Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. (Değişik son cümle: 19/3/2003- 4829/4 md.) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır." denildiği, ayrıca Tebligat Yönetmeliği'nin 29....
Borçlunun yetkiye, imzaya ve borca itirazları ile birlikte usulsüz tebliğ şikayeti mevcut ise, usulsüz tebliğ şikayeti Mahkemece ön mesele olarak incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olup olmadığı, şikayetin İİK'nın 16 ve TK'nın 32. maddeleri kapsamına göre süresinde yapılıp yapılmadığı tespit edildikten ve bu hususa gerekçede yer verildikten sonra borçlunun yetki, imza ve borca itirazlarının öğrenme tarihine göre yasal 5 günlük süre içerisinde ileri sürülüp sürülmediği belirlenerek hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, davacıların ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dava dilekçesi özetinde, gerekçede ve hükümde yer verilmediği, usulsüz tebliğ şikayeti herhangi bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmaksızın doğrudan davacıların tüm itirazlarının süre yönünden reddi yönünde eksik inceleme ile isabetsiz şekilde yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda, 1. haciz ihbarnamesinin şikayetçi 3. kişiye TK'nun 21/1 maddesine göre tebliğ edildiği gözükmekteyse de, bilgisi alınan ve haber verilen muhatabın komşusu Mehmet Kozan'ın imzasının alınmaması, imzadan imtina etmiş ise bu durumun belirtilmemesi nedeniyle 1. haciz ihbarnamesi usulsüz tebliğ edilmiştir. Şikayetçiye gönderilen 2.ve 3. haciz ihbarnamelerinin bilgisi alınan ve haber verilen muhatabın komşusunun ad ve soyadının mazbata üzerine yazılmaması nedeniyle usulsüz tebliğ edildiği, şikayetçinin usulsüz tebliğlerden haberinin olduğuna dair takip dosyasında bilgi bulunmadığı anlaşıldığından şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihine göre 1. Haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken icra mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/01/2022 NUMARASI : 2019/402 ESAS- 2022/24 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 6....
nun 21/1 maddesine göre çıkarılan ilk tebligatın usulsüz olduğuna kanaat getirildiğinden, davacıya T.K.'nun 21/2 maddesine göre çıkarılan ve muhtara tebliğ edilen ikinci tebligatın da usulüne uygun olduğundan söz edilemeyecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle;tebligat usulüne uygun olmayıp aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davacının sair itirazlarının süresinde olup olmadığının ve gerekliliğinin düzeltilen tebligat tarihine kapsamında takibin şekline göre icra dairesince değerlendirilmesi gerekmekte olup, davanın kabulü ile, Bakırköy 9. İcra Dairesinin 2021/10504 Esas sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunun tespiti ile, ıttıla tarihinin 15/08/2022 olarak belirlenmesine, davacının sair itirazlarının takibin şekline göre icra müdürlüğü tarafından değerlendirilmesine'' karar verildiği görülmüştür....
İcra Müdürlüğünün 2017/9203 E sayılı dosyası ile müvekkili hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin TK'nun 21.maddesine göre tebliğ edildiğini, ancak tebligat adresinin müvekkilinin mernis adresi olmadığını, tebliğ mazbatası üzerine tebligatın TK'nun 21.maddesine göre yapılmasının şerhi konulmadığını, takibi 23/05/2018 tarihinde öğrendiklerini, müvekkilinin borcunun olmaması nedeniyle takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, usulsüz tebligat nedeniyle hacizlerin hukuka aykırı olduğunu belirterek usulsüz tebligatın iptaline, gecikmiş itirazın kabulü ie takibin durdurulmasına/iptaline, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
, tüzel kişilere ve ticari işletmelere tebligat ile tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligatın nasıl yapılması gerektiği açıklanmıştır....
İcra Dairesinin 2020/840 esas sayılı dosyasına konu takibin ve tebligatın usulsüzlük nedeniyle iptalini istediğini, takibin ve tebligatın usulüne uygun olduğunu, öncelikle davacının süresinde dava açmadığını, öte yandan davacı vekilinin takibin derdestliğine ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, alacak kalemlerinin birbirinden faklı olduğunu, daha önce durdurulan her iki takip ile ilgili itirazın iptali davası açtıklarını ve yargılama sürecinin devam ettiğini, davacı tarafın Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine aykırı şekilde usulsüz tebligat yapıldığına ilişkin beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını, ilk tebligat iade döndükten sonra talepleri üzerine icra müdürlüğünce Ticaret Sicil Gazetesinden davacının adresinin sorulduğunu ve gelen yazı cevabına göre tebligat yapıldığını, icra dosyasından yapılan tebligatın da usulüne uygun olduğunu beyan ederek, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 170/a maddesi uyarınca takibin iptali şikayetidir. Dairemizin 2018/2556 Esas, 2019/1317 Karar sayılı kaldırma kararı doğrultusunda ilk derece mahkemesince ödeme emri tebligatındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 31/01/2020 tarihli Nedim Uçar imzalı raporda "imzanın T1 eli ürünü olmadığı" belirtilmiş, bu rapor esas alınarak ödeme emri tebligatı usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin kabulüne, kambiyo şikayetinin de süresinde olduğu kabul edilerek, şikayetin esası incelenerek takibin iptaline karar verilmiştir....
na kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediğinden adı geçen eski yöneticinin imzaladığı bu bonolardan dolayı site yönetiminin sorumlu olmadığını ileri sürerek takibin iptalini istediği; mahkemece usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek takibin davacı yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK.'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK.'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” hükmüne yer verilmiştir. O halde, mahkemece; borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....