Dava, elektrik borcundan dolayı yanlış kişiye karşı başlatılan icra takibi sonrası, davacının menfi tespit ve kötüniyet tazminatı talebine ilişkindir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/e maddesine göre tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişidir. Aynı kanunun 23/1 maddesinde ise bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılacağı hükmü getirilmiştir. Kanunun 2. maddesinde ise "Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" denilerek kanunun kapsamı belirlenmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava değerinin tam olarak belirtilmemesi nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesini, periyodik kontrol sırasında davacının mühürler ile oynanarak sayaç ölçü devresine müdahale ettiği, sayacın nötr bağlantısına harici hat çekerek özel bir cihaz ile sayacın çalışmasını engelleyerek elektrik enerjisi kullandığının tespit edildiği, kesilen elektriğin vekil edenin izni olmadan açılmasının kaçak kullanım olduğu, kaçak kullanımın haksız fiil olduğu, davacının da kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği ve borç tahakkuk ettirildiği, talep halinde mühürler ve CD görüntülerinin sunulacağı, kaçak tutanaklarının aksi sabit oluncaya değin geçerli belgeler olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Her ne kadar, dava konusunun tüketicinin açtığı menfi tespit istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle 2....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davada ... Sulh Hukuk Mahkemesi ve ... Asliye Hukuk (Tüketici mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, kambiyo senedine (bono) dayalı borca ilişkin olarak menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
İlk derece mahkemesince; "...davacı vekilinin davasını menfi tespit davası olarak açtığı dava açılmazdan önce menfi tespit davası için arabuluculuğa başvurulmamış olduğu anlaşıldığından alacak davalarının 28 Temmuz 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“Kanun “) ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a (“Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun“), “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile “73/A” maddesi eklendi. Bu maddeyle, parasal sınır olan 11.330 TL ve üzerindeki tüketici uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan kapıdan satış suretiyle 06.06.2012 tarihinde satın aldığı kitap setini almaktan vazgeçtiğini, caydığını bildirmek için davalıyı 2-7 gün içinde defalarda aradığını ancak ulaşamadığını ileri sürerek, cayma hakkını 7 gün içinde kullanmış sayılmasına, sözleşmenin feshine ve senetlerin hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir. Davalı, cayma hakkının süresinde beyan edilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın kredi kartından kaynaklandığı, davayı kart hamili tüketicinin açtığı dikkate alınarak, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tüketici Mahkemesinde açılan davada sözleşmenin iptali ile satış bedelinin iadesine karar verildiğini ve davalıdan 155.000 TL'nin tahsil edildiğini ancak araç hatasız olsa idi şu andaki satış bedelinin yaklaşık 305.000 TL olduğunu, buna göre menfi zararın 150.000 TL olduğunu, ileri sürerek, menfi zararına karşılık şimdilik 150.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımından reddini, davacının açtığı davada seçimlik hakkını bedel iadesinden yana kullandığını, yasadaki düzenlemenin müspet zarara ilişkin olduğunu, bu bakımdan menfi zararın talep edilemeyeceğini, araçtaki hasarın kendi kullanımında meydana gelmediğini, ihtimale binaen açılan davanın reddini istemiştir. III....
Davacı taraf ise tacir değildir ve dava dilekçesi ekinde sunduğu devre mülk sözleşmesi nedeni ile teminat olarak verildiğini ileri sürürek iş bu menfi tespit davasını açtığı anlaşılmakla , bu hali ile dava konusu bononun 6502 Sayılı TKHK’nun md 4/5.bendindeki tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle alınan kıymetli evrak niteliğinde olacağı ve bu durumda da davalı hamile karşı da ileri sürülebileceğinden davaya bakma görevi aynı Yasanın 73.maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine ait olduğundan mahkememiz görevsizdir. Mahkememiz görevsiz olduğundan bu nedenle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesince; "...açılan dava tüketicinin açtığı menfi tespit davası olup dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuru zorunlu dava şartı yerine getirilmediğinden 27/07/2020 tarihli 31199 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bazı konularda değişiklik yapılması hakkında kanunun 59. maddesi ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73. maddesi gereğince özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesi ile, "...6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2 maddesinde hüküm altına alınan 6102 sayılı TTK' ya 7155 sayılı kanunla eklenen 5/A maddesi gereğince özel dava şartı yokluğu nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 115/2. Maddesi gereğince, davanın usulden reddine,..." şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir....
Temyize konu davanın, su aboneliğinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın özel hukuk hükümleri dahilinde kaldığı gözetildiğinde, temyiz eden davalı kurumun, gerek 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, gerekse de 2560 sayılı İSKİ Kanununun 21/a. maddesine göre, temyiz harçlarından muaf olmadığı ortadadır. Somut olayda; hükmü temyiz eden davalı vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği, ancak 2560 sayılı İSKİ Kanununun 21/a. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu gerekçesiyle (kaşe basılmak suretiyle) temyiz harçlarının yatırılmadığı tespit edilmiştir. Bu itibarla; hükmü temyiz eden davalı taraftan, temyiz harçlarının alınması için HUMK. nun 434/3. maddesine göre işlem yapılması ve ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 04.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....