"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tereke Teslimi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Cumhuriyet Savcılığı tarafından mirasbırakanlara ait eşyaların mirasçılarına tesliminin talep edilmesi üzerine mahkemece eşyaların mirasçılardan ...ye yediemin sıfatıyla teslim edilmiş olduğu, terekenin resmen idaresini gerektirecek bir durum bulunmadığı gibi mirasçılar tarafından açılmış terekenin tasfiyesi ve teslimine dair bir davanın da bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına...
Miras açıldığı sırada terekenin pasifi aktifinden fazla ise tereke borca batık sayılmaktadır ve ayrıca, borca batıklık olgusunun tespiti dava yoluyla istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, terekenin borca batık olduğunun ifade edilmesi karşısında, Mahkemece söz konusu borca batıklık iddiasının bankaları da içerecek şekilde geniş kapsamlı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 06.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hakimin re'sen karar verdiği hallerde devlet tarafından karşılanır. Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir" hükmünü içermektedir. Diğer taraftan terekenin tedbiren tespiti talebi bir süreye tabi olmadan her zaman istenebilir. Somut olayda, davacının talebi, TMK'nın 590. maddesinde düzenlenen terekenin resmi defterinin tutulmasına ilişkin olmayıp TMK'nın 589. maddesi gereğince terekenin tedbir mahiyetindeki tespitine ilişkindir....
Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddinin İptali-Terekenin Resmen Tasfiyesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. ...3. İcra Müdürlüğünün 2006/1101 esas sayılı dosyasının eklenerek gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 06.07.2009 (pzt.)...
Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen TMK'nın 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Somut olaya gelince; davalı alacaklı, davacının murisi ...'ün 30.10.2011 tarihinde vefatı nedeniyle haketmediği 22.11.2011 ile 22.02.2012 döneminde kendisine yapılan yersiz ödemelerinin vefat edenin mirasçılarından müşterek ve müteselsil tahsiline ilişkin 17.12.2012 tarihli Borç Bildirim Belgesi düzenlemiştir. Yani davacının murisi ...'ün davalı kuruma borcu bulunmamaktadır....
TMK'nın 589. maddesi; "Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir." Talep TMK'nın 589. maddesi gereğince mirasbırakanın üzerinden çıkan eşyaların kanuni mirasçılarına teslimine ilişkindir. Mahkemece, muris üzerinden çıkan eşyaların hak sahiplerine teslimi ile yetinilmesi gerekirken, terekenin tasfiyesini içerir biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle mirasçı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 17.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen TMK'nın 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Anılan TMK'nın 610/2 maddesindeki durumun mevcut olduğu beyan ve iddia olunmadığına göre muris ...'in ölüm tarihi olan 20.04.2009 tarihi itibariyle terekesinin aktifi ve pasifi tespit edilip terekenin aktif değerinin pasifini karşılayıp karşılamadığı yeterince araştırılıp belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hakimin re'sen karar verdiği hallerde devlet tarafından karşılanır. Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan malların korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir" hükmünü içermektedir. Somut olayda davacı, B... A.. T..'e velayeten açtığı davada diğer mirasçılar tarafından mirasın kaçırılması veya gizlenmesinin muhtemel olması nedeniyle terekenin tespitine ve tereke defterinin tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece terekenin tespiti yapılmış kayıt kapatılıp dosyadan el çekilmiştir....
Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden bu tür davayı açmak için herhangi bir süre yoktur. Mirasçı, malvarlığı borcunu karşılamaya yetmemesine rağmen, alacaklılara zarar verme amacıyla mirası reddedebilir. Bu durumda mirasçının alacaklıları ve iflas idaresi mirasın reddini iptal ettirebilirler. Mirasın reddinin iptali davası Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır. İptal davası ret tarihinden itibaren altı ay içinde açılmalıdır. Mirasın reddinin iptaline karar verilirse, tereke resmen tasfiye edilir. Önce dava açan alacaklılara, daha sonra diğer alacaklılara ödeme yapılır. Geriye bir değer kalırsa, diğer mirasçılara verilir. Mirasın reddi geçersiz olursa veya düşerse, ret iptal edilmez. Reddin hükümsüzlüğünün tespiti istenir. Reddin hükümsüzlüğü, iptal olmadığı için, altı aylık süreye tabi değildir. Hükümsüzlüğe karar verilirse, resmen tasfiye de olmaz. Reddin hükümsüzlüğünü ilgili olan herkes talep edebilir....