Mevkii 1917 ve 1924 parsel sayılı taşınmazların davacıya, 1918 parselin ise davalıya ait olup taşınmazların komşu olduklarını, davalı tarafından davacının taşınmazına ve yola müdahalede bulunulduğunu, davalının yapmış olduğu müdahalesinin tespiti amacıyla Gülşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/18 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, davalının yolda toplam 60,60 m2 miktarındaki alana garaj yapmak, avlu duvarı çekmek, su kuyusu açmak, taş ve bağ çubuğu koymak suretiyle tecavüzünün tespit edildiğini, verilen tespit kararı, tespit zaptı ve sonucunda verilen bilirkişi raporunun aleyhine tespit istenen davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalının tespit işlemlerine karşı bir itirazda bulunmadığı gibi tecavüzünü de sonlandırmadığını belirterek, davalının davacının taşınmazına ve yola vaki müdahalesinin men'i ile davacının taşınmazında ve yolda bulunan garaj, inşaat, duvar, kuyu, taş ve bağ çubuğu vesair muhdesatın kal'ine karar verilmesini istemiştir....
Karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olmakla; davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerindedir. Davaya konu tutanak incelendiğinde inşaatın 2 bloktan oluştuğu, tutanak tarihi itibariyle her iki bloğunda 8 kat olduğu, inşaatın sıva aşamasında olduğu, her blokta 4 daire olduğunun tespit edildiği tutanak altına alınmış olup, tutanağın tarihi 11/12/2015'tir....
Bu durumda Mahkemece şikayet konusu hastane ismi belirtilerek ruhsatı ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı'na yazı yazılarak, hastane işletme ruhsatının hukuki niteliği, hastane binasından ayrı olarak tek başına ekonomik değere sahip olup olmadığı, yine tek olarak ve hastaneden ayrı devrinin mümkün bulunup bulunmadığı, buna göre İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne müzekkere yazılarak şikayete konu Hastanenin ruhsatının hangi tarihte askıya alındığı, ruhsat üzerine haczin hangi tarihte işlendiği araştırılmalı ve ayrıca özel hastane mevzuatı tartışılmalıdır....
Davalı ise dava konusu bağımsız bölümleri teslim ettiğini, teslim etmediği sürede ise muhik sebeplerin söz konusu olduğunu ve bu nedenle tazminat talep edilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece her ne kadar bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle yazılı şekilde iskan ruhsatının alındığı tarih esas alınarak kira tazminatı hesabı yapılmış ise de; 1 no'lu bağımsız bölümün 23.08.2011 tarihinde, 3 no'lu bağımsız bölümün 10.03.2012 tarihinde ve iskan ruhsatının alınmasından önce davacılarca 3. şahıslara kiraya verildikleri anlaşılmaktadır. Kiraya verilen bu yerlerin iskan ruhsatının alınmamış olması, iskan ruhsatının alındığı tarihe kadar kira tazminatı ödenmesini gerektirmez. Hal böyle olunca Mahkemece her üç bağımsız bölümün de davalı şirket tarafından davacılara teslim edildiği tarih tespit edilerek bu tarihe kadar geçen süre ile sınırlı olmak üzere hesaplanacak kira tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden maliki bulundukları 1554 parsel sayılı taşınmazı davalının haksız olarak işgal ettiğini, fabrikasından çıkan moloz ve attıkları döktüğünü ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır. Davalı, davacılar ve murisleri ile taşınmazda bulunan kuyunun kullanımı için kira sözleşmesi yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazda bulunan kuyu dışındaki kısımların davalı tarafından haksız olarak kullanıldığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine, eski hale getirilmesine ve ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Davacı, kayden maliki olduğu 832 ada 13 parsel sayılı taşınmazı artezyen kuyusu açmak suretiyle davalı belediyenin işgal ettiğini, yerin kiralaması bakımından yaptığı başvurunun sonuçsuz kaldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine, yıkıma ve 5.000,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında, dava açıldıktan sonra davalının kuyunun etrafını çeviren yapıyı yıktığını ve kuyuyu da kapattığını bildirerek ıslah suretiyle 33.563,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, dava konusu taşınmazdaki derin kuyunun şehrin su ihtiyacını karşıladığını, yeni bir kuyu açılmadan anılan kuyunun devre dışı bırakılamadığını, dava açılır açılmaz yeni bir derin kuyu açarak dava konusu yeri terk ettiklerini, halen kullanılmayan yer için elatmanın önlenmesi talebinin yersiz olduğunu, ecrimisilin ise ancak idare tarafından Devlet İhale kanununun 75. maddesine göre istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Asliye Ticaret Mahkemesi ARA KARAR TARİHİ : 12/03/2024 (Duruşma ara kararı) DAVANIN KONUSU : Tespit GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24/04/2024 İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Üye hakimin görüşü değerlendirildi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 12/03/2024 tarihli duruşmada; pay devrinin üçüncü kişilere önlenmesi yönünden tedbir kararı verilmesini, ayrıca şirket mal varlığının elden çıkarılması söz konusu olduğundan şirkete yönetim kayyumu veya denetim kayyumu atanmasını talep etmiştir. Mahkemece 12/03/2024 tarihli duruşma zaptı ile; davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulü ile dava değerinin %15 oranında nakit veya teminat mektubu sunulması karşılığında davalılar ... ve ... devir edilen payların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Açıklanan sebeplerle; dairemizce, Yerel Mahkemenin usule aykırı kararı kaldırılarak müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi için davalı şirket faaliyetlerinin denetlenebilmesi amacıyla ile dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete denetim kayyumu atanması ve şirket hisselerinin devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, İleri sürerek; yerel mahkemenin 17.07.2023 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasına, müvekkilin telafisi imkansız zararlara uğramasının önlenmesi için davalı şirket varlığının korunması ve şirketin zararlandırıcı faaliyetlerinin önüne geçilmesi amacıyla davalı şirket faaliyetlerinin denetlenebilmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına, dava devam ederken şirket hisselerinin el değiştirmesi halinde müvekkili yönünden mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1536 KARAR NO : 2022/1235 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 24/03/2022 NUMARASI : 2021/2016 Esas - 2022/832 Karar DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) KARAR : DAVA :Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) İSTİNAF KARAR TARİHİ :23/05/2022 İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :23/05/2022 Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça tutulan 02.09.2019 tarihli 200205 nolu tutanakla özel kuyu ve başka kaynaktan su kullanımı yapılarak üretilen atık suyun sayaçsız ve abonesiz olarak kanalizasyon hattına deşarj edildiği ileri sürülerek toplam 94.216.90 TL lik su ve atık su ihbarnamesi gönderildiğini, ihbarnameyi kabul etmediklerini, öncelikle kuyu suyunun kullanılıp kullanılmadığını denetleme, kaçak kuyu olup olmadığını tespit etme, ceza tahakkuk...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, kuyu suyu aboneliği sebebiyle tahakkuk ettirilen su ve atık su faturalardan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı, davacının kuyu suyunu temizlik ve içme dışında kullandığını, bu nedenle de tarife uyarınca borç miktarı kadar atık sudan mesul olması gerektiğini, kullanılan kuyu suyunun yeşil alan için uygun olmadığını, davacının işletmesinin tapu sahibi olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....