O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası olmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/12/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'ın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı ziyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Ancak zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır ve görevli mahkeme buna göre belirlenir....
Dava dilekçesi ve eki niteliğindeki harici satış sözleşmesi incelendiğinde isteğin TMK'nun 981 ve devamı maddelerindeki taşınmaz üzerinde zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin açmış olduğu sırf zilyetliğin korunmasına yönelik bir dava olmayıp TMK'nun 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde bulunduğu açıktır. 6100 sayılı HMK'nun 6/c maddesinde düzenlenmiş bulunan Sulh Mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıklar taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan başka bir deyişle; TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunmasına yönelik davalar olduğundan aynı Yasanın 4. maddesi uyarınca TMK'nun 683. maddesinden kaynaklanan hakka dayalı davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur....
Dosyadan, orman vasfını yitirdiği belirlenen yerlerin, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılma işlemi yapıldığı ve bu yerlerde, 5831 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun Ek-4. maddesi gereğince kullanım kadastrosu yapıldığı ve davaya konu 1501 sayılı parselin Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiği, davacının da dava dilekçesinden, davacının, taşınmazın 1/2'sini, 1989 yılından beri taşınmaz üzerine ev yapmak suretiyle, halen zilyet olarak kullandığı, ancak taşınmazın beyanlar hanesinde kullanıcı olarak isminin yer almadığı iddiasıyla, kullanıcı olarak tespitini ve taşınmazın beyanlar hanesine tescilini istediği, MK'nın 981 ve devamı maddeleri anlamında zilyetliğinin korunması isteminde bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, uyuşmazlık konusu, kullanım kadastrosu sonucunda tapuya tescil edilen taşınmazın, beyanlar hanesindeki kullanıcı ismine itiraz olan davaya asliye hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir....
Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 Esas, 1946/12 Karar sayılı kararında aynen "...MK.896....
dan haricen satın aldığını iddia ettiği taşınmazın adına tapuya tescil işleminin yapılabilmesi için taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tesbitine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Türk Medenî Kanununun 981, 982 ve 983. maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usûlünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir....
Zira HUMK.nun 8/II-3.maddesine göre sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu uyuşmazlıklar, taşınmaz üzerinde zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin müdahale edene karşı açmış olduğu, başka bir anlatımla TMK.nun 981 ve devamı maddelerine göre açılmış bulunan davalardır. 6100 sayılı HMK.nun Geçici 1. ve 1086 sayılı HUMK.nun 1 ve 8. maddeleri gereğince, dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinden sonra mahkemenin görevi kapsamında kalıp kalmadığı hususunda değerlendirme yapılması gerekmektedir. O halde, dava dilekçesinde dava değerinin 10.000 TL olarak belirtildiği de nazara alındığında, davanın ilk açıldığı Çınar Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Çınar Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya kapsamından; ...ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, yapı kuran zilyedin, arsa maliki ...den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır. Davada, davacının talebinin, ...ye ait taşınmaz üzerinde yapılan muhdesatın (evin) aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olduğu davalının da dava konusu eve fiili bir müdahalesinin bulunmadığı anlaşıldığından, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması niteliğinde olmayan davanın, genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesince görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davada çekişmeli taşınmazın korunması istenen bölüm davacıya ait değilse de, davacı bu taşınmaz bölümün üzerinde zilyet olduğunu ileri sürdüğüne göre, uyuşmazlığın MK.nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Bu halde; davanın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.02.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Kargı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce; Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabilir ancak, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....