olduğundan borçlunun ödeme emri tebliğinden önce yaptığı itiraz geçerlidir. İcra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru olduğu gibi alacaklı vekilinin takibin devamına karar verilmesi talebinin reddine ilişkin müdürlük kararı da doğrudur. (Yargıtay 12....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/12/2021 NUMARASI : 2021/623 ESAS - 2021/840 KARAR DAVA KONUSU : Gecikmiş İtiraz KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhinde başlatılan İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2019/7546 Esas sayılı icra takibinde ödeme emrinin müvekkilinin mernis adresine TK.nun 21/2 maddesi uyarınca 28/06/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak bu tebligatın usulsüz olarak yapıldığını, müvekkilinin kusuru olmaksızın içerisinde bulunduğu zorunlu durumlar nedeni ile iş bu icra takibini öğrenme ve takibe itiraz etme imkanının olmadığını, müvekkilinin 14/02/2019 tarihinde Fas ülkesine bir arkadaşını ziyarete gittiğini, Türkiye'de bir ceza soruşturmasında adının geçmesi üzerine müvekkili hakkında yakalama kararı verildiğini, Karşıyaka 2....
Bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. (HGK.nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258E. 1991/344K.) Borçlunun şikayet dilekçesinde, gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK’nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı yasanın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....
GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emri tebliğinin usule uygun olmadığı şikayeti ile birlikte borca itiraz nedeniyle takibin iptali taleplidir. Borca itirazların reddine ilişkin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. İstinaf incelemesi usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin yapılacaktır. T.K.'nun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın tebligat çıkarılan adreste ikamet etmekle birlikte, geçici olarak adreste bulunmadığının ve nedeninin, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin tespiti ile bu tespitin tebliğ evrakına yazılması ve tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.30/1)....