TARİHİ : 09/06/2021 NUMARASI : 2021/71 ESAS, 2021/158 KARAR DAVA KONUSU : Mülkiyet Hakkına Dayalı Elatmanın Önlenmesi (Zilyetliğin Korunması) ve Kal KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, dahili davalı Emine vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
Şti. vekili, dava konusu yirmi altı parça toplamda 223 dönüm arazide davacının zilyet olduğunu, zilyetliğine binaen, haksız saldırı ve eylemleri önlemek ve zilyedi olduğu taşınmazı korumak gayesiyle taşınmazın çevresini tel örgü ile çevirmek istediğini, davalı şirketin yönetici ve çalışanlarının 05.02.2014 tarihinde taşınmazın tel örgü ile çevrilmesine fiili olarak engel olduklarını, halen saldırıların devam ettiğini açıklayarak, davalının taşınmaza vaki müdahalesinin men'ine ve zilyetliğin TMK'nin 981 ve müteakip maddeleri uyarınca korunmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... A.Ş vekili, davanın reddini savunmuştur. Asli müdahil S.S Hayıtlı Koyu Kooperatifi vekili, taşınmazların tapuda maliki olduğunu açıklayarak, davalının haksız olarak taşınmazlara yaptığı müdahelenin önlenmesini talep etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, 6100 sayılı HMK'nın 382/2-ç-1. maddesinde taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılmasının çekişmesiz yargı olarak kabul edildiği, aynı Kanunun 383. maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksi bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemeleri olduğunun belirtildiği ve ayrıca, aynı Kanunun 4/1-c maddesi gereğince taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalara bakmaya da sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesince ise, davanın dava konusu taşınmazın zilyedi olduğu iddiasıyla açıldığı, mal varlığı haklarına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
Mevkii ve 387 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazı 14.06.2006 tarihli sözleşme ile zilyedi...'dan satın alarak kendi zilyetliğinde bulunduğunu belirtilerek taşınmazda zilyetliğinin tespitine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Davanın 25.02.2013 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 11.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nun 114/1- c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından Davanın Usulden Reddine, HMK'nın 2. maddesi gereğince Mahkemenin Görevsizliğine, görevli Mahkemenin İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir....
Bundan ayrı, kural olarak, zilyetliğin korunması davalarına HUMK.nun 8/II-3 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılıp görülmesi gerekir. 6100 sayılı HMK.nun 4. maddesi kapsamı da bu mealdedir. Ancak, HUMK.nun 7. maddesinin son fıkrası ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.10.2000 tarih ve 2000/8-1225-1281 Esas ve Karar sayılı ilamı kapsamında tarafların görev bakımından bir itirazları bulunmadığı göz önüne alınarak görev konusu bozma nedeni yapılmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 2.383,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 24.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davacı, daha önce murislerinin, halen de kendisinin zilyetliğinde bulunan, tapulama harici bırakılan yere davalıların müdahale ettiğini iddia ederek, davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. "...Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....
Dava konusu 3983 parsel, tarla niteliğinde 49716 m2 yüzölçüme sahip olup, dava dışı ...ve arkadaşları adına paylı mülkiyet şeklinde tapu sicilinde kayıtlıdır. Taraflar ya da murisleri tapuda paydaş değildirler. İddia ve savunma kapsamına göre dava TMK.nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması niteliğindedir....
Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Diğer taraftan, ...'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki ...'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....
Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....