Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/2. maddesi gözetildiğinde kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılarak iptal ve tescil davalarında ifrazın mümkün bulunmaması hallerinde paylı mülkiyet biçiminde iptal ve tescile karar verilmesi düşünülmelidir. Aksi halde, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılan davalarda hak kaybının söz konusu olacağı ve hakkın özünün de ortadan kaldırılacağı gibi bir sonuca varılacaktır. Daire ve Yargıtay'ın sapma göstermeyen uygulaması bu yöndedir. Davacı vekilinin iptal ve tescil isteği karşısında HMK'nun 26. maddesine aykırılık oluşturacak biçimde istek dışına çıkılarak hüküm kurulması doğru değildir. Anılan maddeye göre, “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha az sonuca karar verilebilir.”...
Somut olaya gelince; davacı kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş ise de, dosya içeriğine ve toplanan delillere göre çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 29.06.1996 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 14.12.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasında sözü edilen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakta olup bu hususun mahkemece de re’sen gözetilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken, yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, sav ve savunmaya, mahkemece saptanan hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, gerçek kişiler arasında olup kadastrodan önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescilden kaynaklanmaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12/05/2011 tarihli kararı uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 26/09/2011 günü oybirliği ile karar verildi....
Davalılar T4 T5 T10 T9, T2 T8 T13 Ahmet Değirmenci'nin benzer içerikli istinaf dilekçelerinde özetle; "Davacının iddia etmiş olduğu davaya konu teşkil eden taşınmazlardaki payın davacının murisi tarafından yıllarca kullanılmış olduğunu, hatta bu taşınmazda taraflar arasında bir sınır dahi olduğunu, söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarının ise davalılar adına kayıtlı olduğunu, bunun ise hukuka uygun yapılmayan kadastro tespiti olduğunu, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini " öne sürerek ayrı ayrı kanun yoluna başvurmuşlardır. DELİLLER: Dava dilekçesi, davalı savunması, kadastro tutanak örnekleri, tapu kayıt örnekleri, yapılan keşif ve sonrası alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir....
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının 07.07.2009 tarihinde kesinleştiği, bu tespitten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12/3 üncü maddesinde belirtilen on yıllık süre geçtikten sonra davacı tarafından kadastrodan önceki sebeplere dayanarak 18.10.2019 tarihinde dava açıldığı gerekçesi ile, davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....
Tutanağın kesinleştiği tarihten 09.03.2007 dava tarihine kadar tespitten önceki sebep bakımından hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi doğru ise de, davacılar tespitten sonra kendileri ve miras bırakanlarının taşınmaza zilyet olduğunu, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini de ileri sürmüşlerdir. Bu durumda, tespitten sonraki sebep bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.fıkrasındaki hak düşürücü süre uygulanmaz. Başka bir anlatımla; tespitten sonra oluşan tapu kaydının TMK.nun 713/2.maddesine dayanılarak hukuki değerini yitirdiği iddiası ile açılan davalar herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılması mümkündür. Yukarıda açıklandığı üzere; iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre karar vermek gerekir....
Tutanağın kesinleştiği tarihten 09.03.2007 dava tarihine kadar tespitten önceki sebep bakımından hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi doğru ise de, davacılar tespitten sonra kendileri ve miras bırakanlarının taşınmaza zilyet olduğunu, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini de ileri sürmüşlerdir. Bu durumda, tespitten sonraki sebep bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.fıkrasındaki hak düşürücü süre uygulanmaz. Başka bir anlatımla; tespitten sonra oluşan tapu kaydının TMK.nun 713/2.maddesine dayanılarak hukuki değerini yitirdiği iddiası ile açılan davalar herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılması mümkündür. Yukarıda açıklandığı üzere; iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre karar vermek gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil K A R A R Dava, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/01/2023 NUMARASI : 2022/12 ESAS - 2023/18 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/12 Esas - 2023/18 Karar sayılı kararı ile dava dosyası incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; murisin erkek kardeşi ve davacıların amcası olan Tarkan Şık'ın davacıların velisi olan Yeşim Şık'ı 05.05.2016 tarihinde miras ile ilgili işlemleri yapacağı sözüyle notere götürdüğünü ve ondan vekaletname aldığını ve dava konusu 61 ada 9 parseldeki davacılar adına kayıtlı 9/16 hisseyi kardeşi Ercan Şık'a devrettiğini, onun da kötüniyetli olarak bu taşınmazı davalıya devrettiğini belirterek dava konusu payların tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini ve tapu kaydına tedbir konulmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Gebze 4....
İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3.3. Değerlendirme Dava konusu 114 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının 02.10.1997 tarihinde kesinleştiği, davanın 02.06.2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde tespitten önceki hukuki nedene dayalı davada 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. VI....