Köyüne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının olup olmadığının İl, İlçe Özel İdare Müdürlükleri ile Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlükleri'nden sorulması, kadim ve tahsisli mera kayıtları ile haritalarının getirtilerek dosyaya ile birleştirilmesi, kadastro tespitinin yapıldığı 08.02.2008 tarihinden geriye doğru en az yirmi yıl (1978-1988 tarihleri arası) öncesine ait 2 ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan, fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğü'nden getirtilerek dosyaya eklenmesi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı Mühendis ile teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK'nun 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, dava konusu taşınmazın daha önce açıklandığı gibi davacının murisi dedesi ... ile babası ...’den kalıp kalmadığı, kalmış...
Muris ile davalı ve eşinin birlikte oturduğu, sosyal güvencesinin bulunduğu, 6529 m2’lik fındıklığı satmasını gerektirir bir ihtiyacının bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, miras bırakanın niza konusu taşınmazla ilgili temlikinin 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlenen ilkelere göre terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir..” gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir....
e ait veraset ilamına göre terekeden gelen payı 1/5 oranında olduğu halde, miras payını aşacak şekilde davacıya 1/3 oranında pay verilmesi isabetsiz olup, davalı ...'in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tenkise ilişkin olarak görülen davada Haymana Asliye Hukuk ve Gölbaşı/Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, saklı miras payına istinaden açılmış olan mirasın tenkisi istemine ilişkindir.. Haymana Asliye Hukuk Mahkemesince dava konusu taşınmazın Oyaca Beldesi sınırlarında kain olduğu, bu yörenin 5747 sayılı Kanunla Ankara İli Gölbaşı İlçesi sınırlarına katıldığı anlaşıldığından ve gayrimenkule ilişkin davaların gayrimenkulün bulunduğu mahal mahkemesinde görülmesi gerektiği bildirilerek yetkisizlik kararı verilmiştir....
Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; mirasın reddi durumunda tasfiye sonucu terekeden arta kalan olursa, bunlar ikinci zümreye geçmeyerek mirası reddetmiş olan birinci zümreye verileceği hususu, yine tahsiline hukmedilecek alacak miktarı, bunun sonucu olarak da terekeden ödenecek kısmı etkileyeceği gözetildiğinde, rücuan tazminat davasının mirası reddetmiş olanların da hak alanını ilgilendireceği açıktır. Yargılama sırasında vefat eden tarafların mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır. TMK’nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır....
/176 sayılı kararı ile; 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin; “2981 sayılı Kanuna göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlarda dahil olmak üzere her türlü alacak ve bedellerinin borçlu idarelerce ödenmesine” ilişkin usulü düzenleyen on ikinci fıkrası Anayasanın 2, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir....
İlk eş ... çocukları ile ikinci eş ..... ve ..... çocukları arasında paylaşım yapıldığı, temyize konu taşınmazların ikinci eş olan davacı ... ile davacı ve davalı olan onun çocukları payına isabet ettiği kabul edildiğine göre taşınmazların ilk eş ...'dan olan çocukları ve onların miras payı dikkate alınmaksızın ..... ile .....'nın çocukları arasında miras hükümlerine göre dağıtılması gerekirken murisin ...'dan olan çocuklarına da pay veren veraset ilamı gözetilerek karar verilmesi, bir başka deyişle mahkemece ilk eş ...'dan olan çocuklar dava dışı taşınmazlardan paylarını alarak terekeden ayrıldıklarına göre ... çocuklarını tereke mirasçısı olarak kabul eden veraset ilamı gözetilerek karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde temyize konu taşınmazlar yönünden ilk eş ...'dan olan çocuklar tereke mirasçısı değilmiş gibi değerlendirme yapılarak davacı eş .....'...
SHM’de 2017/2 tereke dosyasıyla atanan tereke idare memuru tarafından idare edildiğini, tereke dosyasına tereke memuru atanmışken bireysel olarak davacının tereke hakkında dava açmasının hukuken (HMK’ya göre ) mümkün olmadığını, tereke ile ilgili tüm davaları tereke memurun açması ve terekeye karşı açılan davarı da tereke memurunun takip etmesi gerektiğini, T1 terekenin tespiti istemi ile bir dava (Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, E: 2017 / 2) açtığını, mahkemece Av....
Davacının, TMK'nın 652/1 maddesi uyarınca muris ile birlikte yaşadığı, başka bir deyişle hükmen aile konutu olarak tespit edilen taşınmazda miras payına mahsuben mülkiyet hakkı bulunmaktadır. Buna göre; mahkemece, öncelikle murisin tüm terekesi tespit edilerek terekenin toplam değeri belirlenmeli, daha sonra mirasçıların miras paylarının ayrı ayrı değerleri belirlenmelidir. Bu hesaplamalar sonucunda, aile konutu ve eşyaların değeri, davacının miras payına düşen kısımdan fazla ise eksik bedelin depo ettirilmesi, karşılıyorsa davacının miras payına mahsuben özgülenmesi gerekir. Mahkemece, eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde davalılara iadesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Satış Müdürlüğünün 2016/28 Esas sayılı dosyasına müracaatta bulunduğunda; Payına düşen bedelin miras yoluyla davalı ve davacıların müşterek babalarından intikal eden gayrimenkullerin vergi borcunun tamamının müvekkilimin payına düşen kısımdan ödendiğinin tespit edildiğini, söz konusu borçtan müvekkilin kendi payına isabet eden kısım çıkarıldıktan sonra Tekirdağ 2....