Davacının ev ve bahçeden ibaret taşınmaz için Hazineye ecrimisil ödediği hususu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. TMK. nun 981, 982, 983 ve 984 maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere kurulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK. nun 973. maddesinde zilyetlik “… bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir…” biçiminde tanımlanmıştır. TMK. nun 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan faydalanır, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. ... HGK. nun ........1993 gün 1993/...-423/561 sayılı ve ......
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 130 ada 5 nolu parselin ... adına kayıtlı taşınmaz içerisinde kaldığı, ... adına tapuda kayıtlı bir yer üzerindeki zilyetliğin hukuken bir değer taşımayacağı gerekçesiyle, davacılar Feriha ve Memduh Güney'in ve müdahil davacı ...'ün davasının reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; teknik bilirkişinin 14.11.2008 tarihli raporuna göre krokide A harfi ile işaretlenen dava konusu taşınmazın ... adına kayıtlı 130 ada 5 nolu parsel içerisinde kaldığı tartışmasızdır. Bu durumda; eldeki dava, 4721 sayılı TMK'nun 984 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunmasına ilişkindir. Mahkemece, nizalı yerde keşif yapılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları: ........ Sarızeybek; davalı ... ... Kula'nın dava konusu taşınmazı davacıya haricen satıp zilyetliği devrettiğini beyan etmişlerdir. Bahsi geçen davacı tanığı ...........
Mahkemece davacı ve davalının mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz üzerinde işgalci oldukları ve kendisi de işgalci olan davacının başka bir işgalciye karşı bu davayı açmakta hukuki yararı ve davalının tapu tahsis belgesi içinde kalan alanı kullanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesi kapsamından ve dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının mülkiyeti Hazineye ait bulunan 273 ada 50 parsel sayılı taşınmazda davalının kendisine devredilen alandan daha fazlasını kullandığını iddia ederek müdahalenin menine karar verilmesini istediği anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmaz tapuda Hazine adına kayıtlı bulunduğuna ve davacı zilyetlikten başka bir hakka dayanmadığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. TMK.nun 973....
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazda TMK'nun 973 ve devamı maddeleri uyarınca üstün ve korunmaya değer zilyetliği bulunmayan davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesi gerekirken maddi olgu ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Usul ve Kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 74,25 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 18.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde kira sözleşmesinden kaynaklanan zilyetliğin korunması ve muarazanın giderilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, kira sözleşmesinin geçerli olduğu ve halen devam ettiği ileri sürülerek, zilyetliğin korunması ve muarazanın giderilmesi istenilmiş; mahkemece, kira sözleşmesinin sona erdiği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir....
Ceza Dairesi 2011/1218 E. , 2011/981 K."İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” yürürlükten kaldırılmış, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımları farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olduğundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanığın hukuksal durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/09/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ceza Dairesi 2011/39772 E. , 2012/981 K."İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 3167 sayılı kanuna muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 20.12.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı "Çek Kanunu" ile 3167 sayılı "Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun" yürürlükten kaldırılmış, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımları farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olduğundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7.maddeleri de gözetilerek, sanığın hukuksal durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İli ... ilçesi ... köyü 905 parsel sayılı taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının, dava konusu taşınmazda zilyetliğinde bulunduğunu ve süresinde itiraz edemediğini belirtilerek taşınmazda zilyetliğinin tespitine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Davanın 03.07.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 10.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, davacının TMK'nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası niteliğinde bulunmadığı, TMK'nun 683. maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Mahkemece, dava konusu eve ilişkin taraf delillerinin eksiksiz şekilde toplanıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre ev bakımından uyuşmazlığın esasına ilişkin hüküm kurulması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Somut olayda; Davacılar vekilinin, vekil edenlerinin murisi ...'in, mülkiyeti ...'ye ait olan taşınmaza ev yaptığını, davalıların, söz konusu eve müdahalede bulunduğunu açıkladığı, davalılardan ...'nın ise, davaya konu evi, davacıların murisi ...'in annesi ...'den satın aldığını beyan ettiği görülmüştür. Olayları anlatmak taraflara, hukuki tavsif Mahkemeye aittir. Somut olayda, uyuşmazlığın, taşınmaz mal üzerinde bulunan kalıcı yapı niteliğindeki eve ilişkin olduğu, davacıların, mülkiyet hakkına istinad ederek davayı açtığı, davanın bu haliyle, TMK'nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası niteliğinde bulunmadığı, TMK'nun 683. maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır....