YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, faize itirazın süresinde olmadığını, ödeme emri icra dairesi tarafından düzenlendiğinden, şikayetin hasımsız olarak yapılması gerekirken, taraflarının davalı olarak gösterilmesinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebliğ şikayeti yasal süresinde olmadığı gibi, hukuki dayanaktan da yoksun olduğunu, borçlu şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinin tespit edildiğini ve bu adrese TK'nın 35. maddesine göre tebligat yapıldığını, tebligatın usulüne uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamlı icra takibinde icra emrinin usulsüz tebliğ şikayeti yanında borca, faize, ferilerine itiraz ile birlikte takibin iptali istemine ilişkindir. Bakırköy 17. İcra Müdürlüğü'nün 2020/10171 Esas sayılı takip dosyasında davalı - alacaklı tarafından, davacı - borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 04/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilerek icra emrine yönelik öğrenme tarihinin 10/12/2020 tarihi olarak belirlenmesine dair verilen hükme yönelik istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle icra emrinin tebliğ tarihinin 10/12/2020 olduğunun kabulüne, bu durumda 11/12/2020 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ile takibe konu ipoteğin kesin borç ipoteği (karz ipoteği) olduğu sabittir....
olduğunu, tebliğ tarihinin dava açılış tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek usulsüz tebliğ sounucu tesis edilen haciz şerhlerinin kaldırılmasına, usul ve yasaya aykırı olarak başlatılan takibin iptaline, icranın tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Takipli iflas davası açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerekir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise ödeme emri borçlunun usulsüz tebligatı öğrenmiş olduğu tarihte tebliğ edilmiş sayılır. Somut olayda, davalı şirket adına çıkartılan iflas ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu iddiası ile Van İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/92 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın istinaf aşamasında olduğu ve kararın henüz kesinlemediği, tebligatın usulsüz olduğunun kabul edilmesi halinde davalı şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin davadan sonra 11/02/2020 olduğundan davadan önce usulsüz tebliğ nedeniyle kesinleşmemiş icra takibine dayalı olarak iflas davası açılamayacağı (Yargıtay 23....
Takipli iflas davası açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerekir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise ödeme emri borçlunun usulsüz tebligatı öğrenmiş olduğu tarihte tebliğ edilmiş sayılır. Somut olayda, davalı şirket adına çıkartılan iflas ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu iddiası ile Van İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/92 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın istinaf aşamasında olduğu ve kararın henüz kesinlemediği, tebligatın usulsüz olduğunun kabul edilmesi halinde davalı şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin davadan sonra 11/02/2020 olduğundan davadan önce usulsüz tebliğ nedeniyle kesinleşmemiş icra takibine dayalı olarak iflas davası açılamayacağı (Yargıtay 23....
Aile Mahkemesinin 2017/846 E. sayılı dosyaları ile devam eden Tapu İptali ve tescili davaları bulunduğunu, söz konusu tahliye işlemi bu yönüyle usulsüz olup takibin iptali gerektiğini, tahliye talepli icra takibinde yapılan tebligat usulsüz olup usulsüz tebligat esas alınarak açılan tahliye davası da usulsüz olduğunu, İstanbul Anadolu 24....
Bu adrese gönderilen örnek 7 ödeme emrinin 30.09.2014 tarihinde bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez ... Mahallesi ... Sokak ... adresine gönderilen tebligatın TK’nun 21. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinden farklı bir adreste tebligat yapılması usulsüzdür. 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dışı kooperatif adına düzenlenen 2003/11-2004/9 dönemleri arasına ilişkin prim borçlarını içeren ödeme emrine ait tebliğ evrakı davacı adına düzenlenmek suretiyle davacıya tebliğ edildiği, usulsüz düzenlenen bu ödeme emrinin iptali için açılan işbu davada mahkemece, ödeme emrinde dava dışı kooperatifin adının yazması, davacıyı şahsi olarak borçlu gösteren bir ödeme emrinin bulunmaması, sadece tebligat evrakında isminin yer alması dolayısıyla ödeme emirleri hukuka uygun olmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya...
No:30/11 Fatsa/ORDU" olduğu, bu hali ile mernis şerhli olarak TK'nun 21/2 maddesi uyarınca mernis adresi olmayan adrese gönderilen ve tebliğ edilen ödeme emrinin tebliği işleminin usulsüz olduğu anlaşılmış, mahkemesince şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ işleminin iptaline, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince (takipten daha önce haberdar olunduğuna ilişkin dosya kaspsamında bilgi ve belge bulunmadığından), borçlunun öğrenme tarihi olan 17/08/2022 tarihinin, ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. O halde Mahkemece, icra emrinin vekile tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile borçlu asile tebliğ edilen 05.08.2014 tarihli icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir....