Hukukumuzda tescil illi ( sebebe bağlı ) bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle tescilin ayni bir hüküm ve sonuç doğurabilmesi için geçerli bir hukuki sebebe dayanması gerekir. Bu hukuki sebep, sağlararası bir hukuki işlem ( örneğin satım sözleşmesi gibi ) , ölüme bağlı bir hukuki işlem ( örneğin belirli mal vasiyeti gibi ) , kamu hukukundan kaynaklanan bir hukuki işlem ( örneğin mahkeme kararı, kamulaştırma gibi ) veya hukuki bir olay ( örneğin işgal, miras gibi ) olabilir. Çünkü, TMK' nın 1024/2 maddesine göre, “ Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur ” Düzenlemeye göre, geçerli bir hukuki sebebe dayanmayan tescil yapılmış veya başlangıçta geçerli sebebe dayalı bir tescil olmasına rağmen sonradan geçersiz hale gelmiş ve bu şekli ile gerçek hak durumuna uymayan bir durum oluşmuşsa " yolsuz tescil " söz konusudur....
Somut olayda, dava konusu taşınmazın kadastro işlemi sonunda 10.02.2007 tarihinde davalı adına tespit gördüğü, kadastro tespitinin 30.04.2007 tarihinde kesinleşmesi üzerine taşınmazın tapuda davalı adına tescil edildiği ve halen aynı şekilde tapuda kayıtlı olduğu, davacı yanın, kadastro tespitinden önceki hukuki sebebe dayanarak 17/06/2021 tarihinde harç yatırarak eldeki tapu iptal ve tescil davasını açtığı, bu durumda tutanağın kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacı yanın kadastro öncesi sebebe dayalı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
HMK'nın geçici 3. maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen 1086 sayılı HUMK'nın 442/1. maddesi "Aynı ilam aleyhine bir defadan ziyade tashihi karar talebi mesmu olmadığı gibi tashihi karar arzuhalinin reddine veya kabuliyle kararı sabıkın tadiline dair sudur eden hükümlere karşı dahi tashihi karar caiz değildir." hükmünü içermektedir. Anılan hüküm uyarınca, tekrar bir karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı, ancak maddi hatanın düzeltilmesinin talep edilebileceği şüphesizdir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.09.2000 tarih ve 18-1125 E., 1142 K. sayılı ilamı) Somut olayda, maddi hatanın düzeltilmesi istemi de bulunmadığından karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
Tapu kaydı da mülkiyet belgesi olup, 3402 sayılı Yasada da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında ilk olarak davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı vurgulandıktan sonra davalı ... vekilinin temyiz itirazları bakımından "müdahil davacı ...’nın çekişmeli taşınmazın babasından kendisine hibe edildiğini ileri sürerek davaya katıldığı ve dosya kapsamına yansıyan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmazın tespit tarihinden sonraki tarihte davacıya hibe edildiği anlaşıldığına göre müdahil davacının iddiasının tespit tarihinden sonraki nedene dayalı olduğu, tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmenin ise Kadastro...
Tapu kaydı da mülkiyet belgesi olup, 3402 sayılı Yasada da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Ne var ki, davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak, hem tespitten önceki hem de tespitten sonraki sebeplere dayalı olarak dava açmış olup, hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlara komşu taşınmazlarla ilgili olarak kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi, usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacı, kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetlik nedenine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. Ayni haklar mutlak nitelikte olup yasal bir kısıtlama olmadıkça her zaman herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanununda, gerekse de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava tapu kaydındaki şerhin terkin ve tashihi istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KAYIT DÜZELTİM İSTEMLİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; 6831 Sayılı Kanunun 2/B.maddesi kapsamında kalan taşınmazdaki şerhin tashihi isteklerine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,22.9.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KAYIT DÜZELTİM İSTEMLİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; 6831 Sayılı Kanunun 2/B.maddesi kapsamında kalan taşınmazdaki şerhin tashihi istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,23.6.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......