WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; ticaret şirketinin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 11.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 24.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı tarafça harca esas değer 10.179,16 TL gösterilerek, davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti, tespitten sonra takibin durdurulması, hükmün kesinleşmesinden sonra takibin iptali talep edilmiş, mahkemece davacının ... İcra Müdürlüğü'nün 2011/3116 sayılı dosyasında davalı ... Hesabına borçlu olmadığının tespitine, diğer davalı ...'e açılan davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine hükmedilmiş, davalı ...’nın temyizi üzerine Dairemizce hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizin bozma ilam tarihi dikkate alındığında, davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine 13/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Durum böyle olmakla birlikte davaya konu edilen 932 ada 3 numaralı parselin kadastro yoluyla düzenlenen tutanağının 24.8.1990 tarihinde kesinleştiği de açıktır. 3402 Sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca tutanağın düzenlenme tarihinden önceki hukuki sebeplere dayalı davalar için öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu da diğer bir hukuki gerçek olarak ortadadır. Davacı ... 16.3.2005 tarihinde dava açmakla 10 yıllık süreyi geçirmiş bulunduğundan Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayalı işbu davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddi yerine, iyi niyetle inşa koşullarının oluşmadığı nedeniyle reddi doğru değil ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan davacı ...'ın temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Davalı karşı davacı ...'...

        Sigortasına giriş tarihinden sonraki bir tarihte yaş tashihi kararının kesinleşmesi halinde yaş tashihi kararından önceki doğum tarihine göre 18 yaşın ikmal tarihi dikkate alınıp, yurtdışı hizmet borçlanması yapmadan önceki yurtiçi hizmeti tespit edilip, sigortalılık başlangıcına ilişkin istemi 5510 sayılı Kanunun 4/1-a ya da 4/1-b maddeleri kapsamında olup olmadığı irdelenmelidir Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          I- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Davalının temyiz istemi Özel Dairece incelenip reddedildiğinden, davalı yönünden uyuşmazlık konusu bulunmamaktadır. Bu nedenle; davalı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur. O halde, davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir. II- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Hemen belirtmek gerekir ki; Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda "illilik", diğer bir anlatımla "sebebe bağlılık" prensibi esas alınmış olup, bu prensip uyarınca tescilin geçerli ve haklı bir sebebe dayanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1024/2. maddesinde "Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur." şeklinde açıklanmıştır....

            Bu durumda kadastrodan önceki sebeplere dayanıldığı söylenemez. Davacı-birleştirilen dava davalısı, davasında Hazine fazlalığının bulunmadığı, bu hususun kadastro tespiti sırasında kayda hatalı işlendiğini ileri sürerek terkin istememekte, diğer bir anlatımla kadastro öncesi hakkına dayanarak sicilin düzeltilmesini talep etmemekte aksine sicil kayıtlarının hukuki dayanağının kalmadığını belirterek hazine fazlalığı şerhlerinin silinmesini istemektedir. Davalı- birleştirilen dava davacısı da hazine fazlalığı şerhinin paya dönüştürülmesini talep etmiştir. Bu durumda kadastro öncesi bir hakka dayanılarak açılan bir sicil düzeltme davasından söz edilemez. Şerhin tapu kaydı üzerinde süresiz olarak bırakılmasında tarafların bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Ancak, hazine fazlalığı şerhinin terkini de şerhin konuluş amacına aykırıdır....

              Zaman bakımından görev başlığını taşıyan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26. maddesinde, askı ilan süresi içinde açılan davaların yanında, tespitten önceki haklara dayanarak asli müdahil olarak davaya katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların da Kadastro Mahkemesinde incelenip karara bağlanacağı belirtilmiş olup, somut olayda davacının tespitten önceki satın alma iddiasına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, dava ve karar tarihi itibariyle taşınmazın kadastro tespitinin henüz kesinleşmemiş olduğu, şu halde davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan eldeki davanın, Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan davaya katılma talebi niteliğinde olduğu, Fethiye Kadastro Mahkemesi’nin 2013/70 Esas, 2013/194 Karar sayılı dava dosyasında verilen kararın kesinleşmiş olmasının, eldeki dosya davacısı ... yönünden bağlayıcı olmadığı anlaşılmaktadır....

                Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, ıslah edilmeyen dava dilekçesindeki açıklayamaya göre, kadastro tespitinden önceki nedene ve murisin tespitten sonra ölmesi nedeniyle, miras yolu ile gelen hakka dayalı olarak açıldığı, dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, bu nitelikteki davaların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre içinde açılabileceği, somut olayda, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 11.10.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 18.11.2017 tarihinde açıldığı, hak düşürücü süre geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak dava açılamayacağına göre, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yine tespitten önce,...

                  HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/565 KARAR NO : 2022/671 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25.11.2021 NUMARASI : 2019/572 ESAS - 2021/814 KARAR DAVA KONUSU : Muhtesat Aidiyetinin Tespiti (Tespitten Önceki Hukuki Sebebe KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen nihai karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, HMK'nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi....

                  Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/417 E, 2010/539 K. sayılı dosyasında da talep edildiği, davanın reddi üzerine davacı tarafça davalı tarafa yapılan kazandırmaların nedensiz zenginleşme olarak iadesinin istenebileceği belirtilerek ve vurgulanarak temyiz edilmiş olmasına rağmen Yargıtay denetiminden ve tashihi karar aşamasından geçerek mahkemece verilen red kararının onanması suretiyle kesinleştiğinin sabit olduğu, taraflar arasında kesinleşen aynı konu ve sebebe dayalı mahkeme kararı olduğu, aynı dava hakkında kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle, HMK'nın 138. maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın dosya üzerinde yapılan inceleme sonrasında dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak tazminatın tahsili istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu