WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; bozmadan önce, davacının talebinin salt zilyetliğe vaki el atmanın önlenmesi olmayıp, davacının iddiasının dayanağının hakka dayalı olduğu 6100 sayılı Yasa'nın 2. maddesi dikkate alındığında, mal varlığı haklarına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, Daire'nin ... sayılı kararı ile, davacının talebinin zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanmak olduğu, davacının talebine ilişkin incelemenin, TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir....

    TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde henüz mülkiyet hakkı doğmamış zilyetliğin bulunması veya taşınmazın hukuki niteliği itibariyle zilyetlikle kazanıma elverişli olmadığı durumlarda, zilyet olunana müdahale edilmesi halinde zilyetliğin korunmasının istenebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Davacı, dava dışı zilyetliğinde bulunan taşınmaz bölümünü 10.4.2003 tarihli senetle satın ve devraldığını, taşınmazının ifraz edildiği, kuzeyinde bulunan taşınmaz bölümünden sonra gelen Tavır Sokağa bağlantısını sağlamak üzere mevcut ve zilyetliğinde olan 6-7 metre genişliğindeki yola davalıların elattığını açıklayarak elatmanın önlenilmesi isteğinde bulunmuştur....

      Taşınmaz halen arsa niteliği ile Fatih Sultan Mehmet Vakfı adına tapuda kayıtlı olup üzerinde bulunan A ve B işaretli kargir binaların Kazım Soysal’a ait olduğu açıklanmıştır. Dava dilekçesinin kapsamı olayın gelişimi ve savunma ile diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde yüklenici ile davacı arasında zeminin Fatih Sultan Mehmet Vakfına ait olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Şayet uyuşmazlık zemine ilişkin bulunsa idi bu takdirde davanın TMK.nun 981 ve devamı maddeleri gereğince zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilmesi ve sonuçlandırılması mümkün olabilirdi. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı, davalı yüklenici ile yaptığı 06.11.1998 tarih ve 019383 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince ve bu sözleşmeden kaynaklanan şahsi hakka dayanarak 6 nolu bağımsız bölümün mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir....

        Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....

        tarafından kullanıldığını açıklamışlar davalının mısır ekmek suretiyle sahip olduğunu bildirmişlerdir.Dava, Mahkemenin nitelendirdiği gibi TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan TMK.nun 683. maddesi göz önünde bulundurularak ve dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasındaki çelişkide giderilmek suretiyle dava konusu yerin satıcı ......

          Öte yandan aynı kanunun 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi belirlenmiş olup, buna göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. “düzenlemesi yer almaktadır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/8-518 e. 2009/573k. İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....

            Bu durumda uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiğinden, HUMK.nun 8/II-3 maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              O halde davacının talebinin zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanmak olduğu kabul edilerek davacının talebine ilişkin incelemenin TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde niteleme ile görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şmdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'un 440/III-2. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Orman İdaresinin ve Hazinenin taraf olmadığı bu davalarda, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmasının taraf durumunda bulunan gerçek kişiler arasındaki zilyetliğin korunması davasının incelenmesine engel teşkil etmez. Salt bu nedenle davanın reddine de karar verilemez. Davacının taşınmaz üzerinde korunmaya değer üstün hakkının varlığı var ise bunun korunması gerekir. Şu halde mahkemece yapılacak iş: Yukarıdaki açıklamalar ve kanun maddeleri göz önünde tutularak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, arsa üzerindeki üstün zilyetliğin kimde olduğunun belirlenmesi, iki katlı bina satıcı tarafından davacıya satılmış ve davalılarla bir ilgisinin bulunmadığı ve gerçekten davalılar tarafından bu yere yapılan bir müdahale de var ise, bu müdahalenin önlenmesi gerekmektedir....

                  O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası olmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 02/05/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu