Somut olayda, borçlunun, hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediği şikayeti ile birlikte icra emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini de ileri sürerek borca ve faize itiraz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca ve faize itirazı hakında olumlu olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesi gözetilmek suretiyle borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca ve faize itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan konularda bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın ve olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Borçluların temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçluların temyiz itirazlarının (REDDİNE); 2-Alacaklının temyiz itirazlarına gelince; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlular hakkında bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlulardan ... 23.01.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itiraz etmiş, mahkemece, usulsüz tebliğ şikayeti kabul...
maddesine göre yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu, gecikmiş itirazdan söz edebilmek için öncelikle usulüne uygun ödeme emri tebliği gerektiği, bu yönüyle İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin borçlunun talebini usulsüz tebliğ şikayeti olarak değerlendirmesi, hukuki tavsifin hakime ait olması kuralına uygun ve isabetli olduğu ancak; Bölge Adliye Mahkemesince borçlunun başvurusunda usulsüz tebligattan 08/06/2018 tarihinde haberdar olduğu ve buna göre süresinde mahkemeye başvurmadığından şikayetin süreden redddine karar verilmişse de; borçlunun dava dilekçesindeki "....ödeme emri tebliği 08/06/2018 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Ancak itirazın son günü olan 18/06/2018 tarihine kadar icra dairesine gelip itirazda bulunamadığı...." sebebiyle "Büyükorhan ilçesinde bulunamadım." şeklindeki beyandan usulsüz tebliğden haberdar olduğu sonucuna varılamaz. Borçlu bu ifade ile gecikmiş itirazın nedenlerini izah etmeye çalışmaktadır....
Ancak, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda tebligat usulsüzlüğüne ilişkin karar kesinleşmeden dosyaya yatan paranın iadesi istenemez. Yine dosyaya teminat olarak yatırılan paranın iadesi ise ancak teminatın yatırıldığı dosyadan talep edilebilir. Açıklamalar kapsamında davanın reddine ilişkin karar yerinde olmakla davacının istinaf talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- İstanbul Anadolu 3....
Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup; iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Öte yandan, borçlunun ölümü ile İİK'nun 53. maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceklerdir. Somut olayda, borçlu ...’in haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan ve söz konusu şikayet incelenip karara bağlanmadan önce 13.7.2019 tarihinde öldüğü UYAP’ta mevcut nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, aksine yazılı bir delil olmadıkça, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, itirazlarının yanında ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm tesis edilmediği görülmektedir. Mahkemece, öncelikle yapılan tebliğin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin TK.'...
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçe ile; 1- Davacının aşkın hacze yönelik istinaf başvurusunun usulden reddine, 2- Davacının haczedilmezlik şikayeti yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine, 3- Alınması gereken istinaf karar harcından (maktu) peşin olarak alınan harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye istinaf karar harcının istinaf yasa yoluna başvurana tamamlatılmasına, 4- Davacı tarafından istinaf yoluna başvuru için yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5- Taraflarca yatırılan istinaf gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine, Dairemizin bu kararına karşı, haczedilmezlik şikayeti yönünden İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361- (1). ve 365- (1). maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, dairemize yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderilmek...
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. bendi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12. maddesi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarihli, 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) Somut olayda, dava konusu taşınmazlara 27/04/2018 tarihinde haciz konulduğu, alacaklı vekilinin 05/03/2019 tarihinde satış talebinde bulunarak 25/03/2019 tarihinde 10.000,00 TL satış avansını dosyaya yatırdığı, dolayısıyla haczin dava tarihi itibariyle geçerli olduğu anlaşılmıştır....
Davacının asıl karara ilişkin istinaf talebinin değerlendirmede, Kural olarak, dosya borcunun ihtirazi kayıt konulmaksızın ödenmesi halinde haczin kaldırılması gerekeceğinden haczedilmezlik şikayeti konusuz kalır. Ancak ödeme şikayete konu hacizler nedeniyle dosyaya gelen para ile yapılmış ise borçlunun haczedilmezlik şikayeti incelenip sonuçlandırılmalıdır. Somut olayda, borçlunun rızaen ödeme yaptığı, alacaklı tarafından 24/03/2021, 22/04/2021 ve 25/05/2021 tarihli dilekçeler ile haricen tahsil yapıldığının beyan edildiği, tahsil harcının yatırıldığı, 24/03/2021 tarihinde haczin kalktığı, 25/05/2021 tarihinde dosyanın infazen kapatıldığı, ödemelerin her hangi bir ihtirazi kayıt düşülmeksizin iradi olarak yapıldığından haczedilmezlik şikayeti konusuz kalmıştır. (Benzer karar Yargıtay 8....
-Tarım arazisi haczedilmezlik şikayeti yönünden verilen kararın incelenmesinde;İİK.nun 82/1-4. maddesi uyarınca borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan tarım arazisi haczedilemez. Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Buna göre mahkemece borçlunun tüm delillerinin sorularak toplanması ve mahallinde keşif yapılıp fiili durumun tespit edilmesi ile borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir....