Dosya kapsamından, 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığı belirtilerek, Antalya İli, Aksu İlçesi, Pınarlı Köyünde bulunan 13241 ada 65 parsel sayılı taşınmazın 2B niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine sehven isminin yazılmadığı belirtilerek taşınmazın davacı adına zilyetliğinin tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Davanın 11.06.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 25.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ilişki olarak verilen karar Dairece “140 parsel yönünden elatmanın önlenmesine karar verilmesi isabetli olmakla birlikte paya vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile mutlak suretle elatmanın önlenmesine karar verilmesinin doğru olmadığı, dava konusu 91 ile 191 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına kayıtlı olduğu, tarafların kayıttan kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, TMK'nın 981. ve devamı maddelerinde düzenlenen '' zilyetliğin korunması davası'' niteliğinde olduğu, HMK'nın 4/c (HUMK'nın 8/3.) maddeleri uyarınca davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine ait olup, Asliye Hukuk Mahkemesi görevsiz olduğundan dosyanın tefrik edilip görevsizlik kararı verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararı uyarınca işlem yapılarak 91 ve 191 parsellere ilişkin davanın ayrılmasına, davacıların payları oranında davalıların 140 parsele elatmalarının önlenmesine karar verilmiştir....
Öte yandan aynı kanunun 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi belirlenmiş olup buna göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.'' düzenlemesi yer almaktadır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/8- 518 e. 2009/573k. İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Öte yandan aynı kanunun 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi belirlenmiş olup buna göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.'' düzenlemesi yer almaktadır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/8- 518 e. 2009/573k. İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TMK'nun 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8- 518 Esas, 573 Karar) Somut olayda; davacı kira sözleşmesine dayalı olarak davalıya karşı elatmanın önlenmesi isteminde bulunmuş olmasına göre, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 24.09.2018 tarih, 2016/2016 esas ve 2018/5885 karar sayılı ilamı) HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Samsun 5....
nedenle de zilyetliğinin korunmasını ve müdahalenin menini talep ve dava ettiği görülmüştür....
Dava, 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerinde; orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır....
TMK.981,982 ve 983.maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK.nun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 17/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....