tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz....
Kadastro Mahkemeleri kural olarak tespit tutanağı düzenlenip askı ilanına çıkartıldıktan sonra, askı ilan süresi içinde ve tespitten önceki hukuksal nedenlere dayalı olarak açılan davalara bakmakla görevlidir. Tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlara ilişkin davalarla, tutanaklar kesinleştikten sonra açılan davalara ve tespitten sonraki ../.hukuksal nedenlere dayalı olarak açılan davalara bakmak Kadastro Mahkemelerinin görevi dışında kalıp genel mahkemelerin görevine girmektedir. Görev kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Somut olaya gelince ; davacı ... satın almaya dayanarak dava açmış, mahkemenin 18.06.2008 tarihli celsesi ile yapılan keşifte dava konusu taşınmazların yarı hissesini ... den 1995 yılında satın aldığını beyan etmiş, bu beyanını da imzası ile doğrulamıştır. Kısaca davacı ... dava konusu taşınmazları 1995 yılında satın aldığını öne sürmüştür....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edilmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği, geçmiş ise tespitten önceki nedenlere dayalı olarak beyanlar hanesine yönelik olarak dava açılıp açılamayacağı hususuna ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 ... Kadastro Kanunu’nun (3402 ... Kanun) 12/3, Ek 4 üncü maddeleri. 3. Değerlendirme Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 ......
adına, 1/2'sinin ..., ..., ... ve ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 14.10.2019 tarih 2016/12273 2019/6365 Esas, Karar sayılı ilamıyla; davanın, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, çekişmeli 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilişkin kadastrosu tutanağının 17.09.2004 tarihinde düzenlendiği ve tespitin itiraz edilmeksizin 02.02.2005 tarihinde kesinleştiği, davacıların tespitten önceki hukuki nedene dayalı olarak 03.03.2015 tarihinde dava açtıkları, buna göre, tespitin kesinleştiği 02.02.2005 tarihi ile dava tarihi olan 03.03.2015 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğu, Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu kez bozma ilamına karşı davacılar vekili...
Kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iptal ve tescil davası açılması mümkündür. Davacı taraf bu haktan yararlanmaktadır. Kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hakime aittir. (HMK. m. 25, 26 ve 31) Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında, mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken hatalı nitelendirme sonucu dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Davacı vekili, yukarıda belirtilen tespit tarihlerinden sonra, fakat kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden önceki 01.06.1959 tarihli satın almaya dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Başka bir anlatımla, satış tespitten sonra ancak kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin olduğundan somut olayda, 3402 sayılı Kanunun 12/3.maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin uygulanmasına imkân bulunmadığından davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir Hal böyle olunca, davacının iddiası, davalıların savunması dikkate alınarak; yanların tüm delillerinin toplanıp; bir bütün halinde değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır....
Bu hakkın ileri sürülmesi ancak yasa ile sınırlanabilir. 3402 sayılı Yasa'da ve diğer gayrimenkul mevzuatımızda tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 30.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL ... Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... sonucu ...Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 18, 19, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51 ve 56 parsel sayılı yüzölçümleri tutanaklarında yazılı olan taşınmazlar hükmen davalı ... Kaşıkçı ve paydaşları adına, tescil edilmiştir. Davacı ... ... ve arkadaşları tespitten önceki tapu kayıtlarına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Uyuşmazlık konusu 1063 ada 1 sayılı imar parselinin öncesi 1553 sayılı parseldir. 1553 sayılı parselin tapu kaydı ise 26.12.2008 tarihinde idari yoldan Hazine adına oluşmuştur. 2009 yılında imarın girmesi sonucu 1553 sayılı parsel 1063 ada 1 sayılı imar parselini almıştır. Davacı vekili kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayandığına ve uyuşmazlık mülkiyete ilişkin bulunduğuna göre, davanın adli yargıda görülmesi gerekir. Davacı dava dilekçesinde, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açmakla, 29.01.2009 tarihinde Hazine adına oluşan 1063 ada 1 sayılı parselin tesciline esas alınan idari işlemin iptalini değil, idari yoldan Hazine adına oluşan 1553 sayılı parselin tapu kaydının iptalini istemektedir. Taşınmazların aynına ilişkin olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları İdari Yargıda görülemez....
Davacı ..., tapu kaydına dayanarak taşınmazın 1560 metrekare yüzölçümündeki bölümünün adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bu günkü değer üzerinden belirlenecek bedelinin faizi ile birlikte davalı idareden tahsil edilerek kendisine ödenmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, eldeki davanın tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açıldığı, çekişmeli taşınmazın tespitinin kesinleşmesinden sonra dava açmak için ön görülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, ayrıca davacının mahkemece alınan bilirkişi heyetinin raporuna göre davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacının dayandığı Mart 1978 tarih 3 nolu tapu kaydı, ......