Eldeki davadaki talepler mülkiyet hakkını da ilgilendirdiğinden mahkemece, tapu iptali ve tescil istemli dava bu dava açısından bekletici mesele yapılarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Davacının eda istemli bir talebinin bulunmadığı, feshin haklı olup olmadığı açılacak eda davasında tartışılacağından davacının müstakilen tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından ve hukuki yarar dava şartı olduğundan mahkemece davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak dava Hazineye ihbar edilmekle birlikte Hazinenin tescil istemli beyanı veya katılma dilekçesi bulunmadığı halde hüküm yerinde “müdahil davacı Hazinenin davasının husumet yönünden reddine” denilmiş olması ve çekişmeli taşınmazı davalı kişilerin kullanmadığı belirlendiği halde davacı kişiler tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken H.Y.U.Y.’nın 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değil ise de bu durumlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Normal Kat Güneydoğu cepheli 15 numaralı bağımsız bölümü 31.12.2011 tarihinde kat irtifakı tapusu ile birlikte teslim borcunu yüklendiğini beyan etmiş, bu taahhütname ve tapudaki hissesine dayalı el atmanın önlenmesini talep etmiş ise de; yüklenicinin edimini yerine getirmediği durumlarda ondan pay devralan üçüncü kişilerin hak sahibi olmalarının mümkün olmadığı, davacının tapudaki payını yükleniciden edinmediği dikkate alındığında tapuda satın aldığı payın dava konusu daireye isabet geldiğinin kabulüne olanak bulunmadığı, dava konusu taşınmaz davalı ...’nın murisi ile yapılan sözleşme gereği murise teslimi gereken bağımsız bölümlerden biri olduğu, yüklenici davalı ... tarafından murise teslimi gereken dairenin ikinci kez davacıya teslim taahhüdünün bu işlemin tarafı olmayan diğer davalı yönünden hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığı, davalı ...’nın muristen gelen ve kendi adına kayıtlı hisse karşılığı dava konusu taşınmazı kullandığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan...
Davacı tanıkları, işyerinde sonradan fatura tanzim edilerek sonradan tahsilat yapılacak şekilde müşterilere ürün teslimi yapılması yönünde işyeri uygulaması bulunduğunu beyan etmişler, davalı tanıkları ise davacının faturasız şekilde müşteriye ürün teslimi yaparak bedelini kendisinin aldığına ilişkin beyanda bulunmuşlardır. İşverence davacı hakkında tanzim edilen tarihsiz tutanakta “davacının rutunda bulunan müşterisine irsaliye ve tahsilat vermeden ürün bıraktığı, satış yetkilisi Emre Ünalan'ın 28/06/2021 tarihinde alışveriş etmesi sonucunda bu durumun ortaya çıktığı, sistemden bakıldığında müşteriye irsaliye edilen ürünlerden daha fazlasının verilerek ürün bedelini davacının zimmetine geçirdiği” şeklinde belirlemeye yer verildiği görülmektedir....
Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca teslimi gereken tarih itibariyle yüklenici temerrüde düştükten sonra dava dilekçesinde ileri sürdüğü şekliyle gecikme tazminatı olarak rayiç kira bedeli talep etmesi halinde bu miktarın her ay için muaccel hale geleceğinden şüphe yoktur. Bu nedenle gecikme tazminatı, istemi, belirtilen niteliği itibariyle geriye doğru beş yıllık zamanaşımına tabidir (TBK'nın 147/1. maddesinin 6. bendi – BK'nın 126/1. maddesinin 4. bendi). Davacı arsa sahibi, sözleşmeyle kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin adına tescili için açtığı davada verilen kararın, eldeki davadaki zamanaşımı süresinin hesabının başlangıcı yönünden bir etkisi bulunmamaktadır. Anılan tescil davası açılmayıp, doğrudan gecikme tazminatı istemli bir davada açılsaydı dahi, böyle bir davada arsa sahibine kaç bağımsız bölüm isabet etmesi gerektiği belirlenecek ve buna uygun hesaplama yapılacaktı....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait olan taşınmaz üzerinde yap-işlet-devret modeli ile yurt binası yapılması hususunda aralarında 06.06.2007 tarihinde sözleşme imzalandığını, davalı kurumun yer teslimini ancak 07.06.2013 tarihinde yapabildiğini, idarenin geç yer teslimi nedeniyle geçen 6 yıllık süreçte inşaat maliyetinin birkaç kat arttığını, ayrıca yer teslimi yapılamaması nedeniyle bu süreçte teminat mektubu komisyonu proje çizimi, SGK ödemeleri ve buna benzer bir kısım harcamalar yapmak zorunda kaldıklarını, ayrıca kazanç kaybına da uğradıklarını belirterek sözleşme nedeniyle yapılan harcamalar ve uğranılan kazanç kayıplarının tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II....
Noterliği 06611 yevmiye numaralı 07.04.2023 tarihli ihtarname müvekkil firma tarafından gönderilmesine rağmen iş sahibi davacı firmanın işi başka bir firmaya verilerek, davacı firmanın malzemeleri ile çalışmaya devam edildiğini, bu konuda Sinop Cumhuriyet Başsavcılığına da şikayette bulunulmuş ve 2023/1489 soruşturma numaralı dosya ile soruşturmanın devam ettiğini, bu sonuçla sözleşme kapsamında davalının yükümlülüğünde olan ve sözlü olarak defaatle girişimde bulunulmuş olmasına rağmen yükleniciye yer teslimi verilmemiş olmasına rağmen de davacı müvekkil yüklenici tarafından yapılan işler fotoğraflarla belgelenmekte ve kayıt altına alındığını ancak bir uyuşmazlık konusu olduğu takdirde hiçbir tarafın ve üçüncü kişilerin mağduriyeti ve hak kaybının önlenmesi amacıyla inşaattaki çalışmaların durdurulması istemli iş bu sözleşmeye aykırılıktan doğan zarar davası ile mahkemeye başvurmanın elzem hale geldiğini, anılan taşınmaz üzerinde mahkemece yapılan ve yapılacak işlerin ivedilikle durdurulması...
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, muhafaza altına alınan araç ve diğer menkullerin yedidemin olarak teslimi talebinin müdürlükçe 21.05.2021 tarihli reddi kararının kaldırılması istemli şikayete ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın İİK 16. maddesi., ve sair ilgili mevzuat 3. Değerlendirme 1-Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2-Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup şikayetçi borçlu tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda, "Davalı tarafça davacı tanık anlatımlarında da belirtildiği üzere görev kapsamı dışında yardım amaçlı ramazan paketinin teslimi istenilmiş olup davacı tarafından sözkonusu paketler Çumra Bölge Ziraat Müdürlüğü yerine Çumra Ziraat Odası Başkanlığı'na teslim edilmiştir. Davalı işveren tarafından davacıya teslimi amacıyla verilen paketlerin değerinin davacının 30 günlük ücretini aştığı hususu somut olarak ispat edilemediği gibi yardım amaçlı gönderilen paketlerin yerine yenilerinin tedarik edilmesi suretiyle davalı şirketin davacının 30 günlük ücretini aşacak şekilde yeni bir harcamaya da sebebiyet verildiği somut olarak ispat edilemediğinden davalı tarafça yapılan feshin geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır....