ortaklarla hisse alırken olduğu gibi devrederken de bedel alışverişi olmadığını, 2014 ile 2019 yıllarına ait onaylı kurumlar vergisi beyannamelerinde de görüldüğü üzere şirketin zarar ettiğini, zarar eden şirketin bu durumun tabi sonucu olarak da ortaklara dağıtılacak bir kar payının olamayacağının aşikar olduğunu, ortaklar arasında bir iletişimin söz konusu olmadığı iddiasına ilişkin olarak, bugüne kadar bütün toplantılara bizzat katıldığı, muhalefet şerhinin olmadığı, 09/08/2019 tarihine kadar şirket yönetim kurulunda olduğu, şirket kararlarının davacının bizzat katıldığı genel kurullarda alındığı durumu da nazara alındığında abes bir iddia olduğunu, şirket hesabından ...'...
Davacı ve davalı gerçek kişilerin 17.06.2010 başlangıç tarihli adi ortaklık konusunda anlaştıkları sabit olup, yapılan ortaklık sözleşmesi üzerinde bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesinin sona erdirilmesi nedeniyle, sözleşme süresince kar payının tahsil edilemediği iddiasına ilişkindir. 04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir (HUMK.nun madde 76, HMK madde 33)....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2010 yılına ilişkin kar payı talebinin zamanaşımına uğradığını, 2012 ve 2013 yılına ilişkin davalı şirketin kar elde edememesi nedeniyle ortada dağıtılacak bir kar payının bulunmadığını, 2011 yılına ilişkin ise davacının sahibi olduğu B grubu hisse miktarı göz önünde bulundurulduğunda bu tutara karşılık gelen payının 2.665,46-TL olduğu belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2010 yılına ilişkin kar payı talebinin zamanaşımına uğradığını, 2012 ve 2013 yılına ilişkin davalı şirketin kar elde edememesi nedeniyle ortada dağıtılacak bir kar payının bulunmadığını, 2011 yılına ilişkin ise davacının sahibi olduğu B grubu hisse miktarı göz önünde bulundurulduğunda bu tutara karşılık gelen payının 2.665,46-TL olduğu belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/10/2013 tarih ve 2012/42-2013/152 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %25 hisse sahibi olduğunu, davalı şirket hesaplarının usulüne uygun tutulmadığını, çift kayıt tutulduğunu, gayriresmi kayıtlarla diğer ortakların sermaye paylarının ödenmiş gibi gösterildiğini, müvekkilinin sermaye payının ise tamamlanmadığını, oysa gerçekte müvekkilinin taahhüt ettiği tüm sermayeyi ödediğini, şirketin zarar ediyormuş gibi gösterildiğini ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL şirket kar payının faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir....
kendisine cevap verilmediğini ve irtibata da geçilmediğini, davalı şirket ile daha sonra yapılan görüşmede müvekkilin 48.825 TL'lik hissesinin olduğunu ve 174,84 TL birikmiş kar payının bulunduğunu, ancak bu rakamın gülünç olduğunu, öncelikle davacının davalı şirket hissedarı ve hissedarı olduğu tarih itibariyle hisse miktarının tespitine, tespit edilecek hisse miktarının bugünkü paraya uyarlanmasına, müvekkilin hissedar olduğu tarihten dava tarihine kadar kar payının tespitine, yine kar payının da bugünkü reel paraya uyarlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
birlikte müvekkiline iadesi gerektiğini ileri sürerek, asıl dava da davalı şirketteki ortaklığının ve ortaklık payının tespitine, davalı şirket yöneticilerinin eylemleri dolayısıyla şimdilik 8.000,00 TL'nin davalı şirket ve davalı yönetim kurulu üyesinden tahsiline, devir tarihi itibariyle hisselerin nominal değerinin üzerindeki tutarın iadesine karar verilmesini, birleşen davada da davalı şirketteki ortaklığının ve ortaklık payının tespitine, davalı şirket yöneticilerinin eylemleri dolayısıyla şimdilik 2.000,00 TL'nin davalı şirket ve davalı yönetim kurulu üyesinden tahsiline, devir tarihi itibariyle hisselerin nominal değerinin üzerindeki tutarın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Noterliğinin 09.11.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, devir işleminin Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edildiğini, sözleşme de ayrılan ortağın ortaklık payının ne şekilde ödeneceğinin belirlendiğini, dolayısıyla da davacının hissesine düşen ortaklık payının geri ödenmesinde sözleşmede belirlenen bu kuralın uygulanmasının asıl olduğunu bildirerek, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece; davanın kabulü ile davalıların 10.000,00 TL'yi hak kazanma tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte, 10.000.00 TL'de temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte, 97.526,69 TL'yi de ıslah tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıların davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir....
nın sermaye payını ödemediğini iddia etmekle birlikte, davacının davalı şirket ortağı olarak sermaye payının 110.000,00 TL olduğu, defter kayıtlarında sermayenin ödendiğine ilişkin bir kayıt veya ödeme belgesine ilişkin tespit de yapılamadığı, ancak, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanlarının sorgusunda sermayeye ilişkin tescillerin yapılmış olduğu, ödenen sermayenin fiilen davacı tarafından mı yapıldığı noktasında dosyaya sunulmuş bir belge olmadığı, yıllık olarak şirket tarafından vergi idaresine verilmiş olan Kurumlar Vergisi Beyannameleri ekinde yer alan bilançolarına göre, ödenmemiş sermaye hesabında bir borç kaydının bulunmadığı, sermaye hesabında sermayenin tamamının alacak kaydının bulunmuş olmasının, sermaye taahhüdünü yerine getirmiş olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Davalı şirket ana sözleşmesinin kar dağıtımına konu 11.maddesi," Şirketin safi karı yapılmış her çeşit masrafların çıkarılmasından sonra kalan miktardır....
Mahkemece iddia, savuma ve tüm kanıtlara göre, davalı şirketin limited şirket olması nedeniyle, ortaklar kurulu karar almadıkça kar payı alınamayacağı, şirket hesaplarının eksi bakiye vermiş olması nedeniyle ortaklık payı ve kar payı talebinin reddi gerektiği, davacının çıkma sebebi olarak ileri sürdüğü toplantıya çağrılmadığı iddiasına karşısında incelenen karar defterine göre iki toplantı yapıldığı ve davacının bu iki toplantıya katıldığının anlaşıldığı, ayrıca şirketin işleri hakkında bilgi verilmediği yönündeki ve taraflar arasında güven kalmadığı ve aralarında anlaşmazlık olduğu iddiasını ise ispatlayamadığı, kar payının verilmemesinin ortaklıktan çıkma için haklı neden olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....