CEVAP : Davalı ----- vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ---------plakalı aracın en sağ şeritte seyir halindeyken davacı yönetimindeki ----- plakalı aracı ile ---- şeridinde seyir halindeyken ani ve kontrolsüz bir dönüşle sağa kırdığını ve girişini kaçırdığı caddeye dönüş yapmak isterken en sağ şeritte ve durakta yolcu almaya giden müvekkilinin aracının ön kısmına çarptığını, müvekkilinin maliki olduğu aracın durakta bekleyen yolcuları almak üzere olduğu için hızının yavaş olduğundan fren yaptığını ve çarpmanın etkisinin azalmasına neden olarak büyük bir faciayı önlediğini, kaza tespit tutanağında ve eki olay yeri krokisinde bu durumun açıkça belirtildiğini, kazanın oluşmasında davacının tam kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, davacının iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, davacının ağır yaralandığı iddiasının doğru olmadığını, çarpmanın hafif bir çarpma olduğunu, davacının olay yerinden yürüyerek ayrıldığını ve olay yerine herhangi...
Mahkemece 21 numaralı 10/09/2020 tarihli celsede davacının sağ ve sol el imza/yazı örneklerinin alındığı ve alınan örneklere göre davacının sağ elinin dominant olduğunun tespit edildiği, davacının yapılan bu tespite bir itirazının olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece meydana gelen kaza dolayısıyla tarafların kusur durumunun tespiti amacıyla heyet raporu aldırıldığı, 08/05/2017 tarihli raporda kaza dolayısıyla davalı işverenin % 60 oranında davacının ise % 40 oranında kusurlu bulunduğu belirtilmiştir....
Şöyle ki, kadastro bilirkişilerinin sağ olup olmadıkları hususunda yeterli araştırma yapılarak, sağ olanlar dinlenmemiştir. Keza dava konusu taşınmazların kimlerin tasarrufunda olduğuna ilişkin keşif yapılmamış, mahalli bilirkişiler tespit edilerek taşınmaz başında dinlenmemiştir....
Bu yasal düzenlemeye göre, davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. (Yargıtay HGK'nın 11.09.2013 Tarih ve 2013/14- 621 E-1297 K. Sayılı kararı) Davaya konu trafik kazasının, davalı kayıt malikinin sağ olduğu tarihte gerçekleştiği, araç sürücüsünün bir başka kişi olduğu, davacının önceden tanımadığı kayıt malikinin sağ olup olmadığını bilme ve takip etmesinin beklenemeyeceği, davanın açılmasından sonra yapılan inceleme ve araştırma sonucunda kayıt malili T3'ın ölü olduğu anlaşıldığına göre, ölü olduğu halde davalı olarak gösterilmesi 6100 Sayılı HMK'nun 124.maddesi gereğince kabul edilebilir yanılgı olduğunun kabulü gerekir....
Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen Batman Bölge Hastanesi konsültasyon belgesinde trafik kazası sonrasında sağ gözde kızarıklık olan hastanın değerlendirilmesi istenmiştir. Adli muayene raporunda da “sağ frontalde künt travmaya bağlı kesi, sol ön kolda ekimoz, sağ ayakta derin kesi” tespit edilmiştir. 08.04.2019 tarihli, T.C. Sağlık Bakanlığı Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden verilmiş olan raporda; kazazedede, “sağ optik atrofi-sağ gözde tam görme kaybı” olduğu ve bu durumun % 46 nispetinde özürlülüğe neden olduğu belirtilmiştir. Dosyaya eklenen 22.08.2019 tarihli, T.C....
Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu muayene kağında da; sağ göz ameliyatının 1971 yılından önce yapıldığının, işitme kaybının ve psikiyatrik durumunun doğuştan mevcut olduğunun belirlendiği rapor edilmiştir. Tespit edilen bu durum ve her iki maluliyet raporu (12/02/2018 tarihli ve 24/11/2017 tarihli) birlikte değerlendirildiğinde ; kaza neticesinde davacının kafa ve yüz bölgesinde kemik kırığı nedeniyle tedavi edildiği, sol elmacık kemiğinde yaralanması olduğu, sağ gözünün kazadan önce zaten olmadığı ancak sol gözün ameliyat edildiği ve görme oranının 1 metre olduğu, bu durumun da ilk rapor ile tahkim yargılamasında alınan raporun birbiri ile teyit eder nitelikte olduğu anlaşılmaktadır....
Asliye Ceza Mahkemesi TARİHİ : 28/06/2013 NUMARASI : 2013/187 (E) ve 2013/367 (K) Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) Mağdur Ali'nin “sağ ayakta iç üst kısımda 1 adet 1*1 cm.'lik giriş deliği, sağ ayak 1-2 parmak arasında 1 adet 1*1 cm.'lik giriş deliği, sağ ayak üst dış kısımda 1*1 cm.'lik cilt cilt altı hematom” ve mağdur M.. A..'un “sağ tibia fibula ön yüzde 3 adet 1*1 cm.'lik asm giriş deliği, sağ f.. ön yüzde 1 adet 1*1 cm.'lik giriş deliği, çıkış yok, sağ baldır arka yüzde 1*1 cm.'...
Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Davacının yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. O halde, mahkemece dava konusu taşınmazın mirasbırakanın ölüm tarihinde aile konutu olup olmadığının tespiti amacıyla tüm delillerin toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken murisin ölümü nedeniyle evlilik birliğinin sonlandığı ve dava tarihinde aile konutu özelliğini kaybettiği şeklinde hatalı gerekçe ile bu hususta ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir....
Oluşa göre; sanığın batın sağ üst kadranda 5-6 cm’lik 1 adet, batın sağ alt kadranda 1 cm’lik 1 adet olmak üzere mağdura karşı kesici delici aletle yaralanmasına neden olduğu, mevcut yaralanmaların hayati tehlike geçirmesine neden olacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu tespit edilen olayda; teşebbüs nedeniyle 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören TCK'nin 35/2. maddesi uyarınca meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı göz önünde tutularak makul düzeyde ceza tayini yerine, yazılı şekilde hiç isabet olmayan hallerde uygulama alanı bulan 9 yıl hapis cezasına hükmolunarak sanığa eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır....
, 34 m sol tekerlek fren izine rağmen, yarı römorkun sol yan kısımları ile, sağ şeridin sağında yol kenar çizgisi yakınında çarpması sonucu yayanın ölümü şeklinde gerçekleşen olayda, olay mahallinin meskun mahal dışı ve tespit edilen çekiciye ait fren izlerinin büyük kısmının çarpma noktasından sonra olması, takograf kağıdına göre sanığın olay anında hızının 55-60 km civarında olduğunun tespiti karşısında, yol üzerinde ve araç üzerinde belirtilen çarpma noktaları ve sanık sürücünün yakın mesafede aniden yola girip karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen ileri yaştaki yayaya karşı frenle beraber sağa direksiyon tedbiri almış olması dikkate alındığında, dosya arasındaki trafik polisi bilirkişi tarafından tanzim edilen rapordaki kusur değerlendirmesine katılmayıp olayda alacağı başkaca tedbir bulunmayan sanığa kusur atfetmeyen, oluşa uygun Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden...