Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler. İhale konusu taşınmaza ilişkin satış ilanında ve şartnamede KDV oranının %18 olarak gösterildiği ve satış ilanının borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından, şikayet dilekçesinde satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği görülmektedir. Bu durumda şikayetçi, KDV oranının satış ilanında %18 olarak gösterildiğini satış ilanı tebliği ile öğrendiği halde, bu tarihten itibaren İİK'nun 16. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak şikayet konusu yapmadığından, aynı nedene dayanarak ihalenin feshini talep edemez....
Davalı/ ihale alıcısı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların süresinde KDV hususunu şikayet etmediklerini, bu nedenle ihalenin feshini talep edemeyeceğini, KDV oranının olması gerektiği gibi yazıldığını belirterek şikayetin reddine ve para cezasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; satış ilanının davacı T1 23/01/2021 tarihinde, davacı Ydz Yapı vekiline 18/01/2021 tarihinde e-tebligat yolu ile tebliğ edildiği, İİK'nın 16. maddesinde belirtilen yasal sürede dava açtığına ilişkin herhangi bir bilgi yada belge sunmadığı gibi taşınmazın da muhammen bedelin üzerinde satıldığı, yapılan ihalenin usul ve yasaya uygun olduğu ile şikayetin reddine, şikayetçilerin ihale bedelinin %10'u oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir....
Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir.Somut olayda borçlu vekilinin 23.09.2014 tarihinde icra takip dosyasına vekaletname sunduğu, şikayet konu ödeme emri tebliğ işleminin ise 25.09.2014 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Buna göre borçlunun icra takip dosyasına vekaletname sunduğu tarihte henüz borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, bir diğer anlatımla şikayete konu tebliğ işlemi o tarihte mevcut olmadığından, daha sonra yapılan ödeme emri tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü mümkün değildir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davanın konusu ile açıklama ve ispat hakkını elinden alan bu kararın kaldırılmasını talep ettiğini, ön inceleme duruşmasız verilen kararın hak ihlalini doğurduğunu, şikayete konu olan icra dosyası dahi mahkeme dosyası arasına alınmadan, deliller toplanmadan verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davacı Diyarbakır ilinin Hani ilçe belediye başkanı olması nedeniyle tanınan bir kişi olduğunu, ilk derece mahkemesince aynı icra dosyasındaki 3 borçlu içinde 3 saatte şikayettin kabulüne karar verilmesi nedeniyle müvekkilinin telafisi imkansız maddi zarar tehlikesi altında olması nedeni ile incelemenin öne alımını talep ettiklerini, Büyükçekmece 2.İcra Dairesi'nin 2022/14868E. sayılı dosyası ile İbrahim Lale,Ferhat Lale ve Zülküf Lale'ye yapılan tebligatların usulsüz olduğu iddiası ile borçlular tarafından şikayet yoluna başvurulmuş olup bu başvurular Büyükçekmece 1.İcra Hukuk Mahkemesi'nin...
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan HGK'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "....usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. HGK'nun 12.2.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan ettiği tarihin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” . Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....
Somut uyuşmazlıkta; borçlunun 09.6.2021 tarihli icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, satış ilanının borçlulara usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmesi karşısında kendisi adına çıkartılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu fesih nedeni yaptığının kabulü gerekmekte olup, aksi yöndeki Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesi yerinde görülmemiştir. Söz konusu tebliğ işleminin incelenmesinde ise; muhatabın orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden yapılmış olması nedeniyle borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu tespit edilmiştir. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın usulsüz tebligat sebebi ile memur muamelesini şikayet ettiğini, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin E2016/887- K. 2016/13740 T. 10.5.2016 ilamı ve pek çok Yargıtay kararı uyarınca" şikayetin usulsüz olduğunu, tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde İcra Mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğunun" açık olduğunu, icra dosyasında davacı tarafa 89/1. haciz ihbarnamesi 11.02.2021 tarihinde, 89/2 haciz ihbarnamesi 03.04.2021 tarihinde ve 89/3. haciz ihbarnamesi ise 08.06.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, H.G.K.'...
Davalı borçlu şirket temsilcisi tarafından 24.08.2012 günlü dilekçe ile 05.06.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu ileri sürerek usulsüz tebligatın iptaline karar verilmesini, itiraz üzerine de icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini istemiş olup davalının şikayet dilekçesinin harçlandırılmak suretiyle ayrı bir esasa kaydedilip usulsüz tebligatın düzeltilmesine ilişkin bu şikayet sonuca bağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18/02/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Şikayetçi vekili, şikayet olunanın alacaklı olduğu ve sıra cetvelinin düzenlendiği...... 2012/6317 E. sayılı dosyasında icra emrinin şikayet dışı borçlu........azlettiği vekiline tebligat yapılması nedeniyle icra emri tebliğinin usulsüz olduğunu, takip kesinleşmediğinden konulan haczin de geçersiz olduğunu, icra müdürlüğünce icra emrinin 30.07.2013 tarihinde tebliğ edilebildiğini, bu tarihten sonra ise şikayet olunan tarafından yeni bir haciz konulmadığını, önceki haczinin de geçersiz olduğunu, bu nedenle müvekkilinin haczinin ilk haciz olduğunu ve sıra cetvelinde ilk sırada yer alması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir....