WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir. 3.3....

    Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 6.2. İlgili Hukuk 6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." 6.2.2. Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir....

      , mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazların ilk olarak ne zaman kulanılmaya başlandığı, ilk maliklerinin kim olduğu, üzerlerindeki zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından, hangi hukuki nedene dayalı olarak ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarındaki soyut nitelikteki beyanlarına itibar edildiği, taşınmazlardan 179 parsel sayılı taşınmazın sınırında dere bulunduğu halde jeolog bilirkişiden rapor alınmadığı, bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde tespitten öncesine ait hava fotoğrafı bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, bulunması halinde getirtilip incelenmediği, bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğu açıklanarak, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı tarafa dedesinden kaldığını ileri sürdüğü taşınmazların hangi nedenle adına tescilini talep ettiği hususunun açıklattırılması; bundan sonra tespit tarihi...

        Gayrimenkul mevzuatımızda tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak tescil istemi ile dava açılmasını süre yönünden sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacıya niza konusu bölümün tespit gününden önce yol olmadığını ve yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiğini ispatlama imkanı verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 08.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Dayanılan 04.12.1961 tarihli sözleşmenin konusu, Teşrinievvel 1321 tarihli 9 numaralı tapu kaydında davalılar mirasbırakanına murislerinden intikal edecek paylardır. Anılan tapu kaydının 16.08.1963 tarihinde yapılan tapulama tespitinde 18, 19, 20, 21 ve 22 parsellere revizyon gördüğü, tapulamanın 24.12.1963 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 04.04.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, satış vaadi sözleşmesi tapulama tespit tarihinden önceki bir tarihte yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmü gereğince tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukukisebeplere dayanılarak dava açılamayacağından davanın reddedilmiş olması sonuç olarak doğrudur....

            Dava 3402 sayılı Kanun'un .../.... maddesi uyarınca açılan tapu iptal ve tescil istemine yönelik olup, zilyetlikle kazanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit tarihine göre belirlenmesi gerekir. Ne var ki, mahkemece bu kapsamda yeterli şekilde araştırma yapılmamış, taşınmazın kadastro tespiti ile dava tarihi arasında geçen sürede mi boş bırakıldığı, daha öncesinde kazanmaya elverişli zilyetlik bulunup bulunmadığı, tespitten önce de boş bırakılmış olup olmadığı, öyle ise bu durumun taşınmazın son yıllarda iradi terk niteliğinde olup olmadığı üzerinde durulmamış; taşınmazın kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış ve somut olayda zilyetlikle kazanma şartlarının tespit tarihine göre belirleneceği hususu gözden kaçırılarak keşif tarihindeki gözlem esas alınarak karar verilmiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilemez....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEBE DAYALI ŞERH İPTALİ İSTEMLİ Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava, tapuda yazılı şerhin terkini istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Bu hali ile dava; tespitten önceki nedene dayalı olarak, tapu kaydının beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesi istemine yöneliktir. Tespit 22.06.2000 tarihinde kesinleşmiş olup, davacılar 30.12.2013 tarihinde dava açmışlardır. Hal böyle olunca; mahkemece, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden dahili davalı ...'a iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Davanın reddine ilişkin önceki hüküm davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairenin 19.11.2002 tarih, 5968 Esas ve 8568 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “....Uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümlerini kapsayan parsellerin öncesinde tapusuz olduğu, davacıların tespitten sonra kesinleşmeden önceki satış ve devre dayalı iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, dava tarihinde yürürlükte olan MK.931 (TMK.nun 1023.) maddesine göre tapu sicilindeki tescile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak iktisap eden kimsenin iktisabının korunacağı, dava açma iradesinin kötüniyetle iktisap iddiasını içerdiği, somut olayda davacı tarafından liste halinde bildirilen tanıkların TMK.nun 1023.maddesi kapsamında bilgilerine başvurulmadığı, mahkemece davalıların tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak iktisapta bulunup bulunmadıkları hususunun sorulup belirlenmesi....” gereğine işaret edilerek bozulmuştur....

                    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09.10.2019 NUMARASI : 2018/202 ESAS - 2019/851 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen kararına karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....

                    UYAP Entegrasyonu