Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1966 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmaz kısmen orman sınırları içinde bırakılmış, 1998 yılında yapılan ve kesinleşen 2/Bmadde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1968 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın kısmen, daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu gözönünde bulundurulmadan, hata ile ikinci kere kadastrosu yapılarak kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir....
Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, hakkın kötüye kullanımının hukuk düzeni tarafından korunmaması gerektiğini, davacının bu davayı tek başına açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğundan Keleş Hansu'nun diğer mirasçılarının davaya dahil edilip muvafakatlerinin alınması gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı istinaf etmiştir....
Davacı tarafından dosyaya sunulan tarihsiz “Protokoldür” başlıklı belge de dikkate alınarak davacı tanıklarından bu konu hakkında bilgi ve görgüleri sorulmalı, davalı ...’in yüklenicinin yapmış olduğu binalarda kaç adet dairesinin bulunduğu ayrıca tapu müdürlüğünden araştırılarak ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalının TMK’nın 1023 ve 1024. maddelerine göre kötüniyetli olup olmadığı belirlendikten sonra tapu iptali ve tescil istemi hakkında bir karar verilmelidir. Bütün bu yönler üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafından dosyaya sunulan tarihsiz “Protokoldür” başlıklı belge de dikkate alınarak davacı tanıklarından bu konu hakkında bilgi ve görgüleri sorulmalı, davalı ...’in yüklenicinin yapmış olduğu binalarda kaç adet dairesinin bulunduğu ayrıca tapu müdürlüğünden araştırılarak ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalının TMK’nın 1023 ve 1024. maddelerine göre kötüniyetli olup olmadığı belirlendikten sonra tapu iptali ve tescil istemi hakkında bir karar verilmelidir. Bütün bu yönler üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafından dosyaya sunulan tarihsiz “Protokoldür” başlıklı belge de dikkate alınarak davacı tanıklarından bu konu hakkında bilgi ve görgüleri sorulmalı, davalı ...’in yüklenicinin yapmış olduğu binalarda kaç adet dairesinin bulunduğu ayrıca tapu müdürlüğünden araştırılarak ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalının TMK’nın 1023 ve 1024. maddelerine göre kötüniyetli olup olmadığı belirlendikten sonra tapu iptali ve tescil istemi hakkında bir karar verilmelidir. Bütün bu yönler üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafından dosyaya sunulan tarihsiz “Protokoldür” başlıklı belge de dikkate alınarak davacı tanıklarından bu konu hakkında bilgi ve görgüleri sorulmalı, davalı ...’in yüklenicinin yapmış olduğu binalarda kaç adet dairesinin bulunduğu ayrıca tapu müdürlüğünden araştırılarak ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalının TMK’nın 1023 ve 1024. maddelerine göre kötüniyetli olup olmadığı belirlendikten sonra tapu iptali ve tescil istemi hakkında bir karar verilmelidir. Bütün bu yönler üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.09.2004 gününde verilen dilekçe ile yükleniciden temlik alınan hakka dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Sanayi ve Ticaret A.Ş ve ... vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Davacı, davalılardan S.S. ... Konut Yapı Kooperatifi ile diğer davalı yüklenici ... İnşaat San. ve Tic....
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği tartışmasızdır. Öte yandan, 20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir....
KARAR Dava, yolsuz tescil nedeniyle sicil kaydının düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, son kayıt maliki davalının iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazine, Mahkeme'nin 26.6.1997 tarih 1996/318 Es. 1997/359 Kr. sayılı ilamının hatalı olarak sicile yansıtıldığını ve dava dışı şirket adına fazla pay yazıldığını, anılan şirketinde payını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, Türk Medeni Kanununun 1025 ve 1007. maddesine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Her nekadar, tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de; Hazinenin Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinden kaynaklanan tapu sicilinin tutulmasından doğan kusursuz sorumluluk ilkesine göre bütün zararlardan sorumlu olup, eldeki davayı açmakta hukuki yararının da bulunduğu kuşkusuzdur....
Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur....