Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Çekişmeli 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilişkin kadastrosu tutanağının 17.09.2004 tarihinde düzenlendiği ve tespitin itiraz edilmeksizin 02.02.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacılar tespitten önceki hukuki nedene dayalı olarak 03.03.2015 tarihinde dava açmışlardır. Buna göre, tespitin kesinleştiği 02.02.2005 tarihi ile dava tarihi olan 03.03.2015 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolmuştur....
Bu dava ise 14/06/2010 tarihinde açılmıştır. 4342 sayılı Yasanın 21/2 maddesi ile tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve bunlara karşı dava açılamayacağı düzenlenmiştir. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, mahkemece re’sen gözönünde tutulur....
yararına hukuki sonuç doğuran şerhin onun haberi olmaksızın yürütülen bir dava ile ortadan kaldırılması savunma hakkının tam bir ihlali sonucunu doğurur. Bu nedenle bu tür davalar şerh hangi kişi yararına hukuki sonuç doğuruyor ise o kişi hasım gösterilmek suretiyle açılmalıdır. Davanın reddi yerine husumetin tapu siciline yöneltilmesi yeterli kabul edilerek, davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 03.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Temyiz Sebepleri Davacı vekili, davanın kadastro öncesi bir nedene dayanmadığını, bilakis sonraki bir nedene dayandığını, hak düşürücü sürenin uygulanmaması gerektiğini, kadastro tutanağına göre Hazine fazlalığının taşınmaz maliklerine ait olduğunun tespit edildiğini, şerhin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararındaki hukuki gerekçelerin dikkate alınması gerektiğini, temyiz nedenlerinin kabul edilmemesi hâlinde belirlenen 192.000,00 TL’nin fahiş miktarda olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, Hazine fazlalığı şerhinin kaldırılması için davalı tarafa ödenen bedelin, şerhin dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle terkini için ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. 2....
Kural olarak davacının mülkiyet hakkı tapuda satın aldığı çaplı yerin kapsamı ile sınırlı olup, taşınmazı çapa dayalı olarak satın alan kişi taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiası ile dava açamayacaktır. Ancak; satın alanın önceki malikin dava açma hakkını da devraldığının kanıtlanması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içerisinde dava açılmış olması koşulu ile tespitten önceki nedene dayalı dava olarak nitelendirilmesi gerekir. Somut olayda davacı, tapuda satın aldığı önceki malikin dava hakkına dayandığını açıkça bildirmediği ve ispat da etmediği gibi, önceki malikin de bu yönde açık beyanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davacının hakkı, taşınmazın tapudaki miktar ve çapı kapsamı ile sınırlı olup, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak taşınmazın bir kısmının davalıya ait parsel içerisinde kaldığı gerekçesiyle iptal ve tescil isteği ile açtığı davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; kadastro öncesi nedenlerle açılan tescil isteğine ilişkindir.. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,29.9.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olup, Mahkemece, çekişmeli taşınmazın yol olarak tespit harici bırakıldığı 24.7.2007 tarihinden davanın açıldığı 05.11.2010 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi ile koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak, hem tespitten önceki hem de tespitten sonraki sebeplere dayalı olarak dava açmış olup, komşu taşınmazlarla ilgili olarak kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi, tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacı, kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetliğine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir....
in aynı kişi olmadıklarını ve taraf teşkili sağlanmadan hileye dayalı olarak hüküm tesis edildiğini öne sürerek yargılamanın iadesini istemişlerdir. Mahkemece yargılamanın iadesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve arkadaşlarının vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve tespitten sonraki sebebe dayanarak davacılar tarafından tapu iptali ve tescil davası açabilecek olmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 12.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
Davacı tespitten önceki hukuki nedene dayalı olarak dava açmış, tespitin kesinleştiği tarihler ile dava tarihi olan 21.05.2010 günü arasında 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolmuştur. Davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davacı tarafından sunulan delillerin bir önceki davanın tekrarı niteliğinde olduğu ve yeni bir delil bildirilmediğinden ispatlanamadığı gerekçesi ile esasa ilişkin olarak davanın reddine karar verilmesi isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibariyle yerinde olduğundan hükmün, gerekçesi açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA; yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir. (HMK. md.33) Davacı, dava dilekçesinin başında haklı sebep ile isim tashihi istediğini belirtmiş ise de, istem sonucu ile dilekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde, isminin gerçekte ... olmasına rağmen tescil sırasında sehven ... şeklinde yazılması nedeniyle gerçeğe aykırı kaydın düzeltilmesini istediği sonucuna varılmaktadır. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının ilgili asliye hukuk mahkemesinde açılacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Bu niteliği itibariyle 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesinde düzenlenen ve çekişmesiz yargı işi mahiyetindeki haklı sebebe dayanan isim tashihi istemi ile ilgisi bulunmayan davanın Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Zonguldak 1....