Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/449-282 sayılı tescil kararı sonucu 10133 m2 yüzölçümüyle meyva bahçesi niteliğiyle tapuya tescil edilmiş, mahkemece kesin hükmün varlığından sözedilerek davanın reddine karar verilmiştir. Tescil kararının dayanağı olan krokide 25-26 orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattı dosyadaki orijinal haritasındaki aynı hatta benzememektedir. Orijinal orman kadastro haritasında bu hat düz çizgi halinde kuzeydoğu yönde ilerlediği halde, tescil krokisinde aynı hat güneydoğu yönünde ilerlemektedir. Bu hali ile tescil kararının dayanağı krokinin orman kadastro haritası ile orman kadastrosunun aplikasyonu ve buna dayalı 2/B madde haritasının kadastro paftası üzerine aplikesinde hata yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır. Diğer taraftan, iki davanın dava sebepleri farklıdır. H.Y.U.Y.'...
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait ---- tescil numaralı------ markasının marka benzerliği ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir. Dosyaya ----- kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; ------- tescil numaralı markaların davacı tarafından ---- tarihli marka devir sözleşmesi ile ---- devredildiği, ------- tarihinde, ---- markasının------ tarihinde davacı şirket adına tescil edildikleri, ---- sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, -------tescil numaralı------ ibareli marka başvurusunun ------ Yevmiye numaralı devir sözlşemesi ile davalı şirkete devredildiği anlaşılmıştır. Taraflara ait ------ kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin ---- tarihinde tescil edildiği, yönetim kurulu üyelerinin ----oldukları, ------konusunda iştigal ettiği, davacı şirketin ise ------yılında tescil edildiği, ----------- alanlarında faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; TMK'nın 1025 maddesi gereğince yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden, dava konusu taşınmazın, davacı ........... Derneğine vasiyet edildiği; vasiyetnamenin tenfizine karar verildiği ve 13.08.1981 tarihinde kesinleşen bu tenfiz kararı hükümlerine göre, tapuda davacı adına tescilinin yapıldığı ve vasiyet alacaklısı dernek yararına mülkiyet hakkının doğduğu, ancak daha sonra parselin tapu kaydı üzerinde izale-i şuyu şerhi bulunması gerekçe gösterilerek tekrar vasiyetçi F. Ç. adına yolsuz olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bir taşınmazın tapu kaydında "izale-i şuyu şerhi" bulunması vasiyetnamenin tenfizine engel değildir. Bu durumda yasal ve geçerli bir nedene dayanılarak; 329A/1 parselin, 13.08.1981 tarihinde, Türkiye ............. Derneği adına tescil edilmesinden sonra, bu tescil iptal edilerek tekrar vasiyetçi F....
Asıl davada davalı birleşen dosyada davacı vekili, müvekkilinin 16/08/2010 tarih ve 2010 04482 tescil numarası ile almış olduğu 5 numaralı desenin taklit edilerek davalı şirket tarafından 02/11/2010 tarihinde 2010 05814 tescil numarası ile 7. ambalaj deseni olarak tescil ettirildiğini, müvekkili tarafından 26/05/2011 tarih ve 2011 03672 tescil numarası ile 1. desen, 30/05/2011 tarih ve 2011 03740 tescil numarası ile 1-2-3-4-5-6 nolu ambalajların tescil ettirildiğini, davalı tarafça da bu ambalajların taklit edilerek 31/12/2014 gün 2014 09159 tescil numarası ile 5-6-7-8-9 nolu desen olarak tescil ettirildiğini, davalının müvekkilinin emek ve masraf sarf ederek tescil etmiş olduğu tasarımlarını taklit etmesi ve bunları tescil ettirmesinin iyi niyetli olmadığını ileri sürerek birleşen dosyada davalı şirket adına tescilli 2014 09159 tescil numaralı 5-6-7-8-9 nolu ambalaj tasarımları ile 2010 05814 tescil numaralı 7 nolu ambalaj tasarımların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır." hükümlerini içermektedir. Somut olaya gelince; davalı 30.11.2012 tarihinde kesinleşen hükmen tescil kararıyla dava konusu edilen taşınmazların mülkiyetini kazanmıştır. Mülkiyetin kazanılması tescilden önce doğmuştur. Tescil üçüncü kişilere karşı aleniyeti sağlar, ayrıca malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi için tescil şartı öngörülmüştür. Yasal düzenlemede hükmen tescil kararı ile mülkiyet hakkı kazanan bir kişiye karşı önalım hakkının ileri sürülebilmesi için tescil şartı aranmamaktadır. Taşınmaz üzerindeki payın satılması ve mülkiyetin üçüncü kişiye geçmesi yeterlidir. Kaldı ki hükmen tescil kararı her zaman infaz edilebilecek bir karardır. Bu nedenlerle mahkemece önalım hakkının kullanılmasına dair davalı aleyhine açılan davada esasa ilişkin inceleme yapılarak sonuca gidilmesi yasaya uygundur. Kararın onanması gerekir....
adına tescil edilmiş daha sonra tapuda pay satın alma nedeniyle 73/144 pay ile ... adına tescil edilmiş, 196 ada 8 parsel sayılı 223,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen 71/72 pay ile ... ve 1/72 pay ile Hazine adına tescil edilmiş daha sonra taşınmazın tamamı tapuda pay satın alma nedeniyle ... adına tescil edilmiş; 196 ada 9 parsel sayılı 419,94 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen 71/144 pay ile Murat Erdem, 71/144 pay ile Muharrem Erdem ve 2/144 pay ile Hazine adına tescil edilmiş daha sonra tapuda pay satın alma nedeniyle 73/144 payı ile Muharrem Erdem adına tescil edilmiş; 196 ada 11 parsel sayılı 1.086,75 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen ... adına tescil edilmiş; 196 ada 12 parsel sayılı 677,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ölü olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Mehmet Tevfik Şeyhun adına tespit ve tescil edilmiş, daha sonra tapu kaydında satış suretiyle pay temliki ve intikal nedeniyle ..., ..., Mehmet Alaittin ve ... adına tescil...
Davacı vekili, taşınmazların hükmen tescil kararları ile tapularının oluştuğu, kadastro tespiti sırasında, 224 ada 4 nolu parsele 31/12/1993 tarihli tapu ve tescil krokisinin ve 5 ve 6 nolu parsellere ise 19/11/1998 tarihli tapu ve tescil krokisinin uygulanması gerekirken hatalı uygulama yapıldığı, iddiasıyla, taşınmazlara mahkeme tescil krokileri ve tescil sonucunda oluşan tapu kayıtlarının uygulanarak, kadastro tespitine itirazları gibi karar verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, 224 ada 4, 5 ve 6 sayılı parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
durumda tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine farklı mal veya hizmetlerde kullanılabilecek olsa bile sonraki markanın tescil başvurusunun reddedilebileceği belirtilmektedir. 556 sayılı KHK hükümleri, TPMK kayıtları, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: Hükümsüzlüğü talep edilen ... tescil numaralı “...” markası ... ve ... sınıflarda davalı adına tescil edilmiştir....
Tescilli bir marka ile karıştırılma tehlikesi oluşturmasına rağmen markanın tescil edilmesi halinde, mutlak red sebebi oluşturduğu için Marka KHK m. 42 hükmü kapsamında mahkemece markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 556 Sayılı KHK m. 8/1-b hükmü uyarınca:“Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa" marka tescil edilmez, aksi halde bu durum marka için bir nispi ret nedeni oluşturur....
Tescilli bir marka ile karıştırılma tehlikesi oluşturmasına rağmen markanın tescil edilmesi halinde, mutlak red sebebi oluşturduğu için Marka KHK m. 42 hükmü kapsamında mahkemece markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 556 Sayılı KHK m. 8/1- b hükmü uyarınca:“Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa" marka tescil edilmez, aksi halde bu durum marka için bir nispi ret nedeni oluşturur....